Not: Kahramanın, A.

5.2K 171 19
                                    

Çocukken her şey daha kolaydı. Mesela gönlümce yemek yerdim, büyüme çağında der karışmazlardı. İçimden geçen her şeyi söylerdim, çocuk işte der geçerlerdi. Hayallerimin bir gün gerçek olacağına inancım tamdı, çünkü daha önce ellerimden düşüp de kırılmamışlardı.

Aileme hele hele de canım ikiz kardeşim Alper'e daha önce hiç yalan söylememiştim ben çocukken. Üzüntü benim için evde kalan son çikolatalı gofreti Alper'in yemiş olmasıydı, çözüm de oldukça basitti. Abim gidip hemen yenisini alırdı bana. Üzüntü diye bir şey kalmazdı. Afiyetle yerdim.

Oysa şimdi ne içimden geleni söyleyebiliyorum ne de artık hayal kurabilecek dermanım var. Alper'e bile tonlarca yalan dizdim. 5 sezonluk dizi yazacak senaryolar yazdım yalanlarımla. Abimin alacağı iki poşet dolusu çikolatalı gofret bile çözemez benim karmaşamı.

Çocukken her şey çok daha kolaydı, en azından benim için.

Tek istediğim yüzüme vuran gerçeklerden bir an evvel sıyrılmak, bir an evvel kurtulmak bu mekandan. Çalan şarkı kalbimi acıtıyor, her ne kadar Deniz Tekin söylüyor olsa da ben içimden Ahmet Kaya'ya sesleniyorum.

Ahmet abi ben de bu gece yüreğim elimde ona bir sırrımı söyleyecektim.

O beni fark etmeden buradan ve içinde bulunduğum saçma durumdan kurtulmam gerekiyor. Ama tek başıma halledemeyeceğim bu defa. Taylan zihnimi mi okuyor bilemiyorum ancak görüş açımı kapatacak şekilde önüme geçip kapıyı işaret ediyor.

Ahmet abi, bu gece benim için de zehir zemberek.

Hızla çantamı ve ceketimi alıyorum, Taylan'ın koluna giriyorum. Kapıdan çıkmak üzereyken başım benden izinsiz onun olduğu tarafa dönüyor, gözlerim tüm kalabalığın içinde direkt onu seçiyor. Bana bir kere olsun içten armağan etmediği o muazzam gülüşünü nasıl ortalık yerde savurduğunu görüyorum.

Ahmet abi, ben de bir yolun sonundayım sessizce tükenerek.

Kafamı hızla çeviriyorum, yüzüme vuran temiz havayı içime çekiyorum. Elimde sıkı sıkı tuttuğum ceketimi omuzlarıma bırakıyor Taylan. Ardından önüme geçiyor, iki eliyle omzumu sıkıca kavrıyor. Bir iki kere omuz başlarımdan kollarıma kadar sıvazlıyor, belki teskin etmek için belki de üşüdüğümü düşündüğünden. Bilemiyorum.

Ahmet abi, ben onun sokağına ulaşırım ama ben de dardayım.

Taylan'ın omuzlarımdaki elleri duruyor benim arkamda bir noktaya bakıyor. Taylan'ın yutkunması ile adem elması hareket ediyor ben de bakışlarımı kaldırıma çeviriyorum. Gece lambasının ışığı nedeniyle kaldırıma gölgelerimizin düştüğünü görüyorum.

Yavuz, biliyor musun ben seni gölgenden bile tanıyabiliyorum. Bu da benim ayıbım olsun.

"Bu akşam kütüphanede ders çalışacağını sanıyordum." diyor Yavuz. Taylan omuzlarımı sıkıyor güç vermek istercesine. Yüzümde sahte bir tebessüm kondurup arkamı dönüyorum, Yavuz'un yüzüne bakıyorum.

"İlker ya da Alper'in burada olduğundan haberi var mı?"

Yavuz benimle konuşuyor, sorusu bana yöneltilmiş ancak direkt Taylan'a bakıyor. Taylan'ın suratını göremiyorum ancak arkadaşımı Yavuz'a donuk bir şekilde baktığını tahmin edebilecek kadar kadar iyi tanıyorum.

"Abimin de Alper'in de nerede ve kiminle olduğumdan haberi var." diyorum. Tam anlamıyla blöf yapıyorum aslında, ne abimin ne de Alper'in şu an az ötemizde bulunan bara girdiğimden haberi yok. Zira onlar biricik kız kardeşlerinin alkollü bir mekanın önünden geçmesine dahi ihtimal verebileceklerini sanmıyorum.

SOBE || Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin