Türkiye neyin var?

666 58 64
                                    

  Koreleri ve Türk Kardeşler ile 2 katlı kulübeye geldik. Yol boyunca Kuzey Kore'nin ve Türkiye'nin moralleri yerinde değildi. Zili çaldığımızda içeriden Azerbaycan'ın "Ablam geldi¡" diye neşeli bağırışları geliyordu.

Doğu Türkistan: Bu Azerbaycan, gerçekten tatlı bir çocuk.

Ben: Evet, neşe kaynağı.

  Bize kapıyı Azerbaycan ve Japonya açtı. Azerbaycan bizi görünce sevinçle sarıldı.

Azerbaycan: Doğu Türkistan abla¡ Samsun abla¡

Doğu Türkistan: Güzel kardeşim...

  Japonya Türkiye'nin moralinin niçin bozuk olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Japonya: Samsun?

Ben: Evet, Japonya?

Japonya: Türkiye'nin nesi var?

  Arkama dönüp Türkiye'ye baktım. Hâlâ düşünceli duruyordu.

Ben: Hiç bilmiyorum ki. Bunu onunla konuşacağım.

Japonya: Dışarıda durmayın. Haydi, içeri geçin.

  Hepimiz içeri girdik. İngiltere kırmızı koltuklarda oturuyordu. Bize göz ucuyla bakıp tekrar elindeki telefona döndü. Rusya bizim geldiğimizi görünce mutfaktan çıktı.

Rusya: Hoşgeldiniz. Ama niçin bu kadar geç döndünüz?

Doğu Türkistan: Gittiğimiz yerde sis vardı. O gidene kadar bekledik.

Rusya: Yaaa¡..

Azerbaycan: Akşam yemeği yiyecektik. Sizi bekliyorduk. Haydi¡

Azerbaycan, ablaları Doğu Türkistan ve Türkiye'nin elinden tuttu.

  Herkes sofraya otururken ben, Türkiye'ye konuşmak istediğimi söyledim.

Ben: Biraz konuşabilir miyiz?

Türkiye: Konuşmak mı?

Ben: Evet. Lütfen.

  Türkiye şaşkınca bana bakıyordu.

Türkiye: Tamam. Ne konuşmak istiyorsan oturma odasında konuşabiliriz.

Ben: Teşekkürler.

  Türkiye' yi oturma odasına kadar takip ettim.

Türkiye: Ne konuşmak istiyordun?

Ben: Aslında bu ne kadar önemli bilmiyorum ama seni gördüğümden beri mutlu görünmüyorsun. Ne olduğunu sorabilir miyim?

Türkiye: Hmmm... önemli değil. Yani...

  Bu şekilde konuşması beni gerekiyordu.

Ben: Ne oldu?

  Türkiye bana baktı.

Türkiye: Güzel tespit.

Ben: Ne güzel tespit?

Türkiye'nin ne demek istediğini anlamıyordum.

Türkiye: Bunu sana daha sonra anlatırım. Tamam mı? Şimdi yemek vakti...

  Türkiye yavaşça odadan çıktı. Onun arkasından öylece baktım.

Ben: Ne olmuş olabilir?

Kalkıp içeriye gittim.

Azerbaycan: Yemeğe kalıyorsun değil mi?

  Azerbaycan bunu o kadar masum bir şekilde söylemişti ki onu kıramadım.

Ben: Yeterince yemeğiniz var mı?

Pakistan: Bize fazla gelecek kadar yemek var.

Ben: Peki o zaman. Kalabilirim.

Azerbaycan: Yaşasın¡

  Azerbaycan sevinçle boynuma atladı.

Azerbaycan: Haydi gel, bak buraya oturabilirsin.

  Azerbaycan'ın gösterdiği yere oturdum.

Rusya: Burayı terketmemiz gerekiyor. Fatkındasınız değil mi?

Pakistan: Nasıl yani? Burayı bıracak mıyız?

Rusya: Yolculuk ile ilgili yapabildiğim tüm hazırlıkları yaptım. Bunun için endişelenmeyin. Biraz zorlu olacak gibi duruyor ama ülkenin içe doğru olan şehirleri daha güvenli. Orada yaşayacağız.

Çin: Bak Rusya, aramızda yaralı ya da sakat olanlar var¡

  Türkiye ve Japonya birbirine baktı.

Rusya: Ama bu şehri terketmek zorundayız¡

Japonya: Ben kendimi biraz zorlayabilirim. Ama Türkiye'yi bilmiyorum.

Türkiye: Kolumun sakatlığı önemli değil. Ben elimden geleni yaparım.

Rusya: Onları çok fazla zorlamayacağım, Çin.

Çin: Peki....

Countryhumans 2020 ^~^ {2021}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin