"Yasaklıyorum!"
20 dakikadan fazladır Çınar ve Kuzey bahçenin uzak bir köşesinde kavga ediyorlardı. Arada sırada Kuzey sinirle Çınar'ın yakasına yapışsa da gözleri bana kayıyor ve sinirini bastırmaya çalışıyordu. Bense pür dikkat onları izliyordum. Ne konuştuklarını, Çınar'ın kim olduğunu merak ediyordum. Kuzey ellerini beline koyup volta atmaya başladı. Sinirli bakışları bana değdi bir kez daha. Hızla yanıma geldi. "Eylül hadi içeri gir güzelim." Dedi sinirini bastırmaya çalışan bir sesle. "İçeride canım sıkılıyor ama." Dedim. Derin bir nefes alıp yanıma oturdu. İnce, uzun parmakları elimi okşadı. "Acıktın mı? Kaç gündür bir şey yemedin." Dedi Kuzey. Gözlerimi kırptım. "Çok acıktım ya. Kaç saattir konuşuyorsunuz. Sizin yüzünüzden aç kaldım." Kuzey'in yüzünde ufak bir gülümseme belirdi. "Bekle burada, Çınar'ı yollayıp geliyorum." Dedi ve yanağıma ufak bir öpücük bıraktı. "Kıpırdayamıyorum zaten." Dedim gülerek. Hızla Çınar'ın yanına gitti. Birkaç dakika sonra Çınar benim olduğum yere gelmeye başladı. "Geçmiş olsun. Hoşçakal yenge." Dedi ve yanımdan geçip gitti. Kuzey hızla yanıma gelip kucağına aldı bedenimi. "Acıyor Kuzey!" Diye çığlık attım. Dudakları alnıma kapandı. Dudaklarıma bir gülümseme peyda oldu. İçeriye girip koltuğa bıraktı beni. "Canın bir şey istiyor mu güzelim? Melis Hanım mercimek çorbası yapmış. Tavukta var." Dedi Kuzey ilgiyle. "Çay istiyorum." Dedim. Gülümsemesini bahşetti tekrar bana. "Bir şeyler ye, krem sürelim sırtına. Çok ağrın var mı?" Ayak ucuma oturmuştu Kuzey. "Şey Kuzey... Bir de şey vardı evde... Böyle ben abur cubur falan almıştım. Beyaz dolabın çekmecesinde... Onlardan getirir misin?" Heyecanlı anlatmam Kuzey'i güldürmüştü. "Tamam güzelim, getiririm. Ama ilk önce bir şeyler ye." Gözlerimi kırptım.
Hızla mutfağa ilerledi. Onun hareketlerini takip ediyordum. Çorbanın altını açıp ısıtmaya başladı. Ardından fırını çalıştırdı ve tavukları ısıtmaya başladı. Onu en çok mutfakta izlemeyi seviyordum. Bir şeyler yaparken eli ayağına dolaşıyordu ve bu benim çok hoşuma gidiyordu. Beyaz dolabın çekmecesini açtı ve birkaç saniye gözlerini bende tuttu. "Bunları hangi ara aldın Eylül?" Dedi. Ses tonunda merak vardı. Ben cevap vermeyince çekmeceyi geri kapattı. O sırada kapıdan anahtar sesleri geldi. Birkaç dakika sonra kısa koridordan geçip salona ulaşan Nil'i gördüm. Beni görür görmez olduğu yerde donup kaldı. "Eylül abla?!" Dedi şaşkınlıkla. "Ooo, Nil Hanım, evin yolunu bulabildiniz mi çok şükür?" Dedi kinayeyle Kuzey. "Abi?! Eylül yengeme n'olmuş böyle?" Dedi Eylül şaşkınlıkla. Hızla yanıma geldi. "Dövdüler Nil, ne olacak?" Dedim bıkkın bir ifadeyle. "Eylül!" Kuzey'in uyarıcı sesi ulaştı kulaklarıma. "Kim yaptı bunu?" Ardından Kuzey'e döndü. "Abi yoksa s-" demeye kalmadan Kuzey sinirle kesti sözünü. "Saçmalama Nil! Ben öyle bir adam mıyım?! Otur anlatacağım." Nil bana geri döndü. Eli yüzümdeki yaralara gitti. Acıyla buruştu yüzüm. Hızla geri çekti elini. "Özür dilerim." Silik bir tebessüm belirdi dudaklarımda. "Beni kaçırıyorlar, haberin bile olmuyor Nil! Alındım valla. Seni çatışmada beklerdim, abinden azıcık mafyacılık öğren. Kendisi silahlara fısıldayan adam! Arada düşmanlara da fısıldıyor ama." Dedim alayla. Kuzey'in ters bakışları bana döndü.
"Bakma bana öyle! Açım ben!" Kuzey'in yüzüne doğru carladım resmen! Yürek yemiş olmalısın.
"Mafyacılık sıkar beni! Abime daha çok yakışıyor." Dedi Nil'de aynı benim gibi alayla. Ardından ekledi, "Ama sana dövüşmeyi öğretmeli yenge. Biraz serttir öğretirken, katıdır fakat öğretti mi tam öğretir. Öğrenene kadar da peşini bırakmaz." Kuzey, tepsiyle yanıma geldi. "Haklısın Nil, Eylül'e de öğretmem gerek." Kuzey yanıma oturdu ve çorbadan bir kaşık uzattı. "Kendim yiyebilirim." Dedim. Başını iki yana salladı. "Aç ağzını." Ağzımı açtığımda kaşığı ağzıma soktu. "Artık anlatacak mısınız? Ne oldu yengeme?" Dedi Nil. "Dedim ya Nil, dövdüler. Ama heriflerin eli ağırmış. Pardon ayağı!" Dedim. "Eylül!" Diye kükredi Kuzey. Ne var, bakışlarımı attım Kuzey'e. "Şöyle diyip durma." Dedi sinirle. Çorba içirmeye devam ediyordu bir yandan da. "Cemal, Eylül'ü kaçırdı. Eylül'ün peşindeki korumaları öldürmüşler ilk önce. Sonra buldukları ilk fırsatta Eylül'ü almışlar. Bana acı çektirmek için dövdürmüş Eylül'ü adamlarına. Ailesinin ölümünü bana yüklüyor. Ben yaptım sanıyor. O yüzden canımı yakmak istedi. Çınar bilmiyormuş. Eylül'ün sevgilim olduğunu öğrenince beni aradı. Öyle bulduk. Tabii bulana kadar kızı bu hale getirmişler." Derin bir nefes aldı Kuzey. "Benim üstümden yapamayınca yengeme mi yapmışlar?" Kuzey başını salladı yavaşça.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yine Mi Sen? (TAMAMLANDI!)
RomanceBir adam vardı. Birçok şey yaşamış ama kazandığı tek şey hayata karşı nefreti olan bir adam. Kahve gözlerin sahibi kadınını gördü o zaman. Bütün nefretini unutuverdi bir anda. Herkesin korkarak baktığı adamın içi yumuşadı bir anda. Bir kadın vardı...