"Nabzı atmıyor..."
Bugün balayımız bitmişti ve uçaktan iniyorduk. Artık Türkiye'ye dönmüştük. 2 gün boyunca gezmiştik Kuzey'le. Levent o aramadan sonra peşimizden çekilmişti. İlk atağı biz yapmıştık ve bunun bir geri dönüşü olacağını biliyorduk. Ben ise sadece buraya kadar biliyordum. Fotoğrafı attıktan sonra ne yapacaktık, hiçbir fikrim yoktu. Umarım Kuzey gerisini ona bırakmama kızmazdı. Ama sağlam kafayla oturup plan yapmamız gerekti. Her şeyi düşünüp tartmamız lazımdı. Düşmanın atak yapmasını beklemeden bizim bir hamle daha yapmamız lazımdı.
Araba evin önünde durdu. Hızla inip kapıyı çaldım. Kuzey arkamdan bavullarla geliyordu. Nil kapıyı açınca gülümseyerek baktı. Hızla birbirimize sarıldık. "Çok özlemişim." Dedi. "Bende!"
Kuzey arkamızdan eve girerken bavulları bir köşeye bıraktı. Nil sonrada abisine sarılmıştı. "Nasıl geçti balayınız?" Diye sordu ardından. "Güzel geçti. Sen ne yaptın biz olmadan evde?" Diye sordum. "Hiçbir şey. Sıkıldım sadece." Ayağa kalktı sonra. "Kahve yapayım mı?" Diye sordu. Bende onunla birlikte ayağa kalktım. "Sen yap, bende bir duş alıp geleyim." Dedim ve yukarı çıktım. Hemen sıcak bir duş almıştım. Üstüme gri şort ve askılı tişört geçirmiştim. Aşağı inip mutfağa girdim. Nil kahveleri ada tezgahın üstüne koymuştu. "Ne yaptınız, anlat hadi yenge?" Bar sandalyelerinden birine oturdum. Kuzey L koltuğun köşesine oturup ayaklarını uzun kısmına uzatmıştı. Telefonuyla ilgileniyordu. Bakışlarımı ondan çekip Nil'e döndüm. "Los Angeles çok güzeldi Nil. Ama çok hareketliydi." Dedim kahvemden bir yudum alarak. "Ama çok güzel geçti." Diye ekledim. "Los Angeles ışıl ışıl diye duydum, öyle mi yenge?" Diye sordu Nil. Başımı salladım. "Gerçekten öyle Nil." Kahvesinden bir yudum aldı. "Yenge bak baştan söyleyeyim, ben görümcemle yaşamak istemiyorum dersen, ben ayrı eve çıkarım." Sesini bilerek yüksek çıkarmıştı. Gözlerime lütfen yaşamak istemiyorum de, der gibi baktı. Ne diyeceğimi bilememiştim.
"Ne demek istediğini anlıyorum Nil, bakma öyle Eylül'e. Zor durumda bırakıyorsun kızı." Dedi Kuzey. Nil sesli nefes vererek omuzlarını indirdi. "Ben ayrı eve çıkmak istiyorum." Dedi Kuzey'e bakarak. Kuzey sabır diler gibi baktı. "Hayır Nil." Nil bana döndü. "Abimi ikna et." Dedi dudaklarını oynatarak. Gözlerimi kırptım. Gülümsedi. "Roma nasıldı yenge? Bu mevsimde çok güzeldir orası." Başımı salladım. "Güzeldi. Son güne kadar..." Nil'in kaşları çatıldı. "Niye?" İkimizinde sesi kısılmıştı. Birbirimize yaklaştık. "Bir kadınla tanıştım. Milana. Kuzey'in eski arkadaşı." Dedim. Nil'in kaşları daha çok çatıldı. "Sinsi. Benim yanımda da saçma sapan konuşmuştu." Dedi Nil hemen anlayarak. "Sana ne dedi?" Diye sordu hemen ardından. "Ne demedi ki? İşte Kuzey'le yılbaşında bir araya gelmişler de, Kuzey çok sarhoş olmuş da, onu eve taşıyana kadar canı çıkmış da... Bir ara sıkıştırdı beni. Kuzey yokken... Arkadaşları onu Kuzey'e ayarlamaya çalışmışlar da, olmamış da. Sonra alınmayacakmışım, eski bir konuymuş." Dedim göz devirerek. "Sen altta kalmamışsındır, ne dedin?" Diye sordu Nil merakla. "Tabiki de kalmadım!" Yükselttiğim sesimi kıstım. "Alınmadım, eski olmasaydı biz şu an evli olmazdık dedim." Söylerken sesim nedensiz gururlu çıkmıştı. Kuzey ve Nil aynı anda kahkaha attı. Nil ve ben Kuzey'e döndük.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yine Mi Sen? (TAMAMLANDI!)
RomanceBir adam vardı. Birçok şey yaşamış ama kazandığı tek şey hayata karşı nefreti olan bir adam. Kahve gözlerin sahibi kadınını gördü o zaman. Bütün nefretini unutuverdi bir anda. Herkesin korkarak baktığı adamın içi yumuşadı bir anda. Bir kadın vardı...