"Seni orada öyle gördüm ya, öldüm ben Eylül..."
Başımdan aşağı soğuk su döküldü. Hızla açtım gözlerimi. Ne ara uyuduğumu bile bilmiyordum. "Günaydın Eylül Hanım." Dedi Kuzey'in ailesini katlettiğini söyleyen adam. "Valla böyle uyandırmak istemezdik ama işte... İyi iş çıkarmış benim adamlar." Dedi bedenimi süzerek. "Aç mısınız?" Dedi ardından. "Sadede gelin." Dedim kendimden emin bir sesle. Adamın boğazından gelen sesler güldüğüne işaretti. "Sadede gelecek olursak..." Adamlarına döndü, "Siz işinizi biliyorsunuz." Ardından yine bana döndü, "Özür dilerim küçük hanım. Geçmiş olsun." Dedi alayla ve deponun gıcırdayan kapısını açıp gitti. Ellerime ve ayaklarıma bağlı olan ipi çözmeye başladıklarında anlamıştım ne olacağını. "Yapmayın lütfen!' dedim yalvarır gibi. Yüzüme birkaç defa üst üste sert tokatlar indi. Bedenime tekmeler atmaya başladılar. Her bir tekmede boğazımdan acı bir inleme dökülüyordu. Saçımdan tutup kaldırdılar. Yine o dünkü adam vardı. Bana astım ilacımı veren... O sadece kenarda izliyordu. Ne müdahale ediyordu, ne de yardım ediyordu.
Sırtıma sert bir diz darbesi indi. "Ah!" Dedim acı içinde. Sırtım kırılmıştı galiba. Saçlarımdan tutup ayağa kaldırdılar ve bedenimi tekrar yere fırlattılar. Başım bu sefer betona çarpmıştı. Parmaklarım kafama gitti. Kenarı kanıyordu. Kapı bir anda büyük bir hiddetle açıldı ve sonrası tamamen muammaydı... Ama mermiler havada uçuşuyordu. Kuzey'i görmüştüm... Ve yanındaki adamları da... Gözlerim kapanmıştı. Ama bilincim açıktı. Kuzey'in endişeli sesini duydum. "Eylül!" Hızlı adımlar ulaştı yanıma. Bedenimi kucağına alırken dudaklarımdan acı bir inleme döküldü. "Koru beni Berkan! Eylül'ü arabaya bırakmam gerek!" Dedi Kuzey. Hızlı adımlar atıyordu. En sonunda ise dışarıya çıkmıştık. Birkaç dakika sonra kucağından yavaşça yumuşak bir yere bıraktı beni. Alnımı öptü. Gözlerim kapalı olsa da onu duyduğumu biliyordu. "Bekle bebeğim burada." Kapı kapanma sesi işittim. Sayamadığım dakikalar sonunda kapı açıldı tekrar. Ama benim tarafımdaki kapı değildi. Kuzey'in sesini duydum tekrar. "Götür onu buradan Metin." Araba hareket etmeye başladı. "Kuzey." Sayıklar gibi dökülmüştü ismi dudaklarımdan. "Az kaldı yenge, iyi misin?" Diye sordu Metin arabanın hızını arttırırken. "Kuzey." Dedim tekrar. "Abim iyi yenge. Merak etme sen. Sen iyi misin asıl?" Diye sordu Metin tekrar. Yine sayamadığım dakikalar sonra durdu. Kapı açıldı ve kendimi havada hissettim. "Kuzey." Dedim tekrar. Gözlerimi açamasamda bilincim açıktı. Yani, biraz...
"Benim canım. Kuzey birazdan gelecek."
Berkay'ın sesini duymuştum. "Kuzey'i istiyorum!" Bir yakarış koptu benden. Ağlamaya başladım. Berkay yavaşça koltuğa bıraktı. "Ne yaptılar sana böyle?" Dedi acır gibi. "Gözlerini aç Eylül." Elimi tuttu Berkay. "Açamıyorum." Dedim gözyaşlarımın arasından. "Aç gözlerini bir tanem. Uyumak yok." Dedi. Muhtemelen kanayan yarama bakarak diyordu bunu. "Kafamı betona çok sert çarptım." O sırada koridordan telaşlı bir ses duydum, "Eylül!" Dibimde bitmişti iki dakikada adamım. "Aç gözlerini güzelim." Dedi. Ama bilmiyordu ki gözlerimi açmaya mecalim yoktu. "Açamıyorum." Dedim zorlukla. Tekrar ağlamaya başladım. Gözlerini yüzümde gezdirdiğine emindim. "O sikik herifler yaptı, di mi bunları?!... Geberteceğim onları! Berkan! Berkan... Onların amına koymazsam namerdim!" Dedi sinirle Kuzey.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yine Mi Sen? (TAMAMLANDI!)
RomanceBir adam vardı. Birçok şey yaşamış ama kazandığı tek şey hayata karşı nefreti olan bir adam. Kahve gözlerin sahibi kadınını gördü o zaman. Bütün nefretini unutuverdi bir anda. Herkesin korkarak baktığı adamın içi yumuşadı bir anda. Bir kadın vardı...