Bölüm 43

819 27 0
                                    

Multi: Onur Can Özcan-Hırka

Multi: Onur Can Özcan-Hırka

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*Yas.*

Bir çığlık koptu benden. Bütün içim acıyla kaplandı. Yüreğime bir kor düştü. Kuzey'e döndüm hızla. Ellerimi yumruk yapıp göğsüne vurdum. "Yaşat onu! Lütfen yaşat! Ölmemesi gerek! Söz verdi bana! Yaşat onu Kuzey!" Kuzey'in gözlerindeki acı ruhuma işledi. Çaresizce bakıyordu. Yerde ölü yatan abime baktım. Omuzlarından tutup sarstım onu. "Yaşa! Abi açsana gözlerini! Kimsesiz bırakma beni! Yaşasana!" Kuzey kollarımdan tutup kendine çekti beni. "Bir şey yapın!" Diye çığırdım. Kuzey başımı göğsüne bastırdı ve saçlarımı öptü. Gözyaşı burnuma düştü. "Abimi istiyorum ben." Dedim ağlayarak. Saçlarımı okşadı. "Kuzey abimi istiyorum ben." Dedim. "O benim tutunacak tek dalım. Düşüyorum ben." Diye devam ettim. Tekrar saçlarımı öptü. Sonrasını pek net hatırlamıyordum. Ambulans gelmiş ve abimin cesedini siyah torbaya almışlardı. Yaralı birkaç kişiye bakmışlardı. Hiç durmadan ağlıyordum.

Ben gözümü abime açmıştım. Anneannem ve oydu tek ailem. Şimdi yapayalnızdım. Kimsem kalmamıştı. Bırakıp gitmişti beni. Oysaki bebeğimi öğrendiğinde ne çok sevinmişti. Sanki Eylül, ben gidiyorum der gibi sarılıp öpmüştü. Zamanı geri almak istiyordum. Tekrar tekrar sarılmak istiyordum ona... Ben düşüyordum. Tutunduğum dalım kırılmıştı. Sertçe düşmüştüm aşağı. Her yerim yara bere içindeydi. Kırılmıştı kemiklerim. Bütün her şeyim siyah oldu. Çocuğuma bisiklete binmeyi, yüzmeyi öğretecekti belki de. Şimdi gitmişti. Her şey yarım kalmıştı. Bende yarım kalmıştım. Kalbimde boşluk oluşmuştu. Anneannemi çok özlediğini söylüyordu sürekli. Bu kadar çabuk kavuşacağını bilmiyordu.

Gökyüzüm karardı, çiçeklerim soldu. Onunla beraber her şeyim gitti. Gözümün önünde ceset torbasına koyuldu. Ellerime kanları bulaştı. Çok yalvardım ona, dinlemedi beni. Söz vermişti bana, ben ölmeyeceğim Eylül demişti. Tutmamıştı sözünü. Yüzüstü bırakıp gitmişti beni.

Sakinleşmem için sakinleştirici serum takmıştı koluma hemşireler. Kuzey uyumamı söylüyordu. Ama ben uyuyamıyordum. Gözlerimi kapadığımda yüzü geliyordu gözümün önüne. Sesi kulaklarımdan hiç gitmiyordu. Yanımda oturuyordu Kuzey, saçlarımı okşuyor, öpüyordu. "Abimi istiyorum." Diye sayıkladım. Tekrar öptü alnımı. Gözlerine dumanlar inmişti.

"Abimi getir bana." Gözleri doldu. "Cenaze yarın sabah." Dediğinde yanaklarım sıcaklıklarla doldu. "Abimi istiyorum!" Dedim. Kucağına çektiği elimi okşadı. "Kuzey sen getirebilirsin, lütfen abimi getir bana." Acınacak haldeydim.

"Yapma böyle Eylül, bebeğimizi düşünmen gerek." Daha çok ağladım. Ortada bir de bebek vardı. "Abimi istiyorum." Dedim tekrar sayıklayarak. Başımı göğsüne çekti. Saçlarımdaki eli karnıma indi. Yavaşça okşadı. "Dayısına da ihtiyacı var." Dedim kısık sesle. Kolları sıkıca sardı beni. Yüzümü koluna gömdüm. Saçlarımı öptü. "Toparlanman gerek." Dedi kısık sesle. "Değil, toparlanmak istemiyorum. Acı çekmek istiyorum." Kuzey'in de ağladığını biliyordum. Bedeni sarsılıyordu. "Yapma böyle Eylül."

Yine Mi Sen? (TAMAMLANDI!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin