"Kov onu!"
Saçlarıma şampuan döküp parmaklarını saç diplerimde gezdirdi. Suyu saçlarıma tuttu ardından. Bense karşısında utanmaktan geberiyordum. Üstümde ki iç çamaşırlarım olmasa resmen çırılçıplak olacaktım karşısında. Bu gerçekten çok utanç vericiydi!
Duş jeli sıktığı lifi vücuduma sürdü. "Şimdi sen lifi tenime sürünce aklıma... Tenimi yırtarcasına lifi sürttüğüm geldi. Kerem'den kalan izleri silmeye çalışıyordum. Çok çaresizdim. Bütün umutlarımın suyla beraber akıp gittiğini gördüm. Umutlarım yoldaş olarak yanına hayallerimi de almıştı." Lifi omuzlarımda gezdirdi yavaşça. Gözlerine baktım. O ise hiçbir zaman vücuduma bakmamıştı. "Hiç bitmeyecek sandım o zulüm. Kerem vücudum da her defasında izlerini bırakıyordı. Onları oradan kazımak istiyordum. Lifi defalarca değdiriyordum. Tenim soyulana kadar yapıyordum. Ama o izler silinmiyordu. Banyodan çıkınca tenim kıpkırmızı olmuştu." Gözümden bir damla yaş düştü. "Kendimi tükenmiş hissediyordum. Eğer ölürsem-" bir anda lafımı kesti Kuzey, "Ölümden bahsetmek yok. Hadi vücudunu durulayalım da çıkalım." Dedi konuyu değiştirmek ister gibi. Duymak istemediğini biliyordum. Ama içimde tutamıyordum. Tuttukça birikiyordu ve bir dağ haline geliyordu.
Suyu üstüme tuttuktan sonra ayağa kalktım. Siyah bornozu üstüme giydirdi. "Kucağına alsana beni." Dediğimde gülümsedi ve kucağına aldı. Kollarımı boynuna dolayıp başımı omzuna yasladım. Alnıma sert bir öpücük kondurdu. Yatağa oturduğunda hâlâ kucağındaydım. Saçlarımı okşadı. "İçinde biriktiğini biliyorum, kimseye anlatamadığını biliyorum. Ama anla beni güzelim... Dayanamıyorum, canım yanıyor. Benim, canımın canı yanarken, ben nasıl rahat olabilirim?" Dedi üzgün ve kırgın çıkan bir sesle. "Canını yakmak istemedim, özür dilerim." Dedim mırıldanır gibi. "Özür dileme." Dedi yapma Allah aşkına, der gibi. "Senin suçun yok. Hep söylüyorum, ama sen her defasında benden özür diliyorsun. Utanıyorsun, çekiniyorsun ama ben seni böyle kabul ediyorum... Kabul etmek, çok çirkin bir ifade. Senin kabul etmen gerek. Benim değil, ben neyim ki?" Dediğinde gözlerimi gözlerine çıkarttım.
"Ben kendimi hiçbir zaman böyle kabul edemem. Kerem'in bana yaptığını kabul edemem." Dedim. "Etmek zorundasın. Senin her haline kabulüm ben, ama en başta sen kabul edeceksin." Birkaç saniye durdu. "Terapiye gitmek ister misin?" Dediğinde fal taşı gibi açılmıştı gözlerim. "Hayır tabiki de! Aynı şeyleri tekrar tekrar yaşamaktan bıktım. Ayrıca bir yabancıya hiçbir şey anlatamam. Ben senden başka kimseye bir şey anlatamam Kuzey." Sesim sonlara doğru çaresiz çıkmıştı. "Tamam miniğim, sormadım say... Hadi üstünü giyin." Kucağından kalkıp giyinme odasına ilerledim. Pudra rengi bir pantolon ve krem rengi kazak giydim. Geçmeye yüz tutmuş, alnımın kenarındaki yaraya baktım. Yüzümdeki morlukları kapattığımda eski görünümüme kavuşmuştum. Biraz makyaj yapıp saçlarımı taradım. Kuzey banyodan altında havluyla çıkmıştı. Saçlarından göğsüne doğru bir su damlası yol alırken gözüme kalbinin üstündeki ufak dövmesi takıldı. Kitap okuyan, omuzlarına kadar saçları olan bir kız dövmesiydi. Aklıma uzun zamandır sormadığım soru geldi, "Kuzey, dövmende ki kız kim?" Dedim allık fırçasını yanaklarıma sürerken.
"Sensin." Dedi onlarca kez söylemiş gibi. "Ben miyim?" Dedim kaşlarımı çatarak. "Böyle bir fotoğrafın varya Eylül?" Dedi sorar gibi. Aklıma ona atmamı istediği fotoğraf geldi. Bana, "Herhangi bir fotoğrafını gönderir misin?" diye sormuştu. Ben de kitap okuduğum bir fotoğrafı yollamıştım. Ama ne için istediğini hiç sormamıştım. "Bana da yaptıralım!" Dedim heyecanla. "Tamam güzelim, yaptırırız. Ama bugün şirkete gideceğim. Benimle gelmek ister misin?" Dedi saçlarını kurularken. "Sıkıcı olacak... Ama gelirim. Hem abimi de görürüm. Gelmedi kaç gündür!" Dedim sitemle. Yanıma gelip yanağımı öptü. "Kahvaltı yapalım, çıkarız." Dedi ve giyinme odasına ilerledi. Saçlarımı kurutmadan topuz yaptım. Önden perçemlerimi ayırırken buz mavisi gömleğini ve lacivert takımını giymiş Kuzey çıktı giyinme odasından. Aynanın karşısına geçip gömleğinin yakalarını düzeltti. Yanıma gelip makyaj masasının çekmecesini açtı. Masanın üstünde duran parfüm şişemi alıp üstüme boca ettim. Kuzey öksürerek biraz geri çekildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yine Mi Sen? (TAMAMLANDI!)
RomanceBir adam vardı. Birçok şey yaşamış ama kazandığı tek şey hayata karşı nefreti olan bir adam. Kahve gözlerin sahibi kadınını gördü o zaman. Bütün nefretini unutuverdi bir anda. Herkesin korkarak baktığı adamın içi yumuşadı bir anda. Bir kadın vardı...