Bölüm 22

1.2K 43 2
                                    

Yazarınız ani bir kararla bölüm günlerini değiştirdi. Bölümler sanırım zamanın işleyişine göre gelecek. Beklemede kalın...

"Bozuşuruz..."

Sabaha gözlerimi Kuzey'in kollarında açmıştım. Normalde çok dağınık yatan ben, ilk kez yattığım gibi uyanmıştım. Yavaşça arkama dönüp Kuzey'in göğsüne sokuldum. Kuzey balkon kapısı açık uyuduğu için üşümüştüm. Kolları daha da sıkı sardı. Sakalları saç diplerimde gezdi. Keskin nane kokusunu defalarca içime çektim. "Doyamadın galiba koklamalara?" Dedi Kuzey alaylı ve uykulu çıkan bir sesle. Hemen geri çekildim. "Ö-özür dilerim." Dedim. Elleri saçlarıma yerleşip göğsüne geri çekti beni. Saçlarıma değdirdi dudaklarını. "Çok üşümüşsün." Dedi mırıldanarak ve çenesini kafamın üstüne yerleştirdi. "Balkon kapısını açık bırakmışsın." Dedim bende onun gibi mırıldanarak. "Sen gece niye korktun?" Dedi Kuzey kendini benden biraz uzaklaştırarak. Yüzünü yüzümün hizasına sabitlemişti. "Elektrikler gitmişti. Artık karanlıkta kolayca uyuyamıyorum. Korktum, senin yanına gelmek zorunda kaldım." Dedim. "Aslında çok dağınık yatarım ama ilk defa yattığım gibi uyandım." Diye de ekledim. Yüzünde ufak bir tebessüm belirdi. "Yoo, gayette uyurken kıpır kıpırdın. Dönüp durdun sürekli." Dedi. "Özür dilerim, seni rahatsız etmek istemedim." Yüzündeki gülümseme söndü bir anda. "Bir daha benden özür dilersen bozuşuruz." Bozuşuruz... Çok içtendi bunu söylerken. Kavga ederiz de diyebilirdi. Ama o bozuşuruz demeyi tercih etmişti. Gereksiz bir sıcaklık kapladı içimi.

Kapı bir anda açılınca Nil belirdi kapıda. Bizi görür görmez geri kapattı. "Dingonun ahırına mı dalıyorsun Nil?!" Diye bağırdı Kuzey kapıya doğru. Ufak bir kahkaha attım. Ardından hızlıca kalktım yataktan. "Gitsem iyi olur. Teşekkür ederim." Dedim mahcup bir ifadeyle. "Ne zaman istersen yanımda uyuyabilirsin." Dedi Kuzey içten bir tavırla. Başımı aşağı yukarı sallayıp hızla çıktım odadan. Kapının önündeki Nil'e bakmadan banyoya ilerledim. Kendime gelmek için soğuk bir duş aldım. Bornozumu giyip duştan çıktım. Kapıyı açınca karşımda Kuzey'i beklemiyordum açıkçası. "Burada bir şey unutmuşum." Dedi ve yanımdan geçip banyo dolabına ilerledi. Hızla odama girip kapımı kilitledim. Üstüme kolları düşük, mavi, dizlerimde biten bir elbise giydim. Altınada beyaz spor ayakkabılarımı geçirdim.

Aşağı indiğimde kahvaltı çoktan hazırdı. Hatta Nil oturmuş, bizi bekliyordu. Onun tam karşısında ki sandalyeye oturdum ve "Günaydın." Dedim gülümseyerek. O da aynı içtenlikle, "Günaydın." Dedi. O sırada merdivenden Kuzey'in adım sesleri yükseldi. "Günaydın." Dedi masaya oturmadan önce. Baş köşedeki yerine oturunca kahvaltımızı yapmaya başlamıştık. Tabağımdaki zeytini ağzıma attığımda Kuzey'in telefonu çalmaya başladı. Arayana göz ucuyla baktım. Bora, adlı biri arıyordu. Çok ayıp Eylül! Başkasının telefonuna göz ucuyla dahi bakılmaz. Ahlak bekçisi kesilme başıma İç Ses, ne var yani, merak ettiysem?

"Efendim?" Diyerek açtı Kuzey telefonunu. Bir yandan kahvaltımı yapıp bir yandan kulak kabartıyordum. Bak hâlâ Eylül, ayıp diyorum sana! "Ne zaman?... O zaman bu gün öğleden sonra gelsin. Bakalım şunun karın ağrısı neymiş?... Zaten sürekli Demet'i de arayıp duruyordu randevu almak için. Ben erteliyordum... Şu ihale hele bir sonuçlansında o zaman bakarız... Eyvallah." Dedi ve kapattı telefonu. Demet kimdi? Bunu bir ara sormalıydım Kuzey'e.

Kuzey telefonu masaya geri bırakırken Nil konuştu, "Siz sevgili misiniz?" Öksürük krizine girmiştim. Bir yudum su aldım. Öksürüklerim dinince masaya büyük bir sessizlik çökmüştü. Kuzey boğazını temizleyip dudaklarını araladı, "Değiliz..." dedi. Arada yine uzun bir suskunluk söz konusu olmuştu. "O zaman niye aynı yatakta yatıyordunuz sabah?" Diye sordu dan diye. Fal taşı gibi açılmış gözlerimi Kuzey'e çevirdim. O saniyelik olarak bakışlarını bana çevirip ardından Nil'e dönmüştü. "Sana ne Nil? Canımız beraber uyumak istedi, uyuduk." Dedi Kuzey sinirle. Nil bakışlarını önüne eğdi. "Özür dilerim abi. Öyle dan diye sormak istemedim. Ağzımdan kaçtı." Kuzey dişlerini gıcırdattı sinirle. "Bir daha kaçmasın ağzından, kelimelerine dikkat et." Dedi Kuzey aynı sinirle. "Bu gün şirkette işlerim var. İstersen sende gel." Dedi Kuzey anında yumuşayan sesiyle. Omuz silktim. "Fark etmez." Nil'in sinirli bakışlarını üstümde hissettim. "Afiyet olsun size." Diyip kalktı masadan öfkeyle. Ben arkasından bakakalmıştım. "Nereye Nil?" Dedi Kuzey ifadesiz bir sesle. "Odama abi! Nereye olabilir?!" Diyip öfkeyle merdivenleri çıktı Nil. Kuzey ağzını açacakken onu susturdum. "Bırak, üzerine gitme." Kuzey birkaç saniye gözlerini kapattı. Bir anda ayağa kalktı. Yanağımdan makas aldı, "Ben gidiyorum, istediğin zaman söyle kapıdaki korumalara, gel yanıma." Gülümseyerek başımı "tamam" anlamında salladım. Masada tek kalmıştım.

*

Merdivenlerden hışımla inen Nil'e kaydı gözlerim. Öfkesi gözlerinden taşıyordu. Karşıma geçti. "Senin yüzünden abimle arama soğukluk giriyor!" Diye bağırdı. N'oluyor Eylül? Bende bilmiyorum İç Ses.

"Ben bir şey yapmadım Nil." Dedim neye uğradığımı şaşıran bir ifadeyle. "Dün ayrı, sabah ayrı, masada ayrı! Sen gelmeden önce biz gayet iyi anlaşıyorduk! Ve seni sevmiştim gerçekten! Meğersem planların farklıymış!" Diye haykırdı suratıma. Fal taşı gibi açılmış gözlerimle ayağa kalktım. "Ne planından bahsetiyorsun? Ben kimsenin arasına girmem Nil!" Dedim. "Ama girdin işte! Sende diğerleri gibisin, abimle parası için birliktesin! Sabah gördüm. İki günde girmişsin koy-" o lafını bitirmeden kestim sözünü. "Sakın o cümleyi bitirme Nil! Sen benim ne yaşadığımı bilmeden bana ahkam kesemezsin! Lafını bil de konuş!" Dedim gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken. Daha fazla dayanamayıp dışarı attım kendimi. "Bir sorun mu var Eylül Hanım?" Dedi kapıdaki korumalardan birisi. "Bana taksi çağırır mısınız?" Dedim titreyen sesimle. "Ama abim bizim götürme-" derken kestim sözünü. "Şu an abiniz umrumda değil. Şirkete de gitmiyorum ayrıca. Taksi çağırın bana." Sesimin nasıl bu kadar sert ve otoriter çıktığını bilmiyordum ve şu an düşüneceğim en son şeydi bu. 10 dakika içinde bir taksi gelmişti. Hızla binip Sarıyer Sahili'ne gitmesini söyledim. Bütün yol boyunca gözyaşlarım durmamıştı. Önden uzatılan peçeteyle duraksadım. "Al abla." Dedi şöför. "Teşekkür ederim." Diyip peçeteyi aldım. Yüzümü sildim. Bana iyi gelecek tek yerin önünde durduğumda parayı ödedim ve indim taksiden. Banklardan birine oturmuştum.

Nil'in bana bu kelimeleri nasıl yakıştırdığını bilmiyordum. Ama Kuzey'in sabahki sesi onu çok üzmüştü. Üstelik ona öyle davrandıktan hemen sonra bana gayette yumuşak davranması zoruna gitmişti kızın. Haklıydı. Bir an önce Kuzey'i bu davranışlarından dolayı uyarmam gerekti. Yine de Nil'in söyledikleri hiç hoş değildi. Gururumu kırmıştı söyledikleri.

Yanımda bir hareketlilik hissettim. Kafamı yavaşça sağıma çevirdim. Yanımda Kuzey'i beklemiyordum. Yaşlı gözlerimi gördü. Kaşları çatılmıştı anında. "Eylül ne oldu?" Dedi şaşkınlıkla. Burnumu çektim. "Sen beni nasıl buldun?" Dedim çatallaşan sesimle. "Sen neden ağlıyorsun?" Gözlerim tekrardan doldu. Rüzgar tenimi teğet geçti. "Ben artık sen de kalmak istemiyorum."

Selamm! Nasılsınız? Nil ve Eylül'ün kavga etmesini beklemiyordunuz di mi? Sizce Kuzey nasıl karşılayacak bu durumu? Kuzey ve Nil'in arasına da soğukluk girer mi?

Kuzey'in, Nil'e karşı olan davranışları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bölümü okuyup oy verene şeker var, seviliyorsunuz canımın içleri <3

Yine Mi Sen? (TAMAMLANDI!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin