Multi: Eylül
*İki günde aşık mı olunur?*
Kahvaltı ederken sık sık Kuzey'le kesişmişti gözlerim. Her seferinde bakışlarını ilk kaçıran ben oluyordum. Gözlerinde dün geceden kesitler görüyordum sanki. Utançla eğiliyordu başım.
Üstüme bluzumu da geçirip aşağı indim. Abim, Berkay ve Kuzey her zamanki gibi dosyalar üzerinde çalışıyorlardı. Mutfağa girip 4 kahve yaptım. Elimde tepsiyle beraber salona ilerledim. "Kahve yaptım. İster misiniz?" Diye soru yönelttim onlara. Üç çift göz bana döndü. Tepsiyi masanın üzerine bırakıp sadece kendi kahvemi alıp koltuğa oturdum. Sağ bacağımı sol bacağımın üstüne atıp kahvemi yudumladım yavaşça. "Teşekkür ederiz canım." Dedi abim. Ona gülümseyerek gözlerimi kırptım. Onlara doğru eğildim yavaşça. "Yardım etmemi ister misiniz?" Dedim kısık bir sesle. Abim alaylı bir sırıtışla bana döndü. "Gerek yok Eylül. Biz halledebiliriz." Omuz silkip arkama yaslandım ve telefonumu çıkardım.
Kuzey'den
Kadına gitti bakışlarım yavaşça. O kadar saf, o kadar masum duruyordu ki, dokunsam kırılacak gibi... İnce parmakları telefonunu kavramış, arada sırada gülerken çıkan gamzesine kaydı bakışlarım. Dün gece yaptığım şeyden dolayı kendime lanet okuyordum. Kendimi tutamayıp onun yanında bulmuştum kendimi. O ise benden uzaklaşmıştı sanki. Gözlerime bile bakmıyordu. Ne zaman kesişse gözlerimiz kaçırıyordu o güzel gözlerini benden. Yanakları kızarıyordu hemen. Onu kaybetmek istemiyordum. Neden? Bana böyle hissettiren neydi? Aşık mı olmuştum? Saçmalama Kuzey, iki günde aşık mı olunur? Peki ya o zaman bu kalp atışlarım neyin nesiydi? Neden bu kadar hızlı atıyordu bu kalp?
Başını telefondan kaldırdı yavaşça miniğim. Gözleri gözlerime değdi. Nabzım arşa çıktı bir anda. Sanırım ölüyorum, dedim bir an. Kalbim çok hızlı atıyordu. Yanakları kızardı tekrar. Yüzümdeki inceden beliren tebessüme engel olamadım. Pespembe olmuştu yanakları. "Kuzey, nereye daldın?" Berkan'ın sesi doldu kulaklarıma. Zorla gözlerimi gözlerinden çekip Berkan'a baktım. "Hiç, bir şey düşünüyordum. Bulabildiniz mi açıkları?" Berkay kafasını sallayıp anlatmaya başladı. Ama söylediklerine odaklanamıyordum. Gözlerim sürekli dosyalardan çekilip ona dalıyordu. "... Böylece ihaleyi alabiliriz abi." Bakışlarım Berkay'ın sesiyle ona döndü. "E, ne diyorsun Kuzey?" Dedi Berkan. Başımı salladım ağır ağır. Ne anlattıklarını bilmeden onay vermiştim. "Tamam, olur." Ardından hızla ayaklandım. "Ben artık gideyim. Nil bekler." Berkan başını salladı. Ceketimi giyip çıktım evden. Çalan telefonumla beraber arabaya bindim. "Efendim Nil?" Dedim ve karşıdan gelecek sesi bekledim. "Ne zaman geleceksin? Seni özledim." Yüzümde tatlı bir gülümseme belirdi. "Şimdi geliyorum canım. 20 dakikaya oradayım."
*
Kapıyı açtığımda beni kocaman bir sarılma karşıladı. Sıkıca sardım Nil'in küçük bedenini."Hoşgeldin, çok özledim seni abiciğim." Dedi Nil.
"Bende seni çok özledim tatlım." Diyerek yavaşça ayrıldım ondan. Küçük kardeşim hiç değişmemişti. Ankara'da neyse, şimdi de oydu. Yıllar onu hayattan bıktırmak yerine daha çok bağlamıştı. Dağılan saçları, kahve gözleri bana Eylül'ü anımsattı. Yüzümde ufak bir gülümseme belirdi. Beraber salona adımladık. "E ne yaptın ben yokken abiciğim?" Dedi Nil yanıma oturarak. "Her zamanki gibi abiciğim. Sadece çalışıyorum. Başka ne yapabilirim ki zaten. Sen ne yaptın Ankara'da?" Bu sefer o omuz silkti. "Zümrüt teyze ile iyi anlaşıyoruz. Annem gibi. Ona da çok benziyor. Gözleri yeşil, saçları sarı. Tabi yaşlanınca aklar düşmüş saçlarına. Bazen bana annemi anlatıyor bakışları. Onun gibi bakıyor, aynı onun gibi olan yeşil gözleri." Gözünden akan yaşlara baktım. Hızla kendime çekip göğsüme yasladım onu. Saçlarını okşadım yavaşça. "Çok... Çok özledim onu abi." Dedi zor çıkan sesiyle. Saçlarına bir öpücük kondurdum. "Tamam güzelim. Geçti... Tamam..." Diyerek sakinleştirmeye çalıştım onu. Gözyaşları gömleğimi ıslatırken kalbim oynadı yerinden acıyla. Yüzümü buruşturdum içimdeki yangınla. "Başka neler yaptın? Peşinde dolanan itler var mı? Varsa söyle çekerim fişlerini." Ufak bir kıkırtı çıktı Nil'den. "Hayır, yok." Dedi başını kaldırdı. Nemli gözleri gözlerimi buldu. Bakışlarım yavaşça kolumdaki saate indi. "Akşamın 7'si olmuş. Aç mısın?" Dedim. Başını salladı evet anlamında. Ayağa kalkıp mutfağa girdim.
Mutfakta hemen birkaç şey hazırladım. "Nil! Gel hadi yemek ye!" Diye seslendim salona doğru. Birkaç dakika sonra Nil dibimde bitti. "Ne yaptın abicik?" Dedi tatlı çıkan sesiyle. Gözlerimi devirdim. "Abicik deme bana." Masaya tabakları koyduktan sonra yemeye başladık. Yemek boyunca bana okulda yaptıklarını, arkadaşlarını anlattı neşeyle.
Eylül'den
Berkay'la beraber masayı toplarken bir yandan sohbet ediyorduk. "Nil kim?" Dedim birden. Berkay ilk önce bana baktı sonra bardakları makineye yerleştirmeye başladı. "Ben de tam olarak bilmiyorum. Birkaç kere duydum adını sadece. Ama hiç görmedim. Kuzey'in yakınlarından biri. Ama kuzeni midir, kardeşi midir, bilemem. Ankara'da yaşadığını biliyorum. Bazenleri buraya gelirmiş. Öyle söylemişti Kuzey bir keresinde." Başımı salladım yavaşça. Kuzey hakkında her şeyi öğrenmek istiyordum. Nedenini bilmediğim bir şekilde hemde... "Kuzey... Tam olarak kim Berkay?" Sözcükler döküldü birden dudaklarımın arasından. Berkay şaşkınlıkla bana baktı. "Neden öyle dedin şimdi?" Omuz silktim umursamazca. Aklıma gelen ilk yalanı söyledim. Saçmalamayın tabiki de onu öğrenmek istediğimi Berkay'a söyleyemezdim.
"Abimin yanında dolaşan adamın nasıl biri olduğunu bilmeliyim. Sonuçta o benim abim ve yanında kimlerin dolaştığını bilmem lazım."
O kadifemsi ses doldu kulaklarıma. Alt dudağımı dişlerimin arasına alıp yavaşça arkama döndüm.
"Ben sana anlatabilirim istersen ufaklık."
Selam! Nasılsınız? Bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?Hikayeye yeni bir karakter geldi, Nil Özyılmaz. Umarım Nil karakterini beğenirsiniz. Bölümü okuyup oy verene şeker var canımın içleri❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yine Mi Sen? (TAMAMLANDI!)
RomanceBir adam vardı. Birçok şey yaşamış ama kazandığı tek şey hayata karşı nefreti olan bir adam. Kahve gözlerin sahibi kadınını gördü o zaman. Bütün nefretini unutuverdi bir anda. Herkesin korkarak baktığı adamın içi yumuşadı bir anda. Bir kadın vardı...