Multi: Batuhan Kordel-Birden Geldin Aklıma
*Benim kırıklarımı kim iyileştirecek?*
1 saat... Tamı tamına 1 saat geçmişti. Kuzey hastanede her yeri yakıp yıkmıştı. Sakinleştiricilerle duruyordu şu anda. Sinirden gözü dönmüştü ve yüzü gerçekten kırmızıya dönmüştü.
Yüzünü avuçladım. "Sakin ol." Dedim Kuzey'in elini tutarak. "Olamıyorum Eylül. O... O it..." tekrardan ayağa kalktı ve koltuğa bir tekme attı. "Kuzey hastanedeyiz ve her yeri yıktın! Kendine gel artık!" Diye bağırdım. Kollarımı tuttu. Korkuyla irkildim. Alnını alnıma dayadı. "Onu geberteceğim. Biliyorsun di mi?" Sertçe yutkundum. "Bana inanıyor musun?" Dedim kısık bir sesle. Nefes nefese kalmıştı sinirden. "İnanıyorum. Hayatımın sonuna kadar da inanacağım." Alnımı öptü. "Gitmemiz gerek sen hastaneyi yıkmadan önce." Kollarını boynuma sardı. Dağılmış saçlarımı öptü. "Gidelim." Dedi. Elini belime koydu. Teni tenime değince titredim. Elini tutup indirdim. "Ben sana asla öyle bir şey yapmam Eylül." Başımı eğdim. "Biliyorum. Ama aklıma..." konuşmama izin vermedi Kuzey. "Tamam güzelim. Geçti." Hastanenin danışman kısmına gelmiştik. Kuzey, hastane yöneticisiyle görüşmek istediğini söyledi. Kadın başta görüşemeyeceğini söyledi.
"Ben hastane mallarına biraz zarar verdim. Karşılığını ödemek istiyorum." Diyince kadın bizi muhasebeye yönlendirdi. Gereken işlemler falan derken Kuzey ücreti ödeyince hastaneden çıktık. "Beni eve bırakabilirsin." Dedim arabaya binerken. "O eve gideceğiz zaten, bekle. Hepsine tek tek sormam gereken hesaplar var. O abine ayrı soracağım ama." Dedi Kuzey sinirle arabanın direksiyonunu kavrarken. "Kuzey-" lafımı böldü. "Kuzey falan yok, Eylül. Senin bunları yaşamanda yarı onlarında payı var. Belki de en büyük pay onlarındır." Hızla eve sürdü arabayı.
*
Kıyamete adım adım yaklaşıyorduk. Abim açtı kapıyı. Zaten açar açmaz Kuzey'in yakasına yapışması bir oldu. "Hop hop, hayırdır!?" Dedi abim, Kuzey'i iterek. "Ben sana göstereceğim hayırı. Bekle sen!" Abime, Kuzey tarafından bir yumruk darbesi indi. Büyük bir çığlık attım. O sırada abim beni gördü. Kuzey'i boşverip bana doğru yaklaştı ve sıkıca kavradı kolumu. "Sen nerelerdesin lan kaç gündür?!" Diye haykırdı suratıma. Kuzey abimin ellerinden kurtardı beni. "Lan yavşak! Bir daha o kıza dokunmuyorsun." Halam göründü kapının eşiğinde. Kuzey ve abimi ayırmaya çalıştı. "N'oluyor burada evladım?" Kuzey sinirle halama döndü. "Sen hiç karışma!" O kadar sinirliydi ki ben bile korkmuştum bu halinden. Sonra Berkay göründü kapının eşiğinde. O kadar çok özlemiştim ki onu...
Kuzey'den abime tekrar bir yumruk darbesi indi. Sonra ikinci, üçüncü, dördüncü... En sonunda durdurdum Kuzey'i. "Sakin ol." Dedim. Uzun uzun baktı gözlerime. En derinine indi gözlerimin. "Olamıyorum." Dedi kısık sesle. Burnundan soluyordu. "Sakin ol!" Diye bağırdım. "Ay oğlum nerede benim?!" Diye bağırdı halam birden. "Cehennemin dibinde, seni bekliyor." Dedim halama. Dut yemiş bülbüle döndü halam. Berkay'la zorla kaldırdık Kuzey'i abimin üstünden. Abimin suratı kan içindeydi. "Neler oluyor burada?!" Dedi Berkay en sonunda. Kuzey sinirle odanın içinde birkaç volta atıyordu. Parmaklarını saçlarından geçirdi. O an anlamıştım; abimlere söyleyecekti. Ama onlar inanmazlardı. Orospu gözüyle bakarlardı. Hele halam. İnansalar bile halam girerdi onların aklına. Yapmıştı çünkü. Onların aklına girdiği için yaşanıyordu bunlar. Onca acıyı bu yüzden çekmiştim ben. Bir şey ispatlayamazdım. Beni en çok korkutanda buydu ya zaten.
Kuzey'in konuşacağını anladım. "Hayır Kuzey." Dedim yalvararak. Bana acı dolu bakışlar attı. O da acı çekiyordu. Gözlerinde ki kırıkları görebiliyordum. Kırıkları birleştirmek istiyordum. Ama benimkiler... benim kırıklarımı kim iyileştirecekti? Benim gücüm artık kendimi iyileştirmeye yetmiyordu. Birinin benimle birlikte yaralarımı iyileştirmesine ihtiyacım vardı.
"Eylül, daha ne kadar saklayacaksın?" Dedi Kuzey düşüncelerimi bölerken. "İnanmazlar." Dedim en sonunda. Bütün bakışlar bize dönmüştü. Gözlerim yanıyordu. Yanağımda ki ıslaklık kurumadan yenisi geliyordu. "Kerem... Eylül'e..." dedi sadece Kuzey. Diyebildi... yere çöktüm yavaşça. Dizlerimi kendime çekip kollarımı üstünde birleştirdim. Kafamı oraya gömdüm. İlk defa kimseye umursamadan hıçkıra hıçkıra ağladım. Hıçkırıklarımla Kuzey'in sözcüklerini bastırmaya çalışıyordum. Çünkü canımı yakıyordu. Söylenenler canımı yakıyordu.
Duydum... Kuzey'in söylediklerini duydum. Hıçkırıklarım bastırmadı sözcüklerini. Harfi harfine duydum. "Eylül'e tecavüz etmiş." Daha da bağırarak ağladım. Konuşulanları duymamak için. Ama yinede duydum. Neydi biliyor musunuz? Halamın ilk söylediği, "Benim oğlum yapmaz öyle şey. İftira atıyorsunuz. Buldunuz tabii günahsız, masum oğlumu, atın üstüne itirafları, suçları. Eylül kim bilir kimin altındaydı da suçu atıyor benim oğluma." Sadece buydu. İnanmıyorlardı.
"Bana bakın! İlk önce Eylül'le nasıl konuştuğunuza dikkat edin! Eğer birinizden bir daha böyle bir ima duyarsam ölümünüz benim elimden olur!" Kuzey çok öfkeliydi.
Kalktım çöktüğüm yerden. Abimin dağıldığı halde şokta olduğunu belli eden suratını, Berkay'ın acı dolu ifadesini gördüm. Dayanamadım. Kendimi direkt sokağa attım. Cümlelerini duymak, yüzlerini görmek istemiyordum. Hepsi canımı yakıyordu. Koruma arabayı açınca hemen bindim. Ne zaman geldiklerini bilmiyordum korumaların. Muhtemelen benim acımla boğuştuğum bir anda Kuzey çağırmıştı. Sadece bekledim. Birkaç dakika sonra Kuzey geldi. Sadece sustuk. Acılar içindeydik. Kıvranıyorduk ikimizde. Sessizliğimiz konuşuyordu. Bütün ışıklarımız sönmüştü artık. Geri yakmamız çok zordu ve ikimizde de geri yakacak güç yoktu.
*
Kuzey evine getirmişti beni. Salonda oturan Nil'e hiç gözükmeden yukarı çıkmıştım. Telefonum çaldı.
"Öykü bir şey oldu."
Selamm! Nasılsınız? Nasıl buldunuz bölümü? Şu sıralar aklıma hiçbir şey gelmiyor. İlham perim benden uzaklaştı biraz. Genellikle ilerleyen bölümlerin planlarını yapıyorum. O bölümleri yazmayı heyecanla bekliyorum açıkçası. Hikayeyi tutabildiğim kadar kısa tutacağım. Ama yinede güzel olacağını düşünüyorum. Bölümü okuyup oy verene şeker var. Öpüldünüz canımın içleri🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yine Mi Sen? (TAMAMLANDI!)
RomanceBir adam vardı. Birçok şey yaşamış ama kazandığı tek şey hayata karşı nefreti olan bir adam. Kahve gözlerin sahibi kadınını gördü o zaman. Bütün nefretini unutuverdi bir anda. Herkesin korkarak baktığı adamın içi yumuşadı bir anda. Bir kadın vardı...