Ufak çocuğun onu ayakta tutan bütün gücü, gözlerinden akan yaşlarla akıp gitmişti. Korktuğu başına gelmiş, hayatta annesinden bile daha çok sevdiği kişiyi kaybetmişti.
Genç kız üşüyordu, donacak gibiydi. Buz tutmuş gibi hareketsiz kalan bedenini kontrol edemiyordu bile. Yanındaki ufak yangın gibi ona doğru gelen ateş, kızı ısıtmaya yetmiyordu.
Ufak çocuk: Ateş! Dikkat et!
Ufak çocuk bu uyarılar için oldukça geç kalmıştı. Ateş genç kızı çevreledi ve çizdiği çember yavaş yavaş daralarak tamamen yangına teslim oldu.
Ufak çocuk: Hayır!... Gitme!
Ufak çocuk, bir kez daha hayattaki en sevdiği insanı kaybetmişti. Fakat... Bu çok farklıydı. Bu insanı, her zaman onu koruyan annesinden bile çok sevmişti. Acaba niçin ona bu kadar bağlanmıştı? Ufak çocuk bunları düşünürken, genç kızı kaybettiğine bile ağlayamamıştı.
Japonya gözünü açar açmaz doğruldu. Rüyanın etkisiyle ter içinde kalmıştı. Derin derin nefes alıp veriyordu. Ayrıca... kalbinde bir ağrı hissediyordu. Belki de bu ağırı, onun korkusuydu? İşte Japonya bunu bilmiyordu. O an aklına bu korkusunu yokedecek bir fikir geldi.
Japonya mağazadan çıktı ve tabanı buz tutmuş sokaklarda yürümeye başladı. Sokağın iki yanında kar birikintileri oluşmuştu. Bazı dükkanlar kardan korunmak için çeşitli yöntemlere başvururken, bazı dükkanlar ise kışın gelişini umursamamış, önlem almamıştı.
Japonya gözlerini mağazaların, dükkanların adında gezdirerek aradığı yeri bulmaya çalışıyordu. Biraz daha aradı. Onca dükkan, kırtasiye, mağaza, market... Bu kadar yerin içinde aklı biraz karışmış olsa da dikkati sayesinde orada, köşede duran aradığı yeri bulabilmişti. Yüzünde bir tebessüm ile içeri girdi. (Bölüm 50: Karanlık Bir Gece)
Japonya: Tabi ya!
Japonya hemen komodinin çekmecesini açtı ve içinden ufak siyah kutuyu çıkardı.
💍💐💌💍💌💐💍💌💐💍💌💐💍💌💐💍💌💐💍💌💐💍💌💐💍💌💐💍💌💐💍💌💐
Türkiye: Bu nedir ya?!
Türkiye tekrar bir baygınlık geçirmişti ve uyandığında yatağın tamamen bozulduğunu, koltuğun ve masanın yer değiştirdiğini (asıl olmaları gereken yerden biraz daha ilerideler) farketti. Ancak baygınlık geçirdiği için bunların nasıl olduğunu hatırlatıyordu. Bunları fazla düşünmeden odayı toplamaya karar verdi ama ayağa kalkmayı dendiğinde yere düştü.
Türkiye: Off! Bu nereden çıktı şimdi? Sanki Çin'in evi çok ge-
Tam o sırada kapı çaldı. Türkiye kapının arkasındaki kişiye seslendi.
Türkiye: Müsait değilim!
Japonya kapının arkasından seslendi.
Japonya: Türkiye... Madem müsait değilsin... Yarım saat sonra bu binanın lokantasına gelir misin?
Türkiye: Binanın lokantası mı var?!
Japonya: Hmmm... Madem lokantayı bilmiyorsun-
Türkiye: Nereden bilebilirim? Ben buraya ilk kez geliyorum. Hem bir eve lokanta da "durup dururken para harcamak" tır.
Japonya: Pekâlâ... O hâlde Azerbaycan'ın ve Tayvan'ın satranç oynadığı geniş bir oda var. Salon gibi. Orayı biliyor musun?
Türkiye: Evet... Biliyorum... Yarım saat sonra oraya gelirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Countryhumans 2020 ^~^ {2021}
AventuraRusya: Ne yapabiliriz? Azerbaycan: Şehri terk edebiliriz¡ □■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■ Rusya: Gördün mü, Çin? Türkiye bizi affetmedi. E, haklı da tabi. Ben olsam, kendimi affetmezdim. Hem seni de affetmezdim. Seni hiç affetmezdim¡ Türkiye'yi de...