"Aydınlığa çıkmayı bekleyen karanlıktasın..."
Kuzey'in sesini duyana kadar geldiğini fark etmemiştim bile.
"Ne konuşuyorsunuz?" Dedi ve yanıma oturdu. Omuz silktim. "Nil eski benle şimdiki ben arasında epey fark olduğunu söylüyordu." Kuzey'in ela gözlerine diktim bakışlarımı. Sinirli bakışlarını Nil'e dikmişti. Neden bu kadar sinirli bakıyorsun canım? Kız sanki bir şey biliyordu! Kolumla Kuzey'i dürttüm. Sinirli bakışlarını bu sefer bana çevirdi. "Sakin ol, onun bir suçu yok." Diye fısıldadım. Gözlerini kapattı birkaç saniye. Açtığında daha ifadesizdi bakışları. Nil yavaşça ayağa kalktı. "Abi bu akşam dışarı çıkabilir miyim?" Dedi kısık bir sesle. "Nereye?" Dercesine göz kırptı Kuzey. "Akın varya... Onunla biraz dolaşacağız. Söz aradığında açacağım, telefonumu sessizde tutmayacağım ve boyumdan büyük işlere kalkmayacağım." Dedi. Kuzey'in kaşları çatılmıştı. "Akın? Kapıdaki Akın?" Dedi. Nil yavaşça başını salladı. Birkaç saniye derin nefesler aldı Kuzey. "Tamam, git. Ama çok geç gelme." Nil sevinçle abisine sarılıp yanaklarını öptü. Gülümseyerek onları izliyordum. "En en en en çok sevdiğim abim." Dedi Nil ve merdivenlere ilerledi. "Başka abin yok Nil." Dedi Kuzey gülerek. Gülümsedim bu hallerine. Kuzey bakışlarını bana çevirdi. "Nil canını sıkacak bir şey söyledi mi?" Başımı "hayır" anlamında salladım. Ardından gözlerimi yere indirdim. "Nil'e bakınca kendimi görüyor gibi oluyorum. Eskiden bende öyleydim. Etrafıma neşe saçardım. Ama artık öyle değilim." Dedim ve Kuzey'in gözlerine baktım. Gözlerinde ki acı tekrar ortaya çıkmıştı. Aynı acı benim gözlerimde de vardı. "Aydınlığa çıkmayı bekleyen karanlıktasın sadece Eylül. Çok yakın... Çok yakında iyi günler, Eylül." Dedi ve elini elimin üstüne attı. Hızla ayağa kalktım.
"Sıkıldım, hadi dışarı çıkalım." Dedim neşeli çıkmasını umduğum sesimle. Göz kırptı. "Nereye?" Dedi ardından. Omuz silktim. "Bilmem... Deniz kenarına gidelim mi? Denize girmeyeli uzun zaman oldu. Biraz ferahlamaya ihtiyacım var." Dedim. Başını aşağı yukarı salladı. "Tamam, git hazırlan hadi." Hızla yukarı çıktım. Altıma bikini giyip üzerime yazlık bir elbise geçirdim. Saçlarımı tarayıp güneş gözlüğümü taktım. Dolaptan bir çanta çıkardım. İçine havlu, güneş kremi gibi şeyler doldurup hızla aşağı indim. Kuzey hâlâ bıraktığım gibi aynı yerde oturuyordu ve telefonuyla ilgileniyordu. Kafasını kaldırıp bana baktı. Saniyelik gözleri bacaklarıma kaydı. Yavaştan geçmeye başlayan morluklarım çarptı gözüne. Sıkıca yumdu gözlerini. Dişlerini sıktığını tahmin edebiliyordum kasılan çenesinden. Gözlerini açtı yavaşça. Daha da koyulaşan bakışlarını gördüm. Aramızdaki gerginlik çok sinir bozucuydu.
"E, sen böyle mi geleceksin? Takım elbiseyle? Cık, cık, cık... Olmaz ama. Beraber gireceğiz denize." Dedim ve elinden tutup kaldırdım. Sanki bu anı bekliyormuş gibi elleri belimi sardı. "Ben denize girmeyeceğim. Çok uzun süre kalamayız zaten. En fazla 1 saat. Benim işlerim var daha sonrasında." Dedi. Dudakları hafifçe yanağıma değdi. "Ama yinede hazırlan. Nerede görülmüş denize takım elbiseyle gidildiği canım?" Dedim gülerek. Yüzünde belli belirsiz bir tebessüm oluştu. "O zaman 5 dakika bekle." Dedi ve yanımdan geçip merdivenlere ilerledi. Koltuğa oturup telefonumu elime aldım. Uzun süredir elime almadığım telefonumu... 5 dakika sonra Kuzey karşımda dikilmeye başladı. Üstüne beyaz bir tişört ve kot giymişti. Hızla ayağa kalktım. "Hadi gidelim."
*
Yarım saat sonra beni Kilyos'un koylarından birine getirmişti. Kimse yok denebilecek kadar az insan vardı. Güneş ufuktaydı. O an hissettim yaşadığımı. Kuzey'in yanında kendimi her daim yaşıyor hissediyordum. Kumların üstüne bir havlu serdim. Kuzey havlunun üstüne oturdu. Bense bir anda üstümdeki elbiseden kurtulmuştum. Şaşkın bakışlarını üstümde hissediyordum. Açıkta kalan kısımlara güneş kremi sürdüm. Bacaklarımın üstüne çöküp Kuzey'e yöneldim. "Yüzün yanar." Diye mırıldanıp yüzüne güneş kremi sürmeye başladım. Gözleri tekrardan karnımdaki ve boynumdaki morlukların üstünde dolaştı. "Bakma." Dedim yine mırıldanır gibi. Eli morluklara değdi. Bütün vücudum titredi, ani gelen soğukla. Elini yavaşça geri çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yine Mi Sen? (TAMAMLANDI!)
RomanceBir adam vardı. Birçok şey yaşamış ama kazandığı tek şey hayata karşı nefreti olan bir adam. Kahve gözlerin sahibi kadınını gördü o zaman. Bütün nefretini unutuverdi bir anda. Herkesin korkarak baktığı adamın içi yumuşadı bir anda. Bir kadın vardı...