"Annemi istiyorum ben!"17 Ocak, 5. Yaş günü
"Uyan hadi prensesim." Sakallarımı yanakların da gezdirdim. "Uykum var baba." Arkasını döndü ve uyumaya devam etti. "Bugün doğum günün ama. Hep mum üflemek istersin." Kollarımı ona doladım sıkıca. "İstemiyorum artık." Kaşlarımı çattım. "Gece o kadar geç yatma dedim sana. Bak uyanamıyorsun." Oflayarak bana döndü. "Bir uyutmadın baba!" Ufak bir kahkaha attım ve gıdıklamaya başladım. "Uyutmadın demek ha?! Şimdi bayıltayım seni de gör!" Dedim gülerek. Eylül'ün kahkahaları yankılandı odada. "Tamam baba! Dur!" Dedi nefes nefese. Gıdıklamayı bırakıp kendime çektim ve yanağını öptüm. "Deniz ablan geliyor bugün." Hızla yatakta ayağa kalktı. Ellerini havaya kaldırarak zıplamaya başladı. "Yaşasın!" Gülümsedim. "Ben bir duşa gireyim, sonra seni de banyo yaptıralım, olur mu güzelim?" Yatağa geri otururken başını salladı. "Tamam." Yataktan kalkıp banyoya ilerledim. Hızla bir duş aldım. Bugün tam 5 sene olmuştu. Eylül'süz geçen 5 sene... Dile kolay. Her gün geberiyordum ve geri diriliyordum. Çok özlemiştim. Sesini duymayalı, yüzünü görmeyeli, dudaklarını öpmeyeli, ellerini tutmayalı, kokusunu duymayalı 5 sene olmuştu.
Duştan çıkıp siyah gömleğimi ve pantolonumu giyindim. "Eylül! Hadi kızım." Eylül koşarak yanıma geldi. "Artık kendim banyo yapabilirim. 5 yaşında oldum baba." Kaşlarımı çattım. "Emin misin yapabileceğine?" Başını aşağı yukarı salladı. "Dikkat et tamam mı? Ayağın kaymasın. Islak çünkü banyo... Bekle küveti doldurayım." Banyoya girip küvetin tıpasını taktım. Su dolduktan sonra arkamı döndüm. "Dikkat et, kayma babacığım." Eğilip alnını öptüm. Banyodan çıktım. Yatağın üstüne oturup beklemeye başladım. Sakin ol Kuzey. Kızın dikkatlidir. Düşmez. Bir şey olmaz. Sakin ol. Paniklememem gerek. Eylül büyüdü artık. Kendisi halledebilir. O kadar da çok büyümedi aslında. Yanına gitsem mi? Saçmalama Kuzey. Düşmez, dikkatli yetiştirdin onu. Dikkatli yetiştirdim onu. Ya boğulursa? Bir kaşık suda mı? Yok boğulmaz, sakin olmam lazım.
Bir çığlık sesi geldi banyodan. Yerimden fırladım ve banyoya girdim. "Gözüm yanıyor baba!" Dedi Eylül. Derin bir nefes alarak küvete ilerledim. Suyu Eylül'ün başından aşağı tuttum. "Kızım niye çığlık atıyorsun. Gözüm yanıyor desene yavrum." Gözlerini yıkadım. "Yandı ama... Tamam babacığım. Git sen." Gözlerini ovalayıp bana baktı. "Emin misin güzelim? Yakma gözlerini tekrar." Başını salladı. Banyodan çıkıp eski yerimi aldım. Birkaç dakika sonra bağırdım, "Eylül bitti mi?"
"Bitti." Ayağa kalkıp banyoya girdim. Çoktan bornozuna sarınmıştı. "Bekle, kayıp düşeceksin." Kucağıma aldım ve banyodan çıktım. Kıkırdıyordu. Islak yanağını öptüm. Yere bıraktım. "Hadi üstünü giyin. Bence onu da yapabilirsin artık." Başını sallayarak giyinme odasına ilerledi. "Ben aşağıdayım Eylül!" Odadan çıkıp aşağı indim. Melis çoktan hazırlamıştı kahvaltıyı. Telefonum çaldı. Nil arıyordu. "Efendim Nil?"
"Uçaktan indim geliyorum. İpek'e söyleme, sürpriz yapacağım." Dedi. "Tamam, ne zamana gelirsin? Öyküler'de gelecek bugün. Onlarda sürpriz yapacakmış. Gerçi Eylül bugün pek mutlu değil ama..." İç çektim. "Neden mutlu değil ki?" Diye sordu Nil. Nedenini biliyordum. Annesi yoktu. Annesi bugün ölmüştü. Artık bunu anlayacak yaştaydı ve anlamıştı da. "Bilmiyorum. Neyse bekliyorum." Bilmiyormuş gibi yapmak daha kolaydı. "Tamam abiciğim. Görüşürüz." Eylül'ün adım seslerini duydum. "Görüşürüz." Diyip kapattım telefonu. Eylül'e yaklaştım. Elinden tutup döndürdüm onu etrafında. Siyah külotlu çorap ve mor, ekoseli elbise giymişti. "Prensesime bak ya! Ne güzel olmuşsun." Gülümsedi. "Saçlarını kurutmadık ama. Hasta olursun." Diye ekledim. "Ben kurutamıyorum. Sen kurut baba."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yine Mi Sen? (TAMAMLANDI!)
RomanceBir adam vardı. Birçok şey yaşamış ama kazandığı tek şey hayata karşı nefreti olan bir adam. Kahve gözlerin sahibi kadınını gördü o zaman. Bütün nefretini unutuverdi bir anda. Herkesin korkarak baktığı adamın içi yumuşadı bir anda. Bir kadın vardı...