Bölüm 4

3.6K 104 5
                                    

Multi: Çağan Şengül - Papatya

Multi güzel şarkı. Dinlemenizi tavsiye ederim.

 Dinlemenizi tavsiye ederim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Abimden uzak dur!"

Telefonun çalmasıyla ikimizinde bakışları telefona döndü. Ekranda yazan 'Herşeyim' yazısıyla telefonumu bana uzattı. "Sevgilin arıyor galiba." Dedi sinirli bir sesle. Hızla çekip aldım telefonumu ve açıp kulağıma götürdüm. "Efendim birtanem?" Dedim merdivenleri çıkarken. Öykü'nün sesi yükseldi telefondan. "N'haber canım?" Odama girip kapıyı kilitledim. "İyi, senden?" Birkaç saat boyunca Öykü'yle konuştuk. O bizim oturduğumuz semte biraz uzaktı ve buraya kısa süreliğine; halasının yanına gelmişti. Biz birkaç aydır görüşemediğimiz için telefonda bütün her şeyimizi anlatmamız birkaç saat sürmüştü. Telefonu kapattığım da derin bir nefes alarak yattım.

Dışarı çıkmak için üstüme beyaz bluz ve kot şortlarımdan birini giydim. Saçlarımı tarayıp fön çektim. Üzerime bir ceket alarak aşağı indim. Salondaki herkesin bakışları bana döndü. Ama bu sefer salonda Berkay, abim ve Kuzey gereksizi haricinde birkaç kişi daha vardı. Abim bana bakıp gülümsedi. "Nereye canım?" Kalabalıktan zorla gözlerimi çekip abime gülümsedim. "Dışarıda işlerim var. Onları halletmem gerek. Öptüm, hoşçakal." Diyerek hızla evden çıktım. Sokağın köşesinden dönmüşken Afra'yla karşılaşmam bir olmuştu. Afra, abimin eski sevgilisiydi. Ama abime yapmadığını bırakmamıştı. Çok çekmişti abim bu manyaktan.

"Selam Eylül. Nasılsın?" Dedi yapmacık bir tebessümle. "Seni gördüm daha kötü oldum Afra. Sen hayırdır?" Ellerini göğsünde birleştirdi. "Abin çağırdı iş için." Şaşkınlıkla gözlerim irileşti. "Bana bak Afra, abimden uzak dur. Bir daha ne bana ne abime yaklaş. Abimin seni çağırmayacağını biliyorum. Abime onca yaptığın şeyden sonra seni mi çağıracak evine? Ki bana yaptıklarını saymıyorum. Derdin ne senin bizimle?" Dedim ona yaklaşarak. "Saçmalama Eylül. Ne derdim olacak? Abin çağırdı iş için. Yalan mı söyleyeceğim." Dedi. "Daha önce yapmadığın şey değil yalan söylemek. Git buradan Afra. Beni de abimi de rahat bırak artık." Gözlerini devirdi. "İyi tamam, gidiyorum." Diyerek arkasını döndü. Bu kız yine bir şeyler peşindeydi ama, neyse.

Öykü ile buluşmuştuk. İlk önce alışveriş merkezine gidecektik. Bir taksi çevirdik. Taksinin radyosunda sevdiğim şarkılardan biri olan Çağan Şengül - Papatya çalıyordu. "Durmadan, durmadan kanar yaram." Diyordu şarkı. Çok anlamlı geliyordu bu şarkı bana. Şarkı çok fazla yaşanmışlık içeriyordu ve bence Çağan Şengül'ün bütün şarkıları yaşanmışlık içeriyordu. Eğer bu şarkılar bir kadın için yazılmışsa o kadın olmayı çok isterdim. Çünkü bir şarkıda anlatılmak istenen çok şey vardır. Bu şarkıda da anlatılmak istenen çok şey var ve çok güzel anlatılmış. Bazen insanlar kendini şarkı sözlerinde bulurlar. Kendilerine benzetirler. Oysaki zaten şarkılar yaşanmışlıklardan ibaret değil midir?...

Alışveriş merkezinde biraz dolanıp çıkmıştık. En sonunda ise kendimizi bir barda bulmuştuk. Bir duble içkiyi kafama diktim. Öykü'de benimle beraber dikmişti kafasına. Mekanda çalan gürültülü müzik ile olduğumuz yerde dans ederken bir yandan içkileri dikiyorduk kafamıza. Öykü sarhoş olacağını anlayıp arkadaşını çağırmıştı. O da gelince birkaç saat daha durduk.

*

Akşam saat 10'a geliyordu ve ben eve daha yeni gelmiştim. Öykü ile beraber baya bir takılmıştık ve bu saate kadar dışarıdaydık. Abimden gelecek azara kendimi hazır hissediyordum. Biraz güzel kafamla anahtar deliğini bulmaya çalıştım. Ben anahtar deliğini ararken bir anda kapı abim tarafından açıldı. İçeriye girip ayakkabılarımı çıkardım ve koltuğa yattım. "Neredeydin bu saate kadar?" Sıçış! Ama zaten en başından beri böyle bir sorguya çekileceğim kesindi. "Öykü ile beraberdik." Elimi alnıma dayadım. Başım zonkluyordu.

"Sen içtin mi yine?" Hemde 4 duble.

"4 duble birden mi içtin gerizekalı? Aferin. Bu kafayla evin yolunu bulman bile mucize." Ay ben onu dışımdan mı söyledim ya?

"Öykü'nün arkadaşı getirdi." Dedim sırıtarak.

"O salak da mı içti?" Dedi abim sinirli bir sesle. Odama gitmek için bir anda ayağa kalkmam ile başımın dönüp koltuğa geri yığılmam bir olmuştu. Başım acayip dönüyor. "Abi kaldırsana beni." Dedim ellerimi ona uzatıp. O ise bir elini belime koyup diğer elini bacaklarımın altından geçirerek kucağına aldı. "Sana bin defa dedim şu kadar çok içme diye. Bak içince böyle oluyor. Sonra seninle ben uğraşıyorum yine." Abim beni yatağıma bırakıp üstümü örttü. Birkaç saniyede sızıp kaldım.

*

Sabah yoğun bir baş ağrısı ile uyandım. Birkaç dakika neler olduğunu idrak etmeye çalıştım. En son Öykü ile bir bara gitmiştik ve biraz eğlenip sarhoş olmuştuk. Sonrasını hatırlamıyordum. Yatakta dikleşip bacaklarımı kendime çektim. Parmaklarımla başımı ovarken kapı açıldı. "Hadi kahvaltı hazır. Prenses hazretleri teşrif ederse başlayacağız." Berkay'ın o alaycı sesini duydum. "Ya Berkay! Git başımdan. Hiç sırası değil." O gülerek odadan çıktığında kendime gelmek için duşa girdim. Soğuk bir duşun ardından hızla hazırlanıp aşağı indim. Kahvaltı hazırdı ve abimler yine beni beklemeden yemeye başlamışlardı. Mutfağa girer girmez yine Kuzey'i görmüştüm ve ağzımdan kaçan o cümleye engel olamadım.

"Yine mi sen?"

Selamm! Nasılsınız canımın içleri? Yeni bölümü nasıl buldunuz? Sizce Afra bunlara ne yaptı?

Bölümü okuyup oy verene şeker var. Seviliyorsunuzz 🖤

Yine Mi Sen? (TAMAMLANDI!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin