"Eski olmasaydı zaten biz evli olmazdık herhalde."
Sabah Kuzey'den önce uyanmıştım. Ona sarılıp kokusunu içime çekmiştim. Güzel yüzünü izlemiştim. Elimi sakallarında gezdirmiştin. Hâlâ inanamıyordum evli olduğumuza. Bu benim için neredeyse imkansız bir hayalken bunu yaşamak çok garip bir duyguydu.
Kuzey'i izlemekten sıkılıp üstünde geçip yataktan kalkacağım sırada eli belimi sarmıştı. Bir anda Kuzey'in üstüne yapışmıştım. "Nereye böyle kaçar gibi?" Diye sordu çatallaşan sesiyle. Eli geceliğimin üstünden belimi okşadı. "Sıkıldım." Dedim içime çektiğim nefesi vererek. "O zaman sıkıntını alabilirim." Dedi çapkın bir ifadeyle. Göz devirmeden edememiştim. "Sen böyle her gün her gün isteyecek misin?" Dedim alayla. Çatallaşan sesiyle ufak bir kahkaha attı. "İnsanın karısı bu kadar güzelken isteyesi hiç gitmiyor." Önüme düşen saç tutamlarını kulağımın arkasına sıkıştırdı. Dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Bir anda altına aldı beni. Elleri geceliğim eteklerine gitti. "Kuzey." Dedim mırıldanarak. Dudakları boynuma yol çizdi. Geceliğimi çıkarttı. Sütyenimin açıkta bıraktı göğüslerimin üstüne ufak bir öpücük bıraktı. Tekrar dudaklarıma yöneldi. "Bugün ne yapacağız?" Diye sordum kafamı geriye atarken. "Benim planım... Seninle... Bütün gün... Yatakta kalmak." Dedi öpücüklerinin arasında. "Bana bu planından bahsetmemiştin." Kalbim yine bozmuştu ritmini. Göğsüm hızla inip kalkıyordu. Tekrar dudaklarıma uzandı. "Şimdi bahsettim. Uygun mu sana?" Kafamı biraz kaldırıp dudaklarını öptüm. Bir eli sağ göğsümü avuçlarının içinde sıkıştırırken diğer eli bacağımı okşuyordu. "Bilemedim şimdi. Programıma bakmam lazım." Dudaklarını çeneme, ardından boynuma indirdi. Kulağımın altını öpüp sıcak nefesini üfledi. İçim gıdıklanmıştı. Dilini de devreye soktuğunda ufak bir inleme döküldü dudaklarımdan. Eli bacaklarımın arasına sızdı. Bedenim tekrar alev almıştı. Sonsuz bir döngüye girmiştim yine. Yanıyordum ve okyanusa batıyordum, sonra tekrar yanıyordum...
Sütyenimin kopçasına uzandı, çıkarıp bir köşeye fırlattı. Dili göğsüme ıslak imzalar bırakırken bedenimle beraber beynimde uyuşuyordu. Dudakları göğsümden karnıma indi. Bir süre oyalandı. Attığı dil darbeleri tenimi delip geçiyordu. Kuzey'i yukarı çektim ve dudaklarına kapandım. Ellerim saçları arasında dolaşırken üstüne çıktım. Sakallarını öptüm. Elleri kalçamı bulup sıktı ve ardından hafifçe şaplak attı. "Eylül." İnleyerek dökülmüştü adım dudaklarından. Yerimde kıpırdanmıştım. Yüzüne bir gülümseme kondurdu. Dudaklarım boynunu talan ediyordu. Kokusu ciğerlerime işliyordu. Köprücük kemiğine sulu bir öpücük kondurdum. "Yeter bu kadar." Diyip çamaşırımı bir hamlede çıkardı ve beni altına aldı. Üstündekileri de çıkarttı. Rüzgarları tenime çarpıyordu. Ilık ılık esiyordu üstüme. İçime sıcaklığı yayılıyordu... Bir yanardağın ortasına bırakıyordu. Her bir uzvum yanıp kül oluyordu. İnlemelerimiz birbirine karışıyordu. Dudaklarımı dişleyerek çığlık atmamı engelliyordum. "Kuzey!" Rüzgarları daha sert esti. Uçurumun kenarına sürükledi ve titreyerek aşağı itti. Nefes nefese yanıma attı kendini. Gülümseyerek baktı gözlerime. Bende onun gibi gülümsemiştim. Çarşafı üstüme çektim. Dudakları yıllardır arıyormuş gibi buldu dudaklarımı. Nefessiz kalana kadar kana kana öptüm.
"Gel benimle." Yataktan kalkarken elimden tutup beni de peşinde sürüklemişti. Üstüme çektiğim çarşaf çoktan yeri boylamıştı. Banyoya ilerlediğimiz sırada duşu açtı. Vücuduma değen soğuk suyla çığlık atarak geri çekildim. Küvetin tıpasını takıp birkaç dakika sonra sıcak olan suyun, küvete dolmasını bekledi. Dolan küvetin içine birkaç şey damlattı. Suda köpükler oluşurken etrafa limon kokusu yayılmıştı. Küvetin içine oturduğunda bende önüne oturmuştum. Sırtım göğsüne yaslıydı. Kafamı geriye atarak omzuna koymuştum. Yanağıma kocaman bir öpücük kondurdu. Elleri karnımı sardı. Parmakları orada daireler çizdi. "Ne yapacağız bugün, karar verdin mi?" Diye sordu. Biraz geri çekilip gözlerime baktı. "Bence dışarıya çıkalım. Bana o söylediğin pizzacıya gideriz belki. Akşamda bara gideriz." Dedim. "Otelde kalmayacağız yani?" Dedi sorar gibi. Kaşlarımı kaldırıp, "Cık." Dedim. "Dışarı çıkmak istiyorum. Dolaşmak istiyorum." Dedim ve dudaklarına hızlı, kısa bir öpücük bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yine Mi Sen? (TAMAMLANDI!)
RomanceBir adam vardı. Birçok şey yaşamış ama kazandığı tek şey hayata karşı nefreti olan bir adam. Kahve gözlerin sahibi kadınını gördü o zaman. Bütün nefretini unutuverdi bir anda. Herkesin korkarak baktığı adamın içi yumuşadı bir anda. Bir kadın vardı...