Koreleri ve Türk Kardeşler ile 2 katlı kulübeye geldik. Yol boyunca Kuzey Kore'nin ve Türkiye'nin moralleri yerinde değildi. Zili çaldığımızda içeriden Azerbaycan'ın "Ablam geldi¡" diye neşeli bağırışları geliyordu.
Doğu Türkistan: Bu Azerbaycan, gerçekten tatlı bir çocuk.
Ben: Evet, neşe kaynağı.
Bize kapıyı Azerbaycan ve Japonya açtı. Azerbaycan bizi görünce sevinçle sarıldı.
Azerbaycan: Doğu Türkistan abla¡ Samsun abla¡
Doğu Türkistan: Güzel kardeşim...
Japonya Türkiye'nin moralinin niçin bozuk olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Japonya: Samsun?
Ben: Evet, Japonya?
Japonya: Türkiye'nin nesi var?
Arkama dönüp Türkiye'ye baktım. Hâlâ düşünceli duruyordu.
Ben: Hiç bilmiyorum ki. Bunu onunla konuşacağım.
Japonya: Dışarıda durmayın. Haydi, içeri geçin.
Hepimiz içeri girdik. İngiltere kırmızı koltuklarda oturuyordu. Bize göz ucuyla bakıp tekrar elindeki telefona döndü. Rusya bizim geldiğimizi görünce mutfaktan çıktı.
Rusya: Hoşgeldiniz. Ama niçin bu kadar geç döndünüz?
Doğu Türkistan: Gittiğimiz yerde sis vardı. O gidene kadar bekledik.
Rusya: Yaaa¡..
Azerbaycan: Akşam yemeği yiyecektik. Sizi bekliyorduk. Haydi¡
Azerbaycan, ablaları Doğu Türkistan ve Türkiye'nin elinden tuttu.
Herkes sofraya otururken ben, Türkiye'ye konuşmak istediğimi söyledim.
Ben: Biraz konuşabilir miyiz?
Türkiye: Konuşmak mı?
Ben: Evet. Lütfen.
Türkiye şaşkınca bana bakıyordu.
Türkiye: Tamam. Ne konuşmak istiyorsan oturma odasında konuşabiliriz.
Ben: Teşekkürler.
Türkiye' yi oturma odasına kadar takip ettim.
Türkiye: Ne konuşmak istiyordun?
Ben: Aslında bu ne kadar önemli bilmiyorum ama seni gördüğümden beri mutlu görünmüyorsun. Ne olduğunu sorabilir miyim?
Türkiye: Hmmm... önemli değil. Yani...
Bu şekilde konuşması beni gerekiyordu.
Ben: Ne oldu?
Türkiye bana baktı.
Türkiye: Güzel tespit.
Ben: Ne güzel tespit?
Türkiye'nin ne demek istediğini anlamıyordum.
Türkiye: Bunu sana daha sonra anlatırım. Tamam mı? Şimdi yemek vakti...
Türkiye yavaşça odadan çıktı. Onun arkasından öylece baktım.
Ben: Ne olmuş olabilir?
Kalkıp içeriye gittim.
Azerbaycan: Yemeğe kalıyorsun değil mi?
Azerbaycan bunu o kadar masum bir şekilde söylemişti ki onu kıramadım.
Ben: Yeterince yemeğiniz var mı?
Pakistan: Bize fazla gelecek kadar yemek var.
Ben: Peki o zaman. Kalabilirim.
Azerbaycan: Yaşasın¡
Azerbaycan sevinçle boynuma atladı.
Azerbaycan: Haydi gel, bak buraya oturabilirsin.
Azerbaycan'ın gösterdiği yere oturdum.
Rusya: Burayı terketmemiz gerekiyor. Fatkındasınız değil mi?
Pakistan: Nasıl yani? Burayı bıracak mıyız?
Rusya: Yolculuk ile ilgili yapabildiğim tüm hazırlıkları yaptım. Bunun için endişelenmeyin. Biraz zorlu olacak gibi duruyor ama ülkenin içe doğru olan şehirleri daha güvenli. Orada yaşayacağız.
Çin: Bak Rusya, aramızda yaralı ya da sakat olanlar var¡
Türkiye ve Japonya birbirine baktı.
Rusya: Ama bu şehri terketmek zorundayız¡
Japonya: Ben kendimi biraz zorlayabilirim. Ama Türkiye'yi bilmiyorum.
Türkiye: Kolumun sakatlığı önemli değil. Ben elimden geleni yaparım.
Rusya: Onları çok fazla zorlamayacağım, Çin.
Çin: Peki....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Countryhumans 2020 ^~^ {2021}
AdventureRusya: Ne yapabiliriz? Azerbaycan: Şehri terk edebiliriz¡ □■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■ Rusya: Gördün mü, Çin? Türkiye bizi affetmedi. E, haklı da tabi. Ben olsam, kendimi affetmezdim. Hem seni de affetmezdim. Seni hiç affetmezdim¡ Türkiye'yi de...