Multi: İlyas Yalçıntaş-Hançer
Şarkı çok iyi.*Uçurum Kenarı*
Acı dolu sabahlardan biriydi. Artık odamdan bile çıkmak istemiyordum. Kendimi koruyamıyordum. Kerem iti odamın anahtarını almıştı. Ona gücümde yetmiyordu artık. Ne kadar çırpınsamda yapıyordu yine yapacağını. Şu birkaç saat içinde intihar etmeyi düşündüm. Yapamadım... Sabah güneşi ufuktan belli oluyordu. Acılarıma şahit oluyordu. Kapı açıldı yavaşça. Kerem'den başkası değildi. Hâlâ ıslak olan gözlerime baktı. Gözlerinde en ufak bir duygu kırıntısı bile yoktu. Acımasızdı. "Ne var?" Dedim kısık ve bitkin çıkan sesimle. Yanıma geldi. O kadar bitkindim ki üstümü bile giyinememiştim. İç çamaşırlarım vardı sadece üstümde. Kendimi yorgun, tükenmiş, bitkin ve çaresiz hissediyordum.
Yere çöktü benim gibi. "Mutlu musun eserinden?" Dedim tekrardan dolan gözlerimle. Beni süzdü arsız bakışlarla. Vücudumun her yeri morluk içindeydi. "Mutluyum." Dedi yüzsüzce. Yüzüne tükürmek istedim. Ama ona bile mecalim kalmamıştı. "Siktir git." Dedim. Göz ucuyla bana baktı. "Öldürsene beni." Dedim dayanamayarak. Gözlerimden yaşlar süzüldü yine. "Hayır." Dedi. "Öldür beni. Buna daha fazla dayanamam." Sessizce kalktı ve gitti. Sessiz bir çığlık koptu benden. Benliğim bedenimi kaybetti. Ölüden farksızdım. Ayağa kalktım. Cama doğru ilerledim. Camın mermerine çıktım. Yerden 2 buçuk metre belki de daha fazla yüksekteydim. Eğer atlarsam ölme riskim çok yüksekti. Ama ölmeyedebilirdim. Yinede göze alarak bir adım attım. Sağ gözümden bir damla yaş süzüldü. Yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Gözlerim kapandı yavaşça. Rüzgar tenimi okşuyordu. Kendimi bıraktım. Ama bir acı hissetmedim. Ölmüş müydüm? Bu kadar kolay mıydı? Yanı başımda bir nefes hissettim. Öldüysem nasıl hissediyordum? Ya ölmediysem? Gözlerimi açtım. Parkenin üstünde boylu boyunca yatıyordum. Birisi çekmişti beni. Kim? Yanıma baktım. Gözlerimi dolduran kişiyi gördüm. Buradaydı. Beni ölümün eşiğinden kurtarmıştı. Neden adam? Neden bırakmadın? Neden ölmeme izin vermedin?
"Sen ne yapıyorsun Eylül?" Günler sonra sesini duydum. O ela gözlere baktım. O gözlerde benliğimi buldum. Ama benliğim o gözlerde sıkışıp kalmıştı. "K-Kuzey." Dedim titreyen sesimle. Hızla bedenimi yerden kaldırıp yatağa bıraktı. Dolabımdan kıyafet çıkardı. Bana yaklaştıkça korkuyordum. Kimseye güvenemezdim artık.
Elindeki siyah, saten geceliği giydirmeye yeltendi. Hızla uzaklaştım. "Dokunma bana." Dedim korkuyla. "Sakin ol miniğim. Sadece bunu giydireceğim. Korkma." Nefesim titredi. "Ya-yaklaşma." Yavaşça üstüme geldi. "Miniğim, benim. Kuzey. Sakin ol. Sana zarar vermem. Asla. Kendi kafama sıkarım, ama sana asla zarar vermem. Çok üşümüşsün. Üstüne giydirelim. Hasta olacaksın." Geceliğin bir kolunu geçirdi. "Kuzey, Kuzey, Kuzey..." diye sayıkladım ağlayarak. Geceliğin önünü iliklerken durdu. Gözyaşlarımı sildi. "Söyle güzelim. Söyle bebeğim. Söyle de rahatla." Burnumu çektim. "Yapma bunu." Tekrardan sildi gözyaşlarımı. Alnımı öptü. "Eylül ne oldu sana? Vücudunda ki morluklarda neyin nesi?" Ona anlatamazdım. Üzemezdim onu. "Hiçbir şey." Eli boynumdaki morluklarda dolaştı. "Kim yaptı bunu?" Dedi öfkeyle. "Ben." Dedim. Bana sert bir bakış attı. Sonra bitkince kendini yanıma bıraktı. "Neden güzelim? Kendine neden zarar veriyorsun? Benim yüzümden mi? Abinin yüzünden mi? Söyle, eğer benim yüzümdense kafama hemen sıkarım. Anlat bana.
Ne oldu?" Kuzey çok çaresizim. Sen yokken bütün acılarla tek başıma kaldım. Hepsinden birer tokat yedim. Beni çiğneyip geçti acılarım ve kazanan onlar oldu. Sen yokken benliğimi kaybettim. Şimdi bir hiçim. Koca dünya da büyük bir hiç..."Hiçbir şey." Dedim. Ama gözlerime baksa anlayacaktı adam. Acılarımı görecekti. Belki de saracaktı. Ama bu kör kuyuya onuda kendimle birlikte çekemezdim. Kolunu omzuma atıp kendine çekti. Göğsüne yasladı. Huzurlu göğsüne... Kokusunu aldım günler sonra tekrardan. Değişmemişti. Hâlâ aynıydı. Hâlâ aynı huzur vardı kokusunda. Saçlarımı öptü. Geri çekilmek istedim korkuyla. Ama bırakmadı. "Korkma güzelim, korkma. Benim, Kuzey. Sana asla zarar vermem. Benden sakın korkma." Dedi beni sakinleştirmek için. Bilmiyorsun ki adam. Elimde değil. Herkesi o it gibi zannediyorum artık. Herkes bedenimde geçmeyecek yaralar açacakmış gibi hissediyorum. Ben bir kör kuyudayım ve her geçen gün boğuluyorum.
Kolları bedenimi, kokusu burnumu terk etti yavaşça. Hiçbir şey demeden kapıdan çıkıp gitti. Aşağıdan kapının kapanma sesini duydum. Sessizce ama hıçkırarak ağlamaya başladım. En çok zoruma giden ona anlatamamaktı. Onu üzme korkusuyla ona anlatamamaktı.
Günler Sonra...
Günler, saatler geçmişti o gecenin ardından. Ben her gece aynı ızdırabı çekiyordum. Ufuktan doğan güneş gözyaşlarıma, acılarıma birebir şahit oluyordu. Kerem gündüzleri tacizine, geceleri tecavüzüne devam ediyordu. Ama kimseye söyleyemiyordum. Onlara zarar verir diye. Ama bu gün söyleyecektim. İstediğim sona kavuşacaktım. Hızla Kerem'in odasına daldım. Sırıtarak yerinden doğruldu. "Gece yetmedi mi?" Dedi. Midem bulandı. Tam bir pislikti. "Bu gün herkes öğrenecek." Telaşla yerinden fırladı. "Ne demek herkes öğrenecek? Birine söylersen seni öldürürüm. Kimse ölünü bile bulamaz." Hızla yanıma geldi ve çenemi sıktı. "Bana bak kızım, bunu eğer bir kişi bile öğrenirse seni mahvederim." Hızla çenemi kurtardım elinin arasından. "Senden iğreniyorum. O yüzden bu gün herkes öğrenecek." Tam dönüp giderken kolumu sıkıca tuttu ve çekiştirmeye başladı. "Nereye götürüyorsun beni?" Dedim acıyla. Kimse görmeden evden çıkardı beni. Arabaya atıp kendiside bindi. "Nereye gidiyoruz?!" Diye bağırdım. Sinirle dişlerini sıktı. "Sen kimseye söylemeden seni öldürmeye gidiyoruz. Şimdi kapa çeneni otur orada." İşte yavaş yavaş istediğim sona yaklaşıyorduk. "Sana boyun eğmeyeceğim artık!" Hızla nereden çıkardığını anlamadığım silahı bana doğrulttu. "Eğer biraz daha konuşursan seni şu an öldürmem. Ama acı çektiririm." Dedi öfkeyle. "Yapmadığın şey mi it!" Sinirle alt dudağını yaladı.
Yolun sonunda beni bir uçuruma getirdi. Kolumdan sıkıca tutarak indirdi arabadan. Uçurumun ucundaydık ikimizde. Yere çöktürdü bedenimi. Silahı kafama dayadı. Günler sonra ilk defa mutluluktan ağlıyordum belkide. Bütün acılarım son bulacaktı. Buraya kadarmış. Artık sonuna gelmiştik. Bu dünyayı hiçbir zaman sevmemiştim. İşte şimdi gidiyordum. Ardımda kalanları düşünmüyordum. İlk defa kendimi düşünüyordum. Bu acının bitecek olmasına seviniyordum. Ölüme kucak açıyordum. İçimden üçe kadar saydım. 1... 2... 3... ve bir silah sesi. Bom!
Selam hepinize! Bölümü nasıl buldunuz? Biraz duygusal -bence çokça duygusal- biraz heyecanlı bir bölüm oldu. Sizce Eylül öldü mü?
Kerem'le ilgili düşüncelerinizi bu satıra yazabilirsiniz flgşepğflwüfşw
Bölümü okuyup oy verene şeker var. Çok çok öpüldünüz canımın içleri💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yine Mi Sen? (TAMAMLANDI!)
RomanceBir adam vardı. Birçok şey yaşamış ama kazandığı tek şey hayata karşı nefreti olan bir adam. Kahve gözlerin sahibi kadınını gördü o zaman. Bütün nefretini unutuverdi bir anda. Herkesin korkarak baktığı adamın içi yumuşadı bir anda. Bir kadın vardı...