Tatlı yorgunluklar- Bölüm 15

291 21 1
                                    

Fatma-Bölüm15




Kısa bir süre sohbet ettikten sonra Murat işlerinin yoğunluğu nedeni ile ana kızı mutluluk denizinde bırakarak gitti.

Bir gün sonra Murat'ın eve yolladığı ustalar eve su tesisatı döşediler. Artık evin içerisinde de su kullanabileceklerdi. Banyoya şofben takıldığından istedikleri zaman akan sıcak su ile yıkanabilme olanağına sahip oldular. Murat eve televizyon getirdiği gün, ustalar televizyonu kurup ayarladıktan sonra gittiler. Salonda Fatma'nın yaptığı kahveyi içen Murat, cebinden bir tomar para çıkartarak annesine uzattı:

"Anacığım, bununla istediğiniz gibi çeyiz düzersiniz, ayrıca kasabadaki mobilyacıdan beğendiğiniz bir oturma takımı alıp, ayırtın. Ben daha sonra onları taşıtırım. Sizin zevkinize uygun olsun diye almadım, siz seçin istedim. Ayrıca paraya acıma unutma ki Fatma ve ailesi her şeyin en iyisine layıktır." dedi.

Annesi parayı almak istemedi:

"Bu parayı alamam Murat Bey oğlum." Murat gülümseyerek:

"Bak anne, ben artık bu ailenin bir parçasıyım ve Fatma da benim karım olacak, bunun için sen benim annem olacaksın sizin rahatınızı sağlamak benim görevim, bundan sonra mali işleri sadece ikinizle halledeceğiz babayı hiç devreye sokmayacağız. Onun için ben size para verirken lütfen bunu gurur yapmayın, zira siz artık benim ailemsiniz ve benim sizlerden başka ailem yok." dedi.

Murat'ın bu samimi konuşması ikisini de çok memnun etti ve parayı içlerine sinerek aldılar.

Murat'ın ailesine sahip çıkması Fatma'yı fazlası ile memnun ediyor; ona olan duyguları olumlu bir şekilde büyüyordu. Bölgenin en zengin insanının böyle davranması onu gururlandırıyordu. Demek ki Murat onu beğenip, seviyordu. Ayrıca onu yakından görüp, tanıdıkça onu çok yakışıklı bulmaya başlamıştı. Konuşmaları da çok hoşuna gidiyor, hep konuşsun istiyordu. Murat eve geldiğinde minik kalbi yerinden fırlayacakmış gibi atmaya başlıyordu. Onun koltuğa oturup kendisinin yaptığı kahveyi içmesini deli gibi istiyordu. Fatma galiba Murat'a âşık oluyordu...

Murat'ın verdiği para ile kına gecesi için güzel bir bindallı, pullarla işlenmiş kırmızı başörtüsü, çeyizi için istedikleri her şeyi aldılar. Zavallı annesi ve Fatma, hayatları boyunca hiç böyle harcamalar yapmadıklarından, ilk gün gidip geri dönmüşler, ertesi gün Leyla ve annesini alarak çıkmışlardı alışverişe. Fatma için yapılan alışveriş hafifleyince de; evlerine uygun büyüklükte bir oturma grubunu beğenerek, Murat'ın alması için ayırttılar.

Arada bir uğrayan Murat, Fatma'yı ve annesini alarak şehre götürüyor, eşya bakarak sohbet ediyorlardı. Alışveriş için gittiklerini söylediklerinden alışverişten sıkılan babası kahvede oturmayı tercih ederek onlarla gelmek istemiyordu. Annesi kasabada mümkün olduğu kadar onları yalnız bırakmaya çalışıyordu. Bunun için de bir şeyler bakmak için çarşıya gitmesi gerektiğini söylüyordu. Murat ve Fatma da bu fırsattan istifade ederek, kısa süreli olarak şehrin dışındaki mesire yerine giderek, oradaki kır lokantasında bir şeyler içiyorlardı. Dönüp annesi ile kararlaştırdıkları yerde buluştuklarında Murat annesine para durumunu soruyor, o da mahcup şe- kilde daha paralarının olduğunu söylüyordu. Gerçektende çeyiz sandığı istedikleri çeyizlerle dolduğu halde ellerinde hala paraları vardı. Fatma, son gelişinde Murat'a artan parayı iade etmek bile istemişti.

Murat:

"Öyle şey olur mu Fatma, o para artık senin, artık parayla harcama yapmaya alışmalısın, karım olduğun zaman sana vereceğim paralarla evimizi çekip çevire- ceksin, kâhya ve karısıyla." diyerek parayı almadı.

Murat'ın konuşmasından büyük keyif alan ve ona olan sevgisi daha da artan Fatma da o parayı daha önce sakladığı para ile birleştirerek ileriki günlerde lazım olabilir diye Cumhuriyet Altını alıp, onları bir beze sararak yine tahtanın altına sakladı.

Daha sonra ki günlerde Murat Fatma'yı alarak, şehirdeki en lüks lokantaya yemek yemeye götürdü. Hayatı boyunca bir lokantanın kapısından dahi girmeyen Fatma için bu tam bir eziyet oldu. Her hamlede Murat'a bakıyor ve bir falso yapmamaya çalışıyordu. Tarlada ki konuşmalardan bıçakla yemek yemenin zorluğunu duyduğundan, bıçak kullanılacak yemekleri tercih etmeyip, sulu yemekler ısmarlayınca Murat durumu anlayıp gülümsedi:

"Canın ne istiyorsa onu ye! Sen benim karım olacaksın, bütün bunları nasıl yapacağını öğreteceğim sana. Bunun ilk kuralı da rahat olmaktır benim küçük güvercinim"

'Benim küçük güvercinim!' bu Fatma'nın çok hoşuna gitti. Murat'ın onu böyle görmesi onu çok ama çok mutlu etti.

Yüzü kızararak: Bey'im ben seni seviyorum"

"Canım benim! Ben de seni seviyorum. Ama artık bana Bey'im demekten vazgeç, bana Murat de. Yalnız olduğumuzda ise Murat'ım demeni tercih ederim."

Fatma bu kez muzip bir gülümsemeyle:

"Murat'ım ben seni çok seviyorum, hem de çok..."

Murat elini uzatıp, Fatma'nın elini tutarak hafifçe sıktığında Fatma mutluluk denizinde çılgınca kulaç atıyordu.

Sonra tekrarladı acemice:

"Murat'ım..."  


58










Hayatı Iskalayanlar-1 FATMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin