*Antalya'dan misafirler*2 saat geçmişti birbirimize ilanı aşk edeli. Şimdi ise salonda, onlar abimle dosyaları incelerken ben de koltukta oturuyordum. Arada sırada gözlerimiz kesişiyor, gülümsüyorduk birbirimize. Gözlerimi üzerinden çekemiyordum. Sürekli onu izlemek istiyordum. Gözlerimizin kesişmesini istiyordum. Raydan çıkmış tren gibiydim. Kendimi durduramıyordum.
Abimin öğrenmemesini istiyordum bir yandanda. Onun en yakın arkadaşıyla çıkmamı pek olumlu karşılamazdı.
Tekrardan elaları kahvelerime değdi Kuzey'in. Gülmemek için alt dudağımı dişledim. Yüzünde ufak bir gülümseme oldu. Zorla gözlerimi ondan çekip telefonun ekranına çevirdim. Berkay kolumu dürttü. Ona baktım. Kuzey'i gösterdi. Omur silktim sadece. Şu an bilmesede olurdu. Ama ona yalan söylemek istemiyordum. Tam o anda kapı çaldı. Bir anda kendimi ayakta buldum. "Ben bakarım." Diyip hızla kapıya koştum. Kapıyı açınca yüzümde ki gülümseme solmuştu bir anda. Gelenler halam ve onun biricik oğlu Kerem'di. Buraya doğru yaklaşan ayak sesleri duydum. Birkaç saniyede yanı başımda dikildi abim. "Hala?" Dedi şaşkınca. Halam ikimize de kınar gibi baktı. "O kadar yoldan geldim. Almayacak mısınız içeriye?" Hemen kenara çekildim. Onlar içeri girerken Kerem'in beni süzdüğünü fark ettim. Küçükken de sevmiyordum, hâlâ da sevmiyorum onu. Kendini beğenmiş, küstahın tekiydi Kerem. İlk doğan erkek ve tek çocuk olduğu için bütün aile tarafından en çok o sevilirdi. Haliyle de şımarırdı. O her zaman okullarda ki itici popüler çocuklardandı işte. Niye öyle diyorsun? Yakından öyle değil belki, diyeceksiniz. Ama onu yakından tanımayı denedim. Yine küstah ve kendini beğenmişti...
Onlar içeri geçer geçmez kapıyı kapattım ve arkalarından ilerlemeye başladım. "Hoşgeldiniz." Dedi abim beyefendiliğinden ödün vermeyerek. Bense patavatsızlığımı koymuştum ortaya. "Niye geldiniz?" Anında abimin sert bakışlarıyla karşılaştım. Sert ve uyaran bakışlarıyla...
"A-ah, niye öyle diyorsun Eylül? İstiyorsan gidelim." Konuştu ilgi manyağı... 'Gidin' dememek için kendimi zor tuttum. Tabi abimin bakışları da... "Öyle demek istemedim." Dedim yalandan mahcup bir şekilde. Eğer şimdi böyle yapmazsam sonradan abimden azar işitirdim ve inanın ki siz buna şahit bile olmak istemezsiniz.
"İstanbul'da bir işimiz vardı. Kalacak yer bulamayınca size geldik." Dedi halam. Onu da sevmiyordum. Ama onu da sevmememin bir nedeni vardı. Her zaman sinsi bakan gözleri ve gösteriş meraklısı olması onu sevmemem için gayet iyi bir nedendi. "Üst kattaki bir oda boş oraya yerleşebilirsiniz." Dedi abim. O da sevmezdi halamı ve Kerem'i. Ama dedim ya, beyefendiliğinden ödün vermiyordu. Halamlar Kuzey'i gördü. Abim hemen öne atıldı. "Kuzey, iş arkadaşım kendisi. Biz de tam dosyalar üzerine çalışıyorduk." Kuzey ufak bir baş selamı verdi. O da beyefendiydi. Sanırım burada ki tek patavatsız bendim.
Halam bu sefer sinsi bakan gözlerini benim üzerime çekti. "Eylül, sen ne yapıyorsun kızım?" Dedi şüpheli bir sesle. "Hiç, hiçbir şey." diye mırıldandım. "Berkan lavabonun yerini gösterir misin?" Abim ve Kerem odadan çıktı. Halam bu sefer sinsi bakışlarını Berkay'a çekti. "Berkay'cığım sen nasılsın yavrum?" Berkay hafifçe başını salladı. "İyiyim Tülay abla, sağ ol." O da bir beyefendiydi. Beni yine patavatsızlığımla tek başıma bırakmışlardı. O sırada imdadıma yetişen Öykü olmuştu. Hızla salonu terk ettim ve telefonu açtım. "Öykü tam vaktinde aradın." Dedim nefes nefese. "Ne oldu?" Dedi Öykü şaşkınca. "Ay hiç sorma." Dedim. "Neyse, size geliyorum anlatırsın." Telaşlandım bir anda. "Hayır, hayır! Öykü hiç gelme. Tülay halam burada." Telefon bir anda yüzüme kapandı. Tekrardan Öykü'yü aradım. "Boşuna arama kardeşim, gelmiyorum." Dedi. Ufak bir kahkaha attım. "Manyak yüzüme ne kapatıyorsun telefonu?" O da güldü. "Sen Tülay halam diyince korktum birden ne yapayım?" Arkamdan gelen adım seslerine döndüm. Abim geliyordu buraya doğru. "Öykü kapatmam gerek. Sonra konuşuruz." Onun konuşmasına izin vermeden kapattım telefonu. Abimin sert bakışlarını üstümde hissettim.
"Eylül." Dedi o sert sesiyle. Cevap vermedim. Çünkü her an ufak bir azar yiyebilirdim. "Sana kaç defa söylemem gerek?" Alt dudağımı dişledim. "Özür dilerim. Bir anda ağzımdan kaçtı. Bir daha olmaz." Arkadan Kuzey'in sesini duydum. "Berkan, rahat bırak kızı." Abim, Kuzey'e ters bir bakış attı. Kuzey'de aynı şekilde abime... Abim sinirle arkasını dönüp gitti. Kuzey ellerini yanaklarıma koydu. Dudaklarıma minik bir öpücük bıraktı. "İyi misin bebeğim?" Başımı salladım. "Onları sevmiyorum. Özellikle o Kerem'i. Iyy, kendini beğenmiş şey." Dedim göz devirerek. Kuzey gülümsedi söylediklerime karşı. "Ama ömür boyu burada kalacak halleri yok." Dedi Kuzey. "Sen bilmiyorsun Kuzey. Yapıştılarmı bırakmazlar." Arkadan Berkay'ın öksürük sesi geldi. İşte şimdi sıçtık. Hızla Kuzey'den uzaklaştım. Berkay ikimize de şüpheli bakışlar attı. Kuzey'de ona sert bakışlar... "Berkay bu gördüklerinden hiç kimsenin haberi olmayacak." Dedi Kuzey sert ve ketum sesiyle. "Berkan çok sinirli." Dedi ve gitti. Bu çocukta da sürekli bir ajan havaları falan.
*
Akşam olmuştu. Bilgisayardan film açmıştım. Filmi izlerken kapı açıldı bir anda. Gelen Kerem'di. "İnsan bir kapıyı çalardı." Diye mırıldandım kendi kendime. Kerem hiç izin istemeden içeri girdi ve yatağımın kenarına oturdu. "Niye geldin?" Dedim. Tek kaşı havaya kalktı. "Niye gelmeyeyim?" Dedi küstah bir şekilde. "Benim odam?" Dedim soru sorarcasına. En sonunda pes etmiş gibi derin bir nefes verdi. "Ne yaptığına bakmak istedim." Göz devirdim. "Tamam, şimdi git." Diyerek tersledim onu.
"Ne izliyorsun?" Dedi bilgisayarıma bakmaya çalışarak. "Sana ne?" Yüzünde küstah bir gülümseme belirdi. Dayanamıyordum şu anda. "Peki. Şimdi gidiyorum. Ama geri geleceğim." Havalı olduğunu zannettiği şekilde çıktı odadan. Filmi başlatıp izlemeye devam ettim. O sırada Kuzey'den mesaj gelmişti.
Kuzey: nasılsın güzelim?
Eylül: iyiyim, sen?
Kuzey: iyiyim. Ne yaptın bu gün benden sonra?
Eylül: hizmetçilik. Ne yapabilirim başka? Eylül şunu getir, bunu getir, onu yap, şurayı hazırla.
Kuzey: kıyamam sana. Kerem seni rahatsız ediyor mu hâlâ?
Eylül: evet, ama çok değil. Başa çıkabiliyorum.
Kuzey: gece 2'de kapıda ol.
Eylül: halamlar var. Uyanırlar.
Kuzey: bir şey olmaz.
Selamm! Nasılsınız?
Bölüm akışı sizce nasıl? Ben Kerem'i pek sevmedim açıkçası. Siz nasıl buldunuz?
Yalnız Berkan'ın beyefendiliğine düşmeyen var mı? Sanırım en çok Berkan'a düşüyorum😍
Neyse çok öpüldünüz. Bölümü okuyup oy verene şeker var💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yine Mi Sen? (TAMAMLANDI!)
RomanceBir adam vardı. Birçok şey yaşamış ama kazandığı tek şey hayata karşı nefreti olan bir adam. Kahve gözlerin sahibi kadınını gördü o zaman. Bütün nefretini unutuverdi bir anda. Herkesin korkarak baktığı adamın içi yumuşadı bir anda. Bir kadın vardı...