Zor günler yeniden zavallı Fatma'ya-Bölüm 44

182 15 2
                                    

Fatma-Bölüm44

Yazarın notu:

Sevgili arkadaşlar kitap fuarı başladı, gecesini gündüzüne katıp, bir çok aktiviteden vazgeçerek sizlerin okuması için yazan yazar kardeşlerimi yalnız bırakmayın. Ben çok uzaklarda olduğumdan katılamıyorum, ama sizler onlara kitaplarınızı imzalatarak onlara güç verebilirsiniz. İnanın bize en büyük destek paradan çok manevi takviyedir. Yoksa birçok yazar neden beğeni istesin? Haydi! Proğramınızı yapıp Tüyap'a. Sevgİler.



Yıkılan Fatma, sessizce ofisi terk ederek şehirde bir tur attı. Annesine ve kardeşine çok sevdikleri kıymalı kol böreği aldı, sıcak kalmalarını umarak iki poşete sardırdı. Son kalesi de düşmüştü. Tüm iyi niyetine rağmen el attığı her şey kuruyordu. Kendini denizin dibine giden bir girdabın içinde gibi çaresiz hissediyordu. Ne yapacaktı? Bu çaresiz durumdan nasıl kurtulacaktı? Artık eve gelir getirebileceği ufak bir işe bile razıydı. Kaderine lanet etti. Bu çileli yaşamı sürdürecek ne günah işlemişti ki? Hayatta kimseye kötülük yapmamış, kimse hakkında kötü düşünmemişti. Ona eziyet eden babası hakkında bile kötü bir temennisi olmamıştı. Peki, öyleyse çektiği bu cezaya ne sebep olabilirdi?

Üzüntü ile köye gitmek üzere minibüse bindi. Mini büs dolduktan sonra yavaş ve gürültülü bir şekilde kalktı. Fatma'nın dikkatini onu tanıdıkları halde birçok kişinin onu görmezden gelerek yerlerine oturmaları oldu, içi sızladı. Ne yapmıştı ki o? Yapacağı bir şey olmadığını düşünerek insanların davranışlarını kafasına takmamaya karar verdi, zira onları değiştiremezdi. Minibüs köye yaklaşırken, babasının yemek saatinde evde olacağını düşünerek, minibüsten köye biraz kala inerek, yavaş ya- vaş köye doğru yürümeye başladı. Böylece eve babası çıktıktan sonra girmeyi planlıyordu.

Biraz yürüdükten sonra sessizce duran bir arabanın bitmiş balatasının çıkardığı ses ile arkaya döndüğü an, iki güçlü kol onu bir arabaya çekti ve kafasını döşeme- ye bastırdı. Ensesini sıkan el çok güçlüydü ve canı çok yanıyordu. Yüzü koltuğun arka kısmına dönük olduğu için bir şey göremiyordu. Adamın diğer eli kalçasını ve bacaklarını hoyrat bir şekilde okşuyordu. Canip ve te- cavüzleri aklına geldi, tüyleri diken diken oldu. Araba bir müddet gittikten kısa bir süre sonra durdu. Ensesini tutan el, saçlarına kaydı ve acımasızca Fatma'yı saçlarından tutarak arabadan indirdi. Fatma, o anda kendisini kaçıran ve taciz edenle yüz yüze geldi; İsa!

Adam sırıtarak:

"Ben sana ne demiştim? Seni er veya geç altıma alacağım demiştim, değil mi? İşte şimdi o zaman, benim tatlı fahişem" dedi. Zaten kafası bozuk olan Fatma, tüm gücüyle adamın suratına bir tokat attı aynı anda yüzüne yediği sert bir yumruğu hissetti ve kendinden geçti. Uyandığında, İsa'nın çiftliğinin yatak odasına çırılçıplak, elleri bağlı bir vaziyetteydi. İsa, yatağın yanında yarı çıplak vaziyette elinde şarap şişesi ile sırıtarak ona bakıyordu. Odanın kapısında iki kişi daha vardı.

İsa:

"Sana birkaç kez daha sahip olduktan sonra adamlarıma ikram edeceğim. Çünkü hakları tek başıma seni kaçırmam kolay olmazdı. Ama önce ben biraz eğleneyim" diyerek Fatma'nın üzerine çıktı ve zavallıya defalarca hoyratça sahip oldu.

İşi bitince de:

"Hadi çocuklar, keyfinize bakın." diyerek salona geçti. Adamlar elleri bağlı Fatma'yı alarak banyoya gö- türdüler, orada ellerini çözerek yıkanmasını söylediler. Başı ve dudağı çok ağrıyordu, serseme dönmüş zavallı Fatma istenenleri itirazsız yapıyordu. Sonra, onu odaya götürüp önce teker teker, sonra da birlikte defalarca tecavüz ettiler. İşleri bitince de salondaki İsa'nın yanına geçtiler ve onunla içmeye devam ettiler. Yaklaşık bir saat sonra İsa gelerek saçlarından tutup kaldırdı:

"Artık benim malımsın, istediğim zaman geleceksin yoksa ne olacağını görürsün. Olanları anlatırsan bu sefer bütün köy ve kasabanın erkekleri tadına bakmak için sıraya girerler. Sakın jandarmaya da gidip şikâyet edeyim deme hepsi arkadaşım, senin ne tatlı bir yavru olduğu- nu söylerim onlarda tadına bakarlar. Zamanın da teklifimi kabul etseydin, Murat muhallebicisin seçmeseydin şimdi evimin kadını olurdun ama benim için fark etmez, bundan sonra nasılsa benimsin hem de hiçbir bedel ödemeden. Şimdi giyin gidiyoruz"diyerek Fatma'yı sert bir şekilde iterek yatağa düşmesine sebep oldu. 

Zavallı Fatma kafası allak bullak şekilde giyindi, bir yandan da daha da kötüleşen pozisyonunu düşünüyordu. Eğer İsa iti olanları anlatırsa kendisine selam dahi vermeyen köyün erkeklerinin çoğu sıraya girerlerdi. Necla ablasının erkekler için söyledikleri geldi aklına. Giyinip, arabaya bindirildikten sonra arabada İsa'nın elle tacizlerine muhatap kalarak köyün yakınlarına kadar geldiler.

İsa Fatma'yı köyün girişinde bıraktı ve:

"Unutma Fatma artık benimsin, sana ne zaman işaret edersem köyün dışına çıkıp beni bekleyeceksin, yok- sa bütün köy sana üçümüzün de nasıl defalarca kaydığını duyar. İlk işaretim, arabayla sizin evinden geçerken korna çalmam olacak. Hadi şimdi git dinlen kendini bir dahaki sefere hazırla." dedi, salyalarını akıtarak.

Hiç sesini çıkartmadan arabadan inerek köye doğru yürümeye başladı, kimseye görünmeden eve gitme- ye çalıştı. Hiç bir şey düşünemiyordu, sadece eve gidip kendisini yatağa atmak istiyordu.

Aldığı sert yumruk nedeni ile ağzı moraran ve yüzü gözü kızarıklıklarla dolu Fatma, eve geldiğinde vakit epeyi geç olmuştu, babası bile evdeydi. Onu o halde gören annesi yanına koşarak:

"Fatma! Ne oldu sana güzel kızım?" diye haykırdı. Kardeşi de merakla yanına gelerek ablasının hasarlı yüzünü incelemeye başladı.

Fatma bitkin bir şekilde:

"Bir şey yok anne, minibüsten indikten sonra ayağım yerdeki köke takıldı düştüm, başıma taşa çarptım, bayılmışım uyanınca geldim merak etme iyiyim biraz uyuyayım, kendime gelirim." dedi ve doğrudan yatmaya gitti.

Babası arkasından:

"Bu pislik kim bilir kimin altından kalktı saat kaç? Bu saatte eve gelen kadına ne denir bilirsin" deyince artık kocasından korkmayan annesi ile geç vakitlere kadar kavga ettiler.




163

Hayatı Iskalayanlar-1 FATMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin