5.7

5.6K 309 112
                                        

Selaaaam ballı çörekler,

Uuuuuupuzun bir bölümle geldim. 

Satır aralarında buluşalım. 

**.**.**.**

Emir'i Oğuz'un yanında gördüğümde şaşırmıştım. Mert karşısında bir çocuk oturuyor dediğinde tahmin edebilirdim aslında. Kuzenlerdi neticede. Ama bu bilgi bile aklımda durmamıştı. Hem onu okulda, kursta ya da sitede en son ne zaman gördüğümü dahi hatırlamıyorum. O kadar silik bir şekilde duruyor ki kafamda. İnsani bir merak duydum içimde. Aslında hiçbir suçu olmadığı halde Emir'i affetmemiştim, hatta onun ne hissettiği de umurumda olmamıştı. Aynı şeyi Mert yapsaydı, Mert'i affeder miydim?

Karşılaştırma yapıyorsun, yapma.

Mert yapmazdı. O gün o kantinde Mert döner, hayır ben Elif'e aşığım ama o beni istemiyor derdi. Mert Kerem'in lafıyla sinmemişti, Kerem'in yumruklarıyla da sinmemişti. Sevgiye, sevdiğine bile değil, sevgiye sahip çıkmak gözümde o kadar değerli bir konumdaydı ki. Kıyas yapmıyordum, onlar arasında. Yaptığım kıyas Elifler arasındaki kıyastı.

Z olarak hiç hayatıma dahil olmamış olsaydı, Elif Emir'in neyi neden yaptığını öğrense affeder miydi? Düşündüğüm sadece buydu. Z, bir insanın bir insanı nasıl sevmesi gerektiğini göstermişti bana. Fedakarlıklara, risklere hatta onu sevmesem dahi mutlu olmamı dilemesine değeceğimi göstermişti. 

Uzun zamandır görmediğim Emir'i Oğuz'un yanında gördüğümde elimi tutan Mert'in elinin kasıldığını hissettim. Empati kurmaya çalışıyordum, Mert önceden birini seviyor olsaydı ve ben bunu biliyor olsaydım. Hatta Mert ile tanışmamız onun sevdiği kişi yüzünden ağlaması nedeniyle olmuş olsaydı ve daha-

Anladık. Mert sen, sen Mert olsaydı yani. 

Evet. Ben de gerilir miydim? Muhakkak. 

Ama Emir'e teşekkür etmek istiyordum. Beni o kaldırımda hüngür hüngür ağlamam sebep olacak kadar incittiği için. O kantinden çıkıp gittiği için, Kerem'in ve annemin isteğini benim hislerimden üstte tuttuğu ve beni hayatından uzaklaştırdığı için. Bana kendim olmamı sağlayacak bir kapı açılırken önünde durmadığı için. 

"Teşekkür ederiz." dedi Mert buz gibi bir sesle. Onun her daim sevecen, anlayışlı yanıyla karşılaştığım için bu ses ona ait değil gibi geldi. Ceren'in elindeki kaşık havadaydı. Baran tekrar lakabını hak eden bir surata bürünmüştü. Bense şaşkındım. 

"Beğendiniz mi diye sormak istedim, sonuçta ablam işletiyor burayı." dedi Oğuz. Neden masaya geldiklerini açıklamak istiyor gibi bir tavrı vardı. Kötü ya da art niyetli biri olduğunu hiçbir zaman düşünmemiştim Oğuz'un. Aksine Ceren'in görüştüğü konuştuğu kişiler arasında bir tek onunla diyalog kurabilmiştim. Bana samimiyetsiz şekilde yaklaşmayan sadece o olmuştu şimdiye kadar.

Oğuz'un yanında duran Emir'e kaydı gözlerim. Onunsa gözleri masada birleşmiş Mert ve benim ellerime kitlenmişti. Yutkunduğunu fark ettim. Ona bakmamın Mert'i rahatsız edeceğini düşünerek bakışlarımı tekrar Oğuz'a çevirdim. Kimse sorusuna cevap vermeyince boğazını temizledi Oğuz. 

"Çiftler buluşmasını bozmadık inşallah." Sesi oldukça sakindi. Sadece bir şeyleri anlamak istiyor gibiydi. Kafasındaki düşünceleri düzeltmek ya da onaylamak. Ceren'e değer verdiğini görebiliyordum. Sadece bilmek istiyordu. Bencilceydi belki ama bu onu haksız ya da kötü yapmıyordu. Ceren'den gerçekten hoşlandığını görebiliyordum ve belki yanlış bir yoldu ama hala bir şansı olup olmadığından emin olmak istiyordu. 

SOBE || Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin