5.2

5.6K 307 40
                                        


"Her sabah beni okula bırakmana gerek yok biliyorsun değil mi?"

Mert söylediklerime karşılık olarak yalnızca omuz silkti. Arabanın içini Mert'in telefonunu bağladığı listeden çalan şarkının sesi dolduruyordu. Beni hatırlatan, beni düşünerek dinlediği veya bana dinletmek için eklediği şarkıların olduğu bir playlisti vardı. Bana bunu utana sıkıla söylediğinde tek düşündüğüm şey bir an önce o şarkıları beraber dinlemekti. 

"Bari Baran da bizimle gelsin?"

Mert genişçe sırıtarak kafasını olumsuz anlamda sağa sola salladı. Parmaklarıyla çalan şarkıya ritim tuttu.

"Kerem her dakika dibimizde bitiyor diye Baran'ı otobüste süründürüyorsun farkında mısın?"

Kerem resmen sensör falan taktırmıştı bize. Ne zaman yan yana olsak ya kokumuzu alıp buluyordu ya da başına bir bela açıyordu. Sonuç olarak Mert ile bir türlü tam anlamıyla yalnız kalamıyorduk. 

"Bu şarkı tam olarak beni anlatıyor, fark ettin mi?"

Konuyu değiştirmesine gülümsemeden edemedim. Okula yaklaştığımızda yer zamanki yerde durmak yerine okulun tam anlamıyla önüne park etti arabayı. Emniyet kemerimi çözerken Mert'in bana doğru döndüğünü fark ettim. Bir eli direksiyonu tutuyordu diğeri elini ise benim koltuğumun baş kısmını arkasına uzatmıştı.

"Elif, şu yorumlar-"

Hızla elimi kaldırıp sözünü kestim. 

"Umrumda değil. Gerçekten değil. Üzüldüğüm ya da kafama taktığım yok."

Kaşlarını çatıp yüzümü yavaş yavaş taradı. Sözlerimin doğruluk payını ölçüyordu, sırf o üzülmesin diye yalan söylemediğimden emin olmak istiyordu. Koltuğumun başlık kısmında duran koluna uzandım. İki elimle elini kendime çekip kucağımda elini ellerimin arasına aldım.

"Ben kendimi sevmeyi yeni yeni öğreniyorum diye yoluma çıkan her taşta ağlayarak kabuğuma çekilecek değilim."

Mert iç çekip avcumda tuttuğum elini yumruk haline getirdi. Bunu istem dışı yaptığını insanların sözlerinin beni incitmesinden deli gibi korktuğunu biliyordum. Ama önemi yoktu, o bana böyle baktığı sürece önemi yoktu. Tüm dünya karşıma geçip hakaretler de etse Mert bana kırılmasından korktuğu porselenden bir bebekmişim gibi davrandığı sürece hepsini duymazdan gelebilirdim. 

"Söz veriyorum." dedim onun aklının bende kalmasını istemiyordum. "Eğer yorumlara canım sıkılırsa seninle paylaşacağım." 

Mert'in yüzü yavaş yavaş gevşerken çalan şarkının son kısmına eşlik etti. Şimdi şarkı daha da güzelleşmişti. Keşke ses kaydı alsaydım diye düşündüm. 

"Değişmem gülüşünü tüm dünya benim olsa da. Her kimse seni üzüp üstüne ağlatırsa, bir damla su vermem çöllerde kavrulsa da."

Gülümsedim, avcumda duran elini esaretimden kurtarırken gözleri ile az sonra yapacağı şey her neyse izin istiyordu. Kafamla onayladım onu. Hafifçe bana doğru eğilip alnımın bitip saçlarımın başladığı yere tüy kadar hafif bir öpücük kondurdu. 

"Git dersini dinle. Ceren'e selam söyle."

Söylediği şeyi kafamla onaylayacağım anda Mert'in olduğu camı Baran parmağı ile tıklattı. Mert yerinde aniden sıçrayıp camına döndüğünde Baran eliyle şu bilindik camı aç hareketini yapıyordu. Mert camı bir parmak boşluk olacak şekilde açınca Baran gözlerini devirdi. Mert beni okula bırakmaya başladığından beri Baran otobüs ile gidip geliyordu. Bu nedenle Baran oldukça sinirliydi bana. Oysa benim herhangi bir suçum yoktu. Bunu ona söylediğimde resmen homurdanarak bana iyi bir yenge olmamı ve onunla iyi geçinmemi söylemişti. 

SOBE || Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin