2.9

7.6K 471 15
                                    


Elimden geldiğince sessiz bir şekilde eve girip odama geçmeye çalıştım. Ben odaya girdikten bir dakika sonra odamın kapısı tıklandı.

"Gir."

Kerem odanın kapısının aralığından kafasını uzatıp göz kırptı.

"Hoşgeldin bücür. Mert'le karşılaştınız mı?"

Hem de nasıl bir karşılaşma tahmin bile edemezsin. Bunu demek yerine kafamı olumlu anlamda salladım. Kerem kapıyı iyice açıp odaya girdi. 

"Mert gece bizde mi uyudu?"

Kerem önce kaşlarını çattı ardından sessiz bir kahkaha attı. 

"Elif, tüm gece projemizi tamamlamaya çalıştık. Hiç fark etmedin mi? Eve duş almaya gitti, ardından tekrar okula geçeceğiz. Yoksa neden Mert ile karşılaşasın ki?"

Mert ile aynı sınıfta olduğunu bile şu an öğrendim Kerem, nasıl fark edebilirim ki... 

"Haklısın." 

Kerem yatağımın üzerine yorganı açma zahmeti göstermeden yattığında ben okul için çantamı hazırlıyordum. Ardından eliyle beni bileğimden yanına çekti. Ağzımdan bir şaşkınlık nidası çıktığında ise Kerem kıkırdıyordu. 

"Sen de uyumadın prenses, gitme bugün okula? Ne anlayacaksın ki hem bu kafayla?"

Kerem kolları ile beni sabitleyip başını göğsüne düşürdü. Bir yandan boştaki eliyle saçlarımı okuşuyordu. Küçükken ikimizden biri erken uyandığında hep diğerinin yanına gidip yatardı garip bir şekilde hemen uykuya dalabilirdik. Kerem şu an uyumaktan ziyade bana terapi yapmak istiyordu. 

"Sabah koridordaki aynada kendini öldürmek isteyen bakışlarını gördük."

GÖRDÜK?

GÖRDÜK? MERT İLE BERABER Mİ GÖRDÜNÜZ? KEREM NEDEN GÖRDÜK DİYORSUN KONUŞUR MUSUN NEDEN?

"Yaani... Of endişelenmedim değil, sonra camdan baktık koşuyorsun. Rahatladım demek spor yapmaya başladı dedim hatta Mert'e. Sonra biz projeyi bitirdik. Bir yandan tabi camdan sana bakıyordum ama  bir süre sonra gözden kayboldun. Nereye gittin söylemek ister misin?"

Kafamı iki yana salladım. Kerem'e yalan söylemek istemiyordum. Eğer ağladım dersem cidden endişelenip üzerime fazla fazla düşecekti. Bu da şu an en son istediğim şeydi. 

"Peki, konuşmak istersen odamın yerini biliyorsun."

Kafamın üzerinden bir öpücük kondurduktan sonra iç çekti. Hem konuyu değiştirmek istedim hem de onun derdini dinlemediğimi fark ettiğim için vicdan azabı duydum.

"Senin şu kız nasıl?"

Kerem tekrar iç çekti. Durum o kadar mı fenaydı ya? 

"Bilmiyorum. Açıkçası ne yapabilirim onu da bilmiyorum. Adını dahi bilmiyorum." 

Bir anda yatakta doğruldum. 

"Ne demek adını bilmiyorum. Geçen gece hepimizi ayağa diktin ama? Düzgün anlatır mısın şunu??"

Kerem bir anda verdiğim tepkiden korkup yatakta kenara doğru sindi. Ardından kendini topladı o da benim gibi dikeldi. Oturduğumuz saçma pozisyona güldü ardından elinden geldiğince bağdaş kurdu, ben de aynısını yaptım. 

"Okulda bir tiyatro kulübü var. Ben de ara sıra onlardan izin aldıkça provalarını izlemeye gidiyorum."

Kerem ve bitmeyen tiyatro aşkı. Oyuncu olma hayalinin ellerinden kayıp gidiyor olması o kadar üzücü ki.

"Sonra daha önce görmediğim birini gördüm. Ufacık bir kız. O kadar yetenekli ki görsen bir dev zannedersin. Cidden etkilendim, öyle ki kendimi kaptırıp bir anda ayağa kalkıp alkışladım. Haliyle herkes bana döndü ve kız da."

Hem gülmek istiyordum hem de o kadar üzülmüştüm ki haline. Kerem daha önce birileri ile ilgilenmemişti. Geçiçi şeyler için neden vakit harcayayım ki diyordu. İlk defa birilerini beğenmiyordu evet, ama ilk defa kendini rezil edecek kadar kaptırmıştı ana. 

"Sonra ne oldu?"

Kerem eliyle saçlarını karıştırdı. Dudaklarını büzüp öne itti.

"Biraz kaçmış olabilirim."

Gülmemek için yanaklarımın içini kemirmeye başladım. 

"Tiyatro Kulübüne sonra gittin mi peki?"

Ona dünyanın en saçma sorunu sormuşum gibi baktı ve suratını komik bir şekilde büzüştürdü.

"Tabi ki hayır?"

Elimle ona bir dakika yapıp odaya ilk girdiğimde masaya bıraktığım telefonumu aldım. 

"Kızın ismini öğrenebiliriz. Bu iş için elimizde bir FBI ajanı var hatırlarsan." 

Kerem ona nobel ödülü vaat etmişim gibi suratıma bakarken ben Ceren'e olayı özetleyip kızı bulup bulamayacağını sordum. 

Ceren: Eğer çağ dışı bir dinazor gibi sosyal medya kullanmamaya karar vermemişse gün sonunda elinize bir isim vermiş olurum.

Kerem mesaja bakmak istiyordu ama özel bir şeyler görür endişesi ile bakamıyordu. Yerinde kıpırdandı. 

"Birine laf sokuyor şu an anlamadım ama halledecek." 

Kerem hızla  bana sarıldı bir yandan muhteşem olduğumu, harika olduğumu söylüyordu. O sırada bir cıyaklama duydum. Tam olarak bir ciyaklama. 

"ANNE YAAAA! YİNE BENSİZ SARILIYORLAR!"


SOBE || Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin