*Özür dilerim.*
"Yine mi sen?"
"Eylül!" Abimin uyaran sesi ve bakışları ile sessizce dudak büzüp oturdum. Kuzey ve birbirimize olan dik bakışlarımızla kahvaltı ettik. Tabağımdaki patatesle oynarken abimin sesi doldu kulaklarıma. "Eylül bu gün de işlerin var mı canım?" Abimin ima dolu sesi gözleriyle eş değerdi. "Ne gibi işlerim abi?" Çatalıma aldığım patatesi ağzıma attım. "Barlarda dolaşmak gibi." Benimle birlikte Berkay'ın da gözleri şaşkınlıkla irileşmişti. "Sen dün bara mı gittin?" Diye sordu hayretle Berkay. Başımı salladım ağır ağır. "Lan hain kuzen! Gidiyorsun beni de çağırmıyorsun. Hani kuzenlik, hani kardeşlik? İnsan beni de çağırır." Gülümseyerek başımı iki yana salladım. "Berkay! Saçma saçma konuşma." Diye uyardı abim onu. "Bu gün biraz dışarı çıkalım mı Eylül? Uzun zamandır seninle abi kardeş günü yapmıyorduk." Başımı salladım ve yemeğime devam ettim. Masayı toparlayıp odama çıktım. Şifon beyaz bir gömlek giyip siyah pantolonumu giydim. Gömleğimin alttan birkaç düğmesini açık bırakarak boşta kalan iki kısmını bağladım. Saçlarıma şekil verip makyaj yaptım. Aşağı indiğimde abim, Berkay ve Kuzey hazırlardı. Berkay ve Kuzey'e döndüm. "Siz niye hazırlandınız?" Berkay yakalarını düzelterek cevap verdi. "Biz de geliyoruz." Gözlerimi devirdim. "Abi hani ikimiz gidecektik?" Dedim abime dönerek. Abim başını yana eğip gülümsemeyi seçti. "Madem hep beraber gidiyoruz Öykü'yü de çağırayım." Telefonumu çıkartırken Berkay'ı duydum. "Çağır çağır." Başımı çevirip şaşkın bakışlarla ona baktım. O ise omuz silkmekle yetindi.
*
Alışveriş merkezine girmiştik sinemaya girmek için. Abim, Berkay ve Öykü film seçerken ben ve Kuzey bir köşede bekliyorduk. Etrafı izlerken koluma değen parmaklarla hızla bakışlarım yanımdaki Kuzey'e döndü. Sinirli bakıyordu bana. "Daha düzgün şeyler giyemedin mi üstüne?" Şaşkınlıkla aralandı dudaklarım. "Pardon da, sana ne?" Sinirli bakışlarını birkaç saniye etrafta gezdirip tekrar gözlerime çevirdi. "Ne demek sana ne? Eylül görmüyor musun, bütün itler sana bakıyor. Üzerindeki şifon gömleğe bakınca sütyeninin rengini görebiliyorum. Söyleyeyim mi? Siyah." Bu sefer şaşkınlıkla irileşti gözlerim. "Pis bakışlarını oramdan buramdan çek seni sapık. Ayrıca sana ne? Sen kim oluyorsun ki? Alt tarafı abimin iş ortağısın, benim sahibim değil." Kollarımı göğsümde birleştirerek önüme döndüm. "Git bir yerden doğru düzgün al bir kıyafet. Giy üstüne öyle gel. Deli etme adamı." Onu takmayıp etrafı izlemeye devam ettim. Gerçekten de haklıydı. Bazı erkekler ilk önce yüzüme bakıp sonra bakışlarını göğüslerime indiriyordu ve sırıtarak ilerliyorlardı.
Hızla Kuzey'e döndüm. "Abim böyle bir şey dese hadi neyse de. Sen niye karışıyorsun onu anlamadım?" Abim, Öykü ve Berkay yanımızda belirdi. "Berkay ve Öykü korku filmine gidelim diyor. Siz ne dersiniz?" Omuz silktim abime. "Olur, gidelim." Dedi Kuzey. Abimin başını sallayarak bilet sırasına girdi. O biletleri alınca sinema salonuna ilerledik. Film başladığında gayet sakindim. Ama o korkunç suretler çıkmaya başladığında olduğum yerde tir tir titriyordum. Yine birden korkunç bir suret çıktı karşıma. Bu sefer korkuyla çığlık atıp koltuğa sindim. Bir yanımda Kuzey, diğer yanımda Öykü vardı. Filmde adamın arkasını dönüp biri tarafından bıçaklanıp kanların sıçraması ile benim yüzümü kapatarak yan tarafıma doğru dönmem bir olmuştu. Kuzey yüzümdeki ellerimi çekti. "Korkma ufaklık, sadece bir film." Dedi çarpık gülümsemesi ile. "Ko-korkmuyorum." Dedim kekeleyerek. Gülerek başını salladı. "Evet korkmuyorsun. Görebiliyorum." Gözlerimi devirdim ve ayağa fırladım. Hızla çıkışa ilerledim. Alışveriş merkezinin dışına çıkarak derin bir nefes aldım. Birkaç saniye sonra arkamdan gelenlere baktım. "Eylül! İyi misin tatlım?" Dedi Öykü. Kolumu okşadı sakince. Usulca ona baktım. "Ben... Ben eve gidiyorum." Dedim bir anda ayağa kalkarak. "Neden? O kadar korkunç değildi." Dedi Berkay. "Çok komik Berkay! Korkudan ödüm bir yerlerime karıştı! Gidiyorum ben. Siz geçin izleyin korkunç değilse." Arkama bakmadan dik başımla bir taksi çevirdim. Hızla binip evin adresini verdim.
*
"Geldik abla." Taksicinin sesiyle ücreti ödeyip indim taksiden. Hızla eve girip odama çıktım ve sıcak bir duş aldım. Üstümü giyinip saçlarımı havluya sardığımda odanın kapısı tıklatıldı. "Gel." Dedim telefonumu arka cebime koyarken. İçeriye Kuzey'in girdiğini görünce göz devirip mırıldandım.
"Yine mi sen?"
Gülümsediğini gördüm. "Yine ben." Ben de gülümsedim bu sefer. Belki de ona karşı bu kadar sert olmamalıydım. O benimle bu kadar yumuşak konuşurken onunla böyle sert konuşamazdım.
"Ben özür dilerim Eylül." Dedi elini ensesine atarak. Kaşlarımı çattım. "Neden?" Mahçup bakışlarını gözlerime çıkardı. "Ben o gün sana öyle davrandığım için. Dosyalarda eksik vardı. Gergindim. Sizi de öyle görünce bir anda size patladım. Özür dilerim kırdıysam." Yüzümde hafif bir tebessüm belirdi. Ama bir dakika! Beni ve Berkay'ı mı kıskanmıştı? Gay miydi? Kaşlarımı çattım hafif tebessümle. "Berkay'ı mı kıskandın? Sen... Gay misin?" Ufak bir kahkaha attı. "Hayır, tabiki de. Gay falan değilim. Benim çalışma prensiplerim vardır. İş sırasında iş vardır sadece kurallarımda. İşten başka şeylerle ilgilenmesini sevmem çalışırken. Berkay'da biliyor bunu. Ama sonrasında bir de sen yüksek sesle açınca telefonu, sinirlendim işte. Zaten söyledim, gergindim. Sana patladım. Özür dilerim." Yüzümdeki tebessüm büyüdü. "Sorun değil. Ben de özür dilerim. Yapmamam gerekirdi." Birbirimizden iki küçük çocuk gibi özür dileyip, bakışıyorduk.
Bana uzattığı eline baktım. Göz devirdim. "Saçmalama." Diye mırıldanıp sarıldım. Birkaç saniye sarılmadan durdu. Sonradan kollarını belime sardı. Boyu çok uzundu. O yüzden parmak uçlarımda durmaktan yorulmuştum. "Üf, çok uzunsun." Diyerek çektim kollarımı ondan. Yüzündeki çarpık gülümsemeye baktım. "Bence sen çok kısasın." Yüzümdeki gülümseme büyüdü.
Havlu saçlarımdan sıyrılıp yerle buluştu. Aynı anda eğildiğimizi bilmeden eğilip elimi havluya uzattım. Ellerimiz birbirine değdi. Başımı çevirip ona baktım. Yüzü yüzüme çok yakındı. Bir an soluk soluğa kaldım. Oysaki ne koştum, ne de başka bir şey yaptım... Ama kalbim son sürat koşuyordu. Midemin içinde sanki birileri takla atıyordu. Hızla havluyu kapıp ayağa kalktım. Tekrardan saçlarıma sarıp onu orada bırakarak aşağı indim.
Aşağı indiğimde salona göz attım. Ama onun burada ne işi vardı?
Selamm! Ben geldim. Nasılsınız minnaklarım? Bölümü nasıl buldunuz? Sanki Kuzey ve Eylül kaynaşıyor gibi. Ne dersiniz? Hikayeye eklememi istediğiniz bir şey var mı? Ya da bir olay döngüsü falan? Bölümü okuyup oy verene şeker var. Öpüldünüz canımın içleri 💛
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yine Mi Sen? (TAMAMLANDI!)
RomanceBir adam vardı. Birçok şey yaşamış ama kazandığı tek şey hayata karşı nefreti olan bir adam. Kahve gözlerin sahibi kadınını gördü o zaman. Bütün nefretini unutuverdi bir anda. Herkesin korkarak baktığı adamın içi yumuşadı bir anda. Bir kadın vardı...