Elif: Dengesizsin.
Z: Engel açılmış sonunda.
Z: Ama neden dengesizsin dedin onu anlamadım?
Elif: Konuşmaların, çok dengesiz değil mi sence de?
Elif: Bir baştan okusana yazdıklarını.
Elif: Bir mesajında hayatı dalgaya alan birisin bir gün attığın mesajda dünyanın tüm yükü sırtında gibi davranıyorsun.
Elif: Hangisi sensin bilmeden benim seni tanımamı hatta belki de sevmemi bekleyemezsin.
Elif: Haksız mıyım?
Z: Dengesiz değilim, sadece sana hangi yol çıkar bulamıyorum.
Z: Beni sevmeni beklemiyorum, sana söyledim. Senin kendini sevmeni istiyorum ben.
Z: Sen kendini sevmiyorken beni nasıl sevebilirsin ki?
Z: Her zaman neşeli olamayız, her zaman hayatı da sorgulayamayız.
Z: Dengesiz değilim, normal olduğumu da iddia etmiyorum.
Z: Sadece lise son sınıfta, sınava hazırlanan sevdiği kızın kendini sevmesini arzu eden bir ergenim hepsi bu.
Z: Bu kadar.
Elif: Benim kendimi sevmediğim kanısına nasıl vardın?
Z: Kendini seviyor musun?
Z: En son ne zaman aynaya gülümseyerek baktın?
Z: En son ne zaman bir kıyafetin içinde kendini iyi hissettin?
Z: İnsanlarla kendini kıyaslamayı ne zaman bıraktın?
Z: Ne zaman hayal kurdun en son?
Elif: Bunları yapınca mı insan kendini sevmiş oluyor pardon da?
Z: Verdiğin cevap dahi haklı oluşumu kanıtlıyor. Ama seninle bunu daha fazla tartışmayacağım.
Z: Bazen sadece yüzünü güldürmek istiyorum.
Z: Bazense derdine ortak olmak.
Z: Dengesiz değilim.
Z: Sadece o an ihtiyacın olan şeye dönüşmeye çalışıyorum.
Elif: Şu an neye ihtiyacım var?
Z: Sorularına cevap bulmaya.
Elif: Seni neden engellemiyorum, kendime bunu soruyorum yazdığından beri.
Z: Engeli yeni açtığını hatırlatmak isterim.
Z: Çünkü bildiğini bilmediğin birine içini açmak istiyorsun.
Z: Yüzyüze gelmeyeceğin birine.
Z: Acılarını bildiğini görmeyeceğin birine.
Z: Hadi beni bir kuyu gibi gör. *
Z: İstediğin kadar bağırabilirsin. *
Z: Ses etmeyeceğim kimseye.
Elif: Benim eşşek kulaklarım yok, Z. *
Z: Öyle olsa dahi, yel taşımayacak sesini.
Elif: Biliyorsun efsaneyi. Şaşırdım.
Z: Seni şaşırtmak, ne büyük bir şeref böyle.
Z: O güzel yüzünde bir mimik oluştu demek ki.
Elif: Kuyuna öylece bağıramam, ama kuyuma önce sen bir taşını atarsan sesimin kuyunda güvende olduğuna inanırım belki.
Z: Evlat edinildim.**Kral Midas Tmolos Dağı'nın yamacında dolaşırken güneş tanrısı ile şarap tanrısı Pan'ın müzik yarışı yaptıklarını ve bu yarışmaya yargıç olarak dağ tanrısı Tmolos'u seçtiklerini görür. Apollon'un lirini de Pan'ın flütünü de dinleyen Midas, flütün sesini çok beğenir. Tmolos, ödülü Apollon'a verse de yarışmaya tanık olan Midas flütü daha çok beğendiğini söyleyince Apollon Midas'ın kulaklarını uzatıp eşek kulağı haline getirerek öç alır.
Midas, utandığı eşek kulaklarını sivri külahı ile bir süre saklar ama saçını sakalını her gün tıraş eden berberin kulaklarını görmesini engelleyemez. Berber kimseye açmadığı bu sırdan kurtulmak için bir tür kulak olarak benzetilen kuyuya eğilerek "Midas'ın kulakları eşek kulaklarıdır." diye seslenir. Uğuldayan kuyunun yakınındaki sazlar, yel estikçe dile gelerek "Midas'ın kulakları eşek kulaklarıdır." diye yankılanmaya başlarlar. Bunu duyan Midas hiddetlenir ve sazların kesilmesini emreder. Ancak kuyunun suyu sazlara geçirmiş ve sırrı yayılmıştır. Sazlar kestirilir ama bu sefer de sırrı keçiler korosu seslendirir.Sırrı yayılan Midas, zamanla kulaklarına alışır; hatta onları bir ayrıcalık, bir üstünlük olarak görmeye başlar. Artık kulaklarını gizlemez, törenlerde halka sergiler. Midas'ın ona verdiği cezayı hiçlediğini gören Apollon, bu sefer kulakları geri alarak Midas'ı cezalandırır. Halk bu kez Midas'la kulakları artık eşek kulağı olmadığı için alay edip onu aşağılar. **
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOBE || Yarı Texting
Literatura Femininabilinmeyennumara: Bol giydiğin sweatlerin, hırkaların seni gizleyeceğini düşünüyorsan çok yanılıyorsun. bilinmeyennumara: Ben seni gördüm. bilinmeyennumara: SOBE!