Bazen bir şeylerin yolunda gitmesi için sizin o yolda gitmeniz gerekiyor. Başta bomboş bir yolda yürüyor gibi hissedebilirsiniz. Bu oldukça normal ancak yolda ilerledikçe, yola sadık kaldıkça o yol çiçekleniyor. Hafif, ılık bir rüzgar esmeye başlıyor. Sanırım hayatımın geldiğim noktada en iyi özeti bu olabilirdi. Yolda yürüdükçe güzelleşen bir yol.
Arabada hafifçe yoluma doğru döndüm. Mert parmakları ile ritim tutarak aracı kullanıyordu. Hiç şüphesiz yolumun çiçeklenmesinde en büyük katkı onundu. Ama o bunu hiçbir zaman kabul etmeyecekti eminim. Sınav stresini geride bırakmıştım. Sınav geçtiği için değil, ben kendime inandığım için. Midemi kasık kavuran bir stres yerini emeklerimin karşılığını alacağım farkındalığına dönmüştü.
"Kerem okulu donduruyor." dedi Mert Ali. Ona baktığım zamanlarda gerildiğini ve bu gerginliği üzerinden atmak için aslında ikimizin de bildiği konuları tekrar tekrar konuşmaya çalıştığını öğrenmiştim. Ama neden gerildiğini hala anlayabilmiş değildim.
"Neden bir anda sessizleştiğimizde geriliyorsun?"
Artık aklımdaki soruları direkt olarak sorabilmeyi öğrenmiştim. En azından yakınımda tuttuğum insanlara karşı. Mert'in ritim tutan parmakları durdu. Boğazını temizledi, yerinde kıpırdandı.
"Bilmiyorum, aniden benim bu salakla ne işim var ya demezsin değil mi?"
Sesi öyle masum çıkmıştı ki kahkaha atmak istemiş ancak bunu bastırmıştım. Ben Mert'i incelerken aniden kendimi cimcikliyordum, gerçekten. Asıl ben korkuyordum mesela aniden kendine gelecek ve benim Elif ile ne işim var diyecek diye ödüm kopuyordu. Ondan bu sözleri duymak özgüvenimi biraz okşamıştı.
"Demem." dedim elimi sağ koluna uzattım. Akıp giden trafiğe rağmen saniyelik olarak benimle göz göze geldi.
"Elini tutabilir miyim?"
Yaklaşık olarak 3 aydır birlikteydik ancak Mert hala bir hamle yapmadan önce bana soruyordu. Bunu neden yaptığını ona sorduğumda ise, "Bir kere itiraz etmemiş olman bir sonrakine itiraz etmeyeceğini göstermez. Sen hamle yapmadığın sürece ben sana hamle yapmadan sorarım. Rahatsız olabilirsin, hayır diyebilirsin. Diyebilmelisin Elif." demişti. O öyle dediğinde ben ona bir kere daha aşık olmuştum.
"Evet." dedim, sağ elini direksiyondan çekip sol elimi ellerinin arasına koydu. Bugün Asya Hanımla beraber animasyon filmine gidecektik. Tabi Asya Mert ile yalnız gideceğini düşünüyordu. Ben biraz tatsız bir sürpriz olmuştum onun için.
"Elif," dedi Mert, koltuğumda artık resmen yatıyor gibi bir halim vardı. Dizlerimi toplayabildiğim kadar kendime toplamış ve sola doğru dönmüştüm. "Benimle aynı duyguları paylaştığını ilk ne zaman anladın?"
"Z olarak mı Mert olarak mı?" sorumla beraber Mert genişçe sırttı.
"Her ikisini de anlatır mısın? Hoşuma gidiyor dinlemek." Onun bu şapşal haline gülmemek elimde değildi.
3 ayda onunla ilgili birçok şey fark etmiştim. Normal insanların aksine sinirlendiğinde değil, heyecanlandığında küfür ediyordu.
Sırtımı ağaca yaslamıştım, Mert ise karşımda bağdaş kurmuş vaziyette duruyordu. Deneme sınavından çıkmıştım. Benim yerime cevap anahtarı ile deneme sınavını karşılaştırıyordu. Benim için benimle beraber bu kadar fazla çaba gösteriyor olması içime sıcak sıcak bir şeyler akıtıyordu.
"Mert" dedim.
"Hmm?" diye mırıldanıp kaşları kalkık dudakları birbirine bastırılmış vaziyette kafasını kaldırıp bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOBE || Yarı Texting
ChickLitbilinmeyennumara: Bol giydiğin sweatlerin, hırkaların seni gizleyeceğini düşünüyorsan çok yanılıyorsun. bilinmeyennumara: Ben seni gördüm. bilinmeyennumara: SOBE!