Çok beklettim, o yüzden iki bölümü birleştirdim. *.* Upuzuun bir bölüm geldiiii
***
Kerem'in kapüşonlularını çalmamın bedeli onunla alışverişe çıkmaktı. Alışveriş merkezine gittiğimizde bu çilenin tahminimce en az 3 saat süreceğini düşündüm. Kerem'i favori mağazalarından birinin kabininde beklerken elinde gömlekler ile Baran ve Mert karşıma çıktı.
"Elif?"
Birbirinin neredeyse aynısı iki tane sarışın upuzun çocuk karşımda ellerinde kıyafetlerle bana el salladılar. Mağazanın içerisindeki çocuğu kızın onlara baktığını fark ettiğimde oturduğum pufun üstünde küçülmeye çalıştım, sanki mümkünmüş gibi. Cevap vermem gerekiyordu, sesimi bulamadığım için sadece elimi kaldırıp indirdim. Yanıma doğru geldiklerinde kabinlerin olduğu yerden Kerem çıktı.
"Ta tattaaataaam"
Bakın, ağabeyim tam olarak 1,96 boyunca yaklaşık olarak 80 ile 90 kilo arasında. Anlayacağınız baya ama baya iri bir tip. Bir de üzerine kaslı. Korkutucu bir tip olması gerektiğini düşünüyor olabilirsiniz, genelde insanlar böyle düşünür ama o benimle tavşan kulakları takıp maske yapmaktan asla gocunmayan ve eğlenmeyi bilen biri. Bu nedenle onun giydiği sweati göstermek için kendi etrafında dönmesini asla yagırlamıyordum. Ama Baran Ali'nin şu tuhaf bakışları beni cidden rahatsız etmişti. Sanki rahatsız olmuş gibi bakıyordu. İnsanlar bana böyle bakabilirlerdi, bunu sorun etmemeye alışmıştım ancak değer verdiğim insanlara böyle bakışlar atamazlardı. Yerimde dikleştiğimi fark ettim, sanki Baran Kerem'e saldıracakmışcasına atik hale gelmiştim.
Kerem önümdeki iki sarışını fark ettiğinde onlarla selamlaştı, Baranla tanıştı. Üzerini gösterip hepimizin fikrini sorduğunda sanki çok anlıyormuşcasına onay verdim. Sonra Baran beni şok edecek bir cümle kurdu.
"Tenin baya soluk durmuş."
Kerem hızla aynaya baktı, ona hak verircesine kafasını salladı. Mert de Baran'a hak verircesine kafasını salladığında tekrar pufun üzerinde yok olma hamlesi yapmaya hazırdım.
"Elif?"
Adımı duyduğum anda pufun üzerinden kalktım. Daha demin onay verdim, neden tekrar bana dönüyor ki bu oklar?
"Bence gayet iyi."
Baran bana kaşlarını çatıp baktı. Mert ise elindekileri incelemeye başladı.
"Düpedüz abine civciv sarısı renk alıracaksın. Berbat görünüyor."
Baran resmen zevksiz olduğumu düşünüp beni azarlıyordu. Sonra abime kendi elinde tuttuğu bir sweati uzattı. Tuhaf bir yeşil, küflenmiş gibi.
"Küf mü? Bunun adı Kuşkonmaz yeşili."
İçimden geçirdiğim şeyi duyduklarını Mert'in rengi açıklaması ile anladım. Benim için 3 çeşit yeşil vardı, asker yeşili, cami yeşili ve fıstık yeşili. Bu kadar. Ben Mert'e tuhaf tuhaf bakarken Kerem Baran'ı kolunun altına almış kendisine alışverişte yardım edip edemeyeceğini soruyordu.
"Bu aileye çok mesai harcıyorsun farkındayım. Ama sana yemek ısmarlayabilirim?"
Ben de onunla alışverişe gelmiştim ama kimse bana yemek ısmarlamıyordu!
Şok olmuş şekilde Baran'ın abime gülmesine bakarken dışarıya yine mimik vermemeye gayret ediyordum. Mert elindeki gömleği kaldırıp bana doğru tuttu.
"Ben de şunu denesem iyi olacak. Bu arada annemiz moda ile ilgileniyor, konuya bu nedenle hakimiz. Yoksa ben de bilmezdim yani nerden bilebilirim ki?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOBE || Yarı Texting
ChickLitbilinmeyennumara: Bol giydiğin sweatlerin, hırkaların seni gizleyeceğini düşünüyorsan çok yanılıyorsun. bilinmeyennumara: Ben seni gördüm. bilinmeyennumara: SOBE!