"Ayrıldık."
Yaklaşık 1 saat kadar orada vakit geçirdik. Sonrada beni evlerine götürdü. Şu an ise evde 3 kişi sessizce oturuyorduk. Nil vardı evde. Kardeşi. Küçük, tatlı bir kızdı. Bakınca belli oluyordu. Abisine bağlıydı ve belki de şu an bana ters bakışlarının sebebi buydu.
Başım eğik, bakışlarım kucağımda duran ellerimde, sadece susuyordum. Salonu koca bir sessizlik kaplamıştı. Kasvet vardı ortamda. "Artık istediğin zaman gelebilirdin Eylül. Nasıl olsa yolu öğrendin sayılır." Diyerek sessizliği bozup gergin havayı dağıttı Kuzey. Ona bakıp gülümsedim. Elimden tutup kaldırdı. "Nereye?" Dedim o beni sürüklerken. "Nil burada bekle abiciğim." Dedi. Nil başını sallarken Kuzey beni hızla çekiştiriyordu. Ayağım takılıp düşecekken tuttu beni.
Yukarı çıktık. Odasına açılan kapıyı açtı. "Ne yapacağız burada?" Dedim. Elimden tutup yatağa oturttu beni. Komodinin çekmecesinden bir kutu çıkardı. Kırmızı, kadife bir kutu. "Bu ne?" Kutuyu açıp bana uzattı. "Senin için." Kırmızı, kadife kutunun içinden ucunda kar tanesi bulunan bir kolye çıkmıştı. Görünüşünden pahalı olduğu belli oluyordu. "K-Kuzey bu çok pahalı bir şeye benziyor. Ben bunu kabul edemem." Dedim gözlerim Kuzey ve kolye arasında mekik dokurken. "Kabul eder misin, diye sormadım güzelim. Bu senin." Sesi sert ve emreder gibi çıkmıştı.
Kolyeyi kutudan çıkartıp boynuma taktı. Dudaklarını boynuma bastırdı. Gözlerim kapandı kendiliğinden. "Bu koku... Bu koku için canımı bile veririm." Titrek bir nefes verdim. "K-Kuzey..." dedim titrek bir sesle. "Tekrar söylesene." Dedi boğuk bir sesle. "Kuzey." Dedim tekrardan. Güldüğünü, boynumdaki dudakların gerilmesinden anlayabiliyordum. "İsmimi çok güzel söylüyorsun bebeğim." Elleri belimi sardı. Telefonum çaldı o sırada. Berkay arıyordu. Hızla Kuzey'den uzaklaşıp telefonu açtım.
"Efendim Berkay." Dedim.
"Eve gel, hadi." Sesi telaşlı ve sinirli geliyordu. "Berkay sesin iyi gelmiyor. Sen iyi misin? Ne oluyor." Bir kırılma sesi duydum. "Çabuk eve gel Eylül!" Bana ilk defa bağırıyordu ve ciddiydi. Gözlerim dolarken hızla telefonu kapatıp Kuzey'e döndüm. "Gitmemiz lazım. Hemde hemen." Diyip hızla odadan çıktım. Hızlı hızlı merdivenleri indim. "Tanıştığıma çok sevindim Nil. Şimdi gitmem gerek, hoşçakal." Nil'i dinlemeden hızla evden çıkıp arabaya bindim. Ardımdan da Kuzey bindi. "Kuzey çabuk eve gitmeliyiz. Hiç iyi şeyler olmuyor." Kuzey'de telaşlanmıştı. "Ne oluyor Eylül? Birine bir şey mi olmuş?" Dedi yola koyulurken. "Bilmiyorum. Ama hiç iyi şeyler olmuyor. Berkay bana bağırdıysa ve ciddiyse hiç iyi şeyler olmuyordur." Saniyelik bana baktı Kuzey. "Berkay sana mı bağırdı?" Dedi. Sesi sertti, korkutucuydu. "Şu an bunun önemi yok. Hızlı olmalıyız." Dedim.
*
Tam bir kabustu, berbattı. Evde kıyamet kopuyordu. En önemlisi ise abim bana hayatım boyunca ilk defa sert ve ciddi bir tokat atmıştı. Sonra Kuzey gelmişti ve her şey patlamıştı.
Kısaca özetlemek gerekirse: Eve geldiğimde abim ve Berkay çok sinirliydi. Halam abime gece dışarı çıktığımı, gecenin bir vakti onun bunun evine gittiğim gibi şeyler söylemiş. Abim başta inanmamış tabi. Sonra Kerem'de olayın içine girip beni gördüğünü hatta takip ettiğini söylemiş. Bunların hepsi tabiki de yalan. Kuzey'le aramı bozup biricik oğluna ayarlamaya çalışıyordu halam. Herneyse... Abime yalan olduğunu anlatmaya çalıştım. Ama bana inanmadı. Sesimi yükseltip olay çıkarttım ve bana bir tokat geçirdi. Kendimi bir anda yerde bulmuştu. Gözyaşlarım her dakika artarken Kuzey gelmişti. Aslında Kuzey'inde haberi yoktu. Beni görmek için, çalışma bahanesiyle, gelmişti. Ama beni böyle görünce her şeyi ortaya çıkartmıştı. Yarım saattir onun kavgasını yapıyorlardı.
"2 günde aşık mı oldun lan kıza?!" Diye bağırdı abim. "Oldum Berkan. 2 günde aşık oldum. Ama gidip de kardeşime tokat atmadım! Eylül kalk!" Dedi Kuzey sert ve emir veren sesiyle. "Hop, hop! Nereye? Eylül'ü hiçbir yere götüremezsin Kuzey! O burada kalıyor." Kuzey dilini sinirle alt dudağında gezdirdi. "Dövesin diye mi Berkan?! Olmaz, Eylül benimle geliyor." Onlar kavga ederken dayanamayıp yukarı çıktım. Odamın kapısını kilitleyip yere çöktüm. Gözyaşlarım artık akmıyordu. Sadece başım ağrıyordu. Kapı tıklatıldı. Yavaşça yerden kalkıp kapıyı açtım. "Hadi topla eşyalarını gidiyoruz." Dedi Kuzey saçlarımı öperken. "O hiçbir yere gitmiyor dedim Kuzey, bitti!" Kuzey abime ters bir bakış attı.
*
Gece olmuştu. Kuzey bir şekilde gitmişti. Ben ise burada kalmıştım. Halam söyledi, ama abim buna nasıl inandı? Bana gerçekten bu kadar mı güveniyordu. Evet gece dışarı çıktığım doğruydu, ama kimsenin evine gitmemiştim, kimsenin altına girmemiştim ve abim bunları yaptığımı zannediyordu. Onun gözünde şu an bir orospuydum.
Yatağımda öylece oturuyordum. Bir anda kapının açılmasıyla yerimden sıçradım. Pislik Kerem gelmişti. "Ne var?" Dedim kısık sesle. Ses etmeden kapıyı kapatıp kilitledi. Korkuyla dikleştim yerimde. Ne yapıyordu bu? Yavaş adımlarla yanıma geldi. Yorganı üstümden çekip attı. Korkuyla ona baktım. "N-ne yapıyorsun?" İşaret parmağını dudaklarına götürüp susmamı işaret etti. Bacaklarımdan bir anda çekmesiyle çığlık atıyordum ki elleriyle ağzımı kapattı. Korkudan gözlerim dolmuştu. Bana bir şey yapacaktı. Kaçamıyordum. Elleri sıkıca tutuyordu beni. Korkunun da vermiş olduğu şeyle hareket edemiyordum. Dudaklarıma değdi. Midemim bulandığını hissettim. İğrenç bir şeydi bu.
Elleri ilk önce göğüslerime oradan kalçalarıma indi. Gözyaşlarım süzüldü yanaklarımdan. İtmeye çalıştım. Ama yapamadım. Gücüm yetmedi. Çok güçlüydü. Çırpındım. Ama kurtulamadım. Dudakları hâlâ dudaklarımdaydı. O etimi sıktıkça canım daha çok acıyordu. Pijamamın bir anda yerle buluştuğunu gördüm. Dudaklarımdan ayrıldı. "Kerem bırak beni." Diyerek çırpınmaya başladım. Ama gücüm yetmiyordu ona bir türlü. Üstüme çullanmıştı. Çok ağırdı. O gece bana en berbat gecemi yaşattı adi pislik. Bana tecavüz etti. Sabah 5'e karşı kendi çarşafımdan kendi kanımı temizledim. Defalarca vücudumu lifle yıkadım. Ne morarıklar geçti, ne de üstümde hissettiğim pis olma duygusu. Kendimi kirli hissediyordum. Her yerimi defalarca yıkıyordum, geçmiyordu. Kendimi hâlâ kirli hissediyordum. Derim artık soyulmak üzereydi. Her tarafım acıyordu. Bacaklarım, kollarım, göğsüm, kalçam morluk içindeydi.
En sonunda acıyla küvete çöktüm. Gözyaşlarım durmak bilmiyordu. Etlerimi koparmak istiyordum. Onun dokunduğu her yeri koparmak istiyordum. Ama aklımda tek bir kişi vardı. Kuzey... ona ne diyecektim? Yüzüne nasıl bakacaktım? O da inanmazsa bana? Artık onun yüzüne bakamazdım.
Kendimi toparlayıp son bir kez yıkadım vücudumu. Banyodan çıkıp üstümü giyindim. Kapımı kilitledim. O yatakta yatmak istemiyordum artık. O yatak bana zulümdü. Kuzey aradı o sırada. "Efendim?" Dedim donuk bir sesle. "Hazırlan seni almaya geliyorum." Dedi. Derin bir nefes aldım.
"Gelme Kuzey. Her şey bitti. Ayrıldık."
Selam! Nasılsınız?
Böyle bir şey beklemiyordunuz di mi? Bölüm nasıldı?
Seviliyorsunuz canımın içleri🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yine Mi Sen? (TAMAMLANDI!)
RomanceBir adam vardı. Birçok şey yaşamış ama kazandığı tek şey hayata karşı nefreti olan bir adam. Kahve gözlerin sahibi kadınını gördü o zaman. Bütün nefretini unutuverdi bir anda. Herkesin korkarak baktığı adamın içi yumuşadı bir anda. Bir kadın vardı...