"Geleceğin özeti gibisiniz..."Hepimiz ayağa kalktık. "Nişanlım Buse." Dedi takdim eder gibi Çınar. "Ekrem baba, Kuzey'in babası olur." Adının Buse olduğunu öğrendiğim kadın Ekrem babanın elini öptü. "Hoşgeldin Buse kızım. Tanıştığımıza çok memnun oldum." Dedi Ekrem baba. Kuzey beyefendiliğini de babasından almıştı. "Ben de memnun oldum efendim." Çınar ardından Kuzey ve beni gösterdi, "Kuzey ve sevgilisi Eylül... Çok yakında nişanlısı olacak." Buse ilk önce Kuzey'in sonra benim elimi sıkmıştı. "Tanıştığıma memnun oldum." Dedim içten bir gülümsemeyle. Çınar'ın olduğu kadar Buse de çok saygılıydı. "Bende." İkisinin de bakışları en son Nil'e döndü. "Tekne kazıntısı dediğimiz, Kuzey'in kardeşi, Nil." Nil gözlerini devirdi. "Tekne kazıntısı falan ayıp oluyor Çınar abi." Dedi Nil. Herkes ufak bir kahkaha atmıştı. Nil ve Buse el sıkıştılar. "Melis'ciğim, Çınar ve Buse'ye de tabak hazırlar mısın?" Dedim. Melis belli belirsiz başını sallayıp mutfağa ilerledi. Elinde iki tabak pasta ve iki çayla geri geldi.
"Ne iş yapıyorsun Buse kızım?" Ekrem babayla ilk tanıştığımızda bu soru bana da sorulmuştu. Bense muhasebe okuduğumu ama çalışmadığımı söylemiştim. Eğer bir gün abimin şirketinde çalışırsam diye okumuştum muhasebeyi.
"Hemşireyim ben." Dedi gülümseyerek Buse. "Ne güzel, ne güzel." Dedi Ekrem Bey içli içli. Bir süre uzaklara daldı. Kuzey ve Nil gibi...
"Kuzey'in annesi de hemşireydi." Dedi Çınar. Ortamda gergin bir sessizlik oluştu. Kuzey elini omzuma attı. Herkes birbirine bakıyordu. Düşünceler sessizliğin içinde kayboluyordu. Her birimiz konuşuyorduk ama kimse kimseyi duymuyordu. Biz, kendi sessizliğimizde yüzerken Ekrem babanın gergin havayı dağıtmak için neşeli çıkmasına özen gösterdiği, ama başaramadığı sözcükleri duyuldu, "Çınar bizim elimizde büyüdü sayılır. Amcası çok yakın dostumdu, ayrıca sağ kolumdu... Kuzey'le iş arkadaşı gibi olduklarına bakma, kardeş gibilerdir onlar. Çınar, Kuzey'in abisi sayılır." Buse'nin bakışları kısa süre Kuzey ve Çınar arasında gidip geldi. "Öyle mi? Çınar hiç bahsetmemişti." Dedi şaşkınlıkla Buse. Açıkçası Kuzey'de bana bahsetmemişti.
Telefonumdan yükselen melodiyle arayana baktım. "Müsaadenizle." Diyip verandaya çıktım. "Efendim abi?" Diyerek yanıtladım onu."Ne yapıyorsun balım?" Dedi abim. "Çınar nişanlısını getirdi, oturuyorduk. Bir şey mi oldu?" Dedim. "Bir şey oldu diyemem, ama olmadı da diyemem." Dedi abim sıkıntılı bir nefes vererek. "Ne oldu abi?" Sesimdeki tedirginliği saklama gereği duymamıştım. "Bu Berkay... Tutturdu, şimdi gidip Öykü'ye evlenme teklifi edecekmiş." Dedi abim. Dudaklarım şaşkınlıkla bir parça açılmıştı. "Hemen olur mu öyle? Vazgeçir abi. Kızın yüreğine iner. Öyle dan diye gidip evlenme teklifi mi edilirmiş? İlk önce bir kızın ailesiyle tanışsın, bir yemek yesin. Ama önce kıza haber versin, ben geliyorum diye!" Dedim sitemle. Öykü oracıkta kalpten giderdi vallahi. "Diyoruz... Diyoruz ama anlamıyor ki! Gözünü seveyim bir şey yap Eylül!" Dedi abim yalvarır gibi. "Abi ne yapayım buradan oraya?! Bir şekilde Berkay'ı ikna et." Dedim ve volta atmaya başladım. Bir sen eksiktin Berkay! "Tamam... Tamam bir şekilde halledeceğim. Ama halledemezsem ne olur, bilmiyorum." Dedi abim. "Tamam, haberdar et beni de. Görüşürüz." Dedim. "Görüşürüz balım." Dedikten sonra kapattı telefonu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yine Mi Sen? (TAMAMLANDI!)
RomanceBir adam vardı. Birçok şey yaşamış ama kazandığı tek şey hayata karşı nefreti olan bir adam. Kahve gözlerin sahibi kadınını gördü o zaman. Bütün nefretini unutuverdi bir anda. Herkesin korkarak baktığı adamın içi yumuşadı bir anda. Bir kadın vardı...