2.1

8.6K 451 98
                                    

Ceren'i aslında Z'yi bulmak istemediğime bir türlü ikna edememiştim.

"Bilmekten korkuyorsun," demişti. "Bilmek istiyorsun. Çok güzel seviyor Elif. Ben sevgisine inandım. Ama sen yüzyüze iken ne olur diye korkuyorsun. Bak anlayalım, ona belli etmeyiz. Sen de kendinden emin olana kadar beklersin. Eğer içinde yine bir his olmazsa hiç anlamamış gibi reddetmiş olursun. Hem şurada kaç ay kaldı ki? Bir daha nereden göreceksin onları?"

Size söylemiştim. İstediğinde cidden akıllı bir kızdı. Beni nasıl ikna edeceğini bildiği gibi gerçek hislerimi de çok rahat okuyabiliyordu. Hem ona uymasam arkamdan iş çevirir yine bulurdu. Sonra da içine sığdıramaz gelir söylerdi. En iyisi ipleri elimde tutmaktı.

Emir'in bana gömleğini vermesi meselesini çoktan Emir ile ilgili her şeyde olduğu gibi sandığa kitleyip çoktan kaldırmıştım. Muhtemelen Oğuz Ceren'e şirin görünmek için yapmıştı. Emir de kuzenini kıramamıştı. Emir'in beni kurtarmak için kılını kıpırdatacağına dahi inanmıyordum, nasıl olsa yollarımız çoktan bir daha birleşmeyecek şekilde ayrılmıştı.

Bu düşüncelerle Ceren'in kantinde kurguladığı plana uymaya karar vermiştim. Plan basitti, ama cidden işleyecek gibi duruyordu. Benim payıma düşen kısımlar şöyleydi

1- Baran Ali ile muhabbet kurmak

2- Mert Ali ile muhabbet kurmak

Cidden neden ikisinin de ikinci adı Ali?

Bakıldığında cidden kolaydı. Muhabbet edecektim, Ceren'e göre illa bir yerde fire vereceklerdi. Ceren ise Oğuz üzerinden Emir'i gözleyecekti. Eğer Z o ise Oğuz'a illa ki bahsetmiştir diye düşünüyordu.

Ceren bana Mert ile de konuşmam için görev verse de Z o olamazdı. Ceren'in söylediğinin aksine Kerem onu döver diye değil. Mantıklı düşününce Z kendisi hakkında biraz bilgi vermişti bana. En basidinden zamanında bana, okula gel yüzünü göreyim demişti ya da kantinde masa tutmuştu. Yani benimle aynı okulda olması gerekiyordu, öyle değil mi? Yine de Ceren ile tartışmak bana bir şey kazandırmazdı, ben de kendimi yormak istemedim açıkçası.

Dersin bitmesine çok az zaman kalmıştı ve ben okul hayatım boyunca ilk defa dersi dinlemiyordum. Cesaretimi toparlamaya çalışıyordum. Alt tarafı bir konuşma başlatacaktım. Avuçlarım terlemeye başladığında elimi okul pantolonuma sürerek silmeye çalıştım. Teneffüs zilini duyduğumda zamanım gelmişti. Ama ben ne konuşacağımı düşünmemiştim ki! Neyse canım diğer ders konuşurum diye önüme döndüm.

Ceren: Operasyon gidişat raporu ver çekirge

Elif: Konuşamadım henüz

Ceren:

Ceren: Ya Offf Elif

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Ceren: Ya Offf Elif

Ceren: Alt tarafı diyeceksin ki,

Ceren: Barancım nasılsın iyi misin anangiller nasıllar babangiller nasıllar ee hiç birilerine anonimden yazıyor musun mesela bana?

Ceren: Ne kadar zor olabilir

Elif: Aynen kanka ondan

Aklımdan konuşmak için mantıklı cümleler ararken Baran oflayıp bana döndü. Ona baktığımı, pardon dikizlediğimi, bile fark etmemiştim. Anlaşılan rahatsız olmuştu.

"Elif noluyor?"

Ağzımdan 'hı?' gibi saçma bir ses çıktı. Baran vücudunu tamamen bana çevirdi. Bir kolunu masada diğeri ile sıranın üstüne koydu.

"Sabah beni çağırıp konuşmuyorsun. Tüm ders kalemlerinle oynayıp off puff diye söylenip durdun. Şimdi de şu arkadaşınla olmak yerine oturmuş beni izliyorsun. Noluyor diyorum."

Baran'ın sessiz ama buz gibi çıkan sesi içimde kendi kendime yaptığım tüm özgüven konuşmalarını yıktı, geçti. Haklıydı. Çocuk belli ki benim Z değildi. Haliyle dün bir bugün iki diyip neden benimle alakadarsın diyordu. Hiçbir şey diyemeden önüme döndüğümde bakışlarını hâlâ üzerimde hissediyordum.

Baran beni hiç gereği yokken kırmıştı. Ama haklıydı işte ne diyebilirim ki?

"Dalmıştım, kusura bakma."

O kadar kısık sesle söylemiştim ki bu cümleyi duyduğundan bile şüphe ettim. Ama o omuz silkip kafasını sıraya yasladı. Umarım bana kimya çalıştırmayı bırakmayı düşünmezdi. Ya da gidip abisine şöyle söylemezdi. Bir düşünün cidden.

Baran eve gidiyor ve abisine kızgın kızgın şöyle diyor.

"Arkadaşının kardeşi derste oturup beni izledi. Benimle konuşmaya çalıştı. Ona ders çalıştırmam."

Mert de hemen Kerem'e söylüyor diyor ki, "Senin kardeşin benim kardeşimi gözleri ile yemiş. Dün de beni yemişti zaten."

Kerem de gelip bana-

Allah'ım çok korkunç. Neden Ceren'in aklına uydum ki? Olanları haber verip planın yattığını söylersem belki vazgeçerdi? Ben de iki günde iki kardeşe sapık gibi görünmenin utancı ile yaşar giderdim.

Elif: Baran atağımı gördü ve geri püskürttü

Ceren: Nasıl?

Elif: Ben daha ağzımı bile açmadan sen sabahtan beri hayırdır bana taktın dedi.

Tamam, tam olarak böyle söylemedi ama o an yüzü ses tonu resmen bu cümleye çevrilmişti.

Ceren: Ne?

Ceren: Uyuz

Ceren: Ne dedi tam olarak söyle bakayım

Elif: Ya tamam hayırdır demedi, noluyor sana sabahtan beri dedi ama baya kırıcı şekilde söyledi

Ceren: yuh öküz ya

Ceren: Kaba işte

Ceren: Mağaranda havalar nasıl deseydin keşke

Ceren: Dedim di mi sana ben

Ceren: Buzdolabı bu çocuk

Ceren: İmkansız Z olması

Ceren: Z öyle mi?

Ceren: Z sevgi dolu, düşünceli, tatlı böyle haribo gibi kalbi var yumuş yumuş

Ceren: Hep seni düşünüyor mesela

Ceren: Çok nazik

Elif: Ceren?

Ceren: Pardon kanka boşluğuma geldi

Elif: Neyse sen ne yaptın?

Ceren: Öğle arasında Oğuzla beraber yemek yiyoruz, sakın gelmemezlik etme

Elif: Bu ne hız Ceren?

Ceren: ;)))

SOBE || Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin