Makinelerle rekabet Bölüm 5

314 29 1
                                    

Fatma-5

umutla, sonra da ekime hazırlamak üzere temizlemek için gruplar halinde tarlaya dağıldılar.

Fabrika yöneticilerinin almış olduğu bu karar iki kızın da hoşuna gitti, zira fabrikadan mühendisler ve yetkililer gelip, onlara ekim için öğretilerde bulunacaklardı. Bu da onlarla beraber birkaç fabrika işçisi, şoför gibi değişik simaların da gelmesi; monoton yaşamlarının nispe- ten de olsa biraz renklenmesi demekti. Kim bilir? Belki de yaşamlarını değiştirecek bir karşılaşma bile çıkabilirdi bu nadir ziyaretten...

Herkes özel bir itina ile çalıştığından, akşamüstü olmadan tarla temizlendi. Ertesi gün gelecek misafirler için hazırlık yapılmak üzere vakit geçirmeden minibüsle köye döndüler. Minibüste kabaca ikram taksimi yapıldı. İki arkadaş daha öncesinin aksine bu kez sallanarak değil hızla evlerine gittiler.

Fatma Leyla'ya veda ettikten sonra eve girdi ve an- nesine:

"Merhaba anneciğim" dedi.

"Hoş geldin, benim güzel kızım." diye karşıladı annesi.

"Anne, yarın fabrikadan mühendisler ustalar ve işçiler bizi ziyarete geliyorlar."

"Neden bu kadar kalabalık geliyorlarmış ki?"

"Makine ekimi mi, el ekimi mi iyi, onu deneyeceklermiş.''

"Siz ekimi bilmezsiniz ki, sadece toplamayı bilirsiniz."

"İyi ya, onun için bu kadar kalabalık geliyorlar bize

toprağı ekime nasıl hazırlarız, onu öğretecekler. Bu işi öğrenirsek belki yevmiyelerimiz artar" dedi Fatma heyecanla.

Sonra devam etti:

"Onun için misafirlere bir şeyler hazırlamamız gere- kir."

"Ne var ki, ne hazırlayalım kızım?" dedi annesi ümitsizce, sonra da devam etti:

"Ayrıca ümitlenme, fabrika yevmiyelerinizi asla arttırmaz, onlar bizi nasıl daha fazla çalıştırırlar onun hesabını yaparlar hep."

"Minibüste bazlama ile ayran getireceğimi söyledim. Nasıl olsa unumuz da, yoğurdumuz da var. İyi dememiş miyim?"

"İyi demişsin kızım, akşam baban kahveye gittikten sonra hazırlar, beze sararız bazlamaları. Ayranı da testiye koyar, dışarıda bırakırız soğuk kalsın diye."

"Tamam anne, ben temizleneyim hamura yardım ederim sana."

"Gerek yok yavrum, ben hallederim."

Fatma su ısıtıp banyoya gitti ve bu kez silinmedi, kovaya doldurduğu sıcak su ile iyice bir yıkandı. Yıkandığı zamanlar yanakları yaklaşık iki gün pembe kalırdı, banyo yapmasının asıl nedeni buydu, pembe yanak ona çok yakışıyordu.

Üç sabun yıkanıp, kurulanıp banyodan çıktıktan sonra acele ile annesine yardıma gitti. Acele ediyordu zira bazlama yaparken bazlamanın iyi olması için, hamurun dinlenmesi için uzun bir süre geçmesi gerekirdi Akşam babası gittikten sonraya hamurun hazır olması gerekirdi. Sessiz geçen akşam yemeğinden sonra babası kahveye gitmek üzere evden çıkınca ana kız telaşla ateşi yakarak, yaklaşık yirmi tane bazlama yapıp, sekizini eve ayırıp kalanları ise tarlaya gelecek misafirleri için ayırdılar. Daha sonra da bir müddet sohbet edip, Fatma ertesi gün dinç olmak istediğinden erken yattılar.

Sabah uyanan Fatma, kendisine en yakışan kıyafetini giyip, ev için ayrılan bazlamaların birinin yarısına biraz peynir koyup, annesinin demlediği çayla kısa bir kahvaltı yaptıktan sonra, bazlamaların olduğu bohçayı alıp annesine veda ederek çıktı Ayran testisini aldığında annesinin ne denli haklı olduğunu anladı. Testi buz gibiydi gecenin ayazını yediği için.

Heyecanla kapıya çıkarak Leyla'yı beklemeye başladı. Kısa bir süre sonra Leyla göründü, onun da heyecanlı olduğu belli oluyordu. İki arkadaş minibüsü bekletmemek için fazla konuşmadan, hızla araca doğru yol aldılar.

Fabrika personelinin geleceği günün akşamı, Fatma ve annesinin hazırladığı azıkların dışında tarlaya gidecek hanımların hepsi minibüste kararlaştırdıkları gibi börek, bazlama, çörek, çeşitli tatlılar, ayranlar hazırlamışlardı. Bu Türk konukseverliğinin bir gereği idi, ayrıca bu ziyaret bekâr kızlar içinde kısmet kapısı olabilirdi. O sabah minibüs yola çıktığında içindeki kadın işçilerin diğer günlere göre daha derli toplu giyindiğini fark etmemek mümkün değildi. Yani sadece Fatma şık ve güzel değildi. Özellikle genç kızlar evli bayanlara göre daha şık görünüyorlardı. Konuşmalar sanki daha derli topluydu, bu ziyaret herkesi olumlu yönde etkilemişti.

Minibüs tarlanın yanına geldiğinde etrafta başka araç ya da kimse yoktu.Herkes minibüsten inerek, elerindeki azık ve içecekleri tarlanın kenarındaki büyük incir ağacının gölgesine bıraktılar ve aralarında sohbet etmeye başladılar. Yarım saat sonra biri pikap, üç araç göründü. Arkalarında kesif bir toz bulutu bırakan araçlar işçilerin yanına gelip durdular.

23

Hayatı Iskalayanlar-1 FATMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin