Fatma-Bölüm 40
Necla'dan kurtulan koğuşta sanki güneş yeniden doğmuştu. Başta Nurten olmak üzere hemen herkes halı dokuma, nakış ve boncuk işleri kurslarına katılıyor; hem
Leyla mektubunda:
"Canım kardeşim, hatırlarsan senin kına gecesinde senin tül başörtünü aşırmıştım, vallahi görevini yaptı. Nasıl mı? Sıkı dur Fatma, hani bizim tarlaya gelip eli sana dokunan mavi gözlü teknisyen var ya, onunla bir düğüne karşılaştık, beni hatırladı. Sonra benimle konuşmak istediğini söyledi. Ben de kasabanın pazarı olduğu gün ona randevu verdim. Çay bahçesinde oturup konuştuk, beni beğendi- ğini ve onunla karşılaştığımız düğünden sonra hakkımda araştırma yaptığını, benimle evlenmek istediğini söyledi. Benim de onu araştırmam için bir hafta süre verdi. Bende bir hafta araştırma yaptıktan sonra çok efendi ve iyi huylu bir çocuk olduğunu öğrendim, kasabanın pazarının oldu- ğu gün ona benim de kendisini beğendiğim belirttim.
Bir hafta sonra beni istetmeye geleceğini söyleyince kalbim duracak gibi oldu. Babam da araştırıp onay verince fabrika müdürü ile gelip istediler ve senin gibi hemen nişan yaptık, sana nişan resimlerini yolluyorum. Canım kardeşim bu mutlu günümde yanımda olmanı o kadar isterdim ki! Ama kısmet değilmiş inşallah geldiğinde senin nişanında beraber olur eğleniriz. Nişanlımın ve annemlerin çok selamı var.Sende arkadaşlarına selam söyle, Allah sabırlar versin canım kardeşim.
Leyla"
Fatma, tüm koğuşa en yakın arkadaşı ve nişanlısının fotoğraflarını gösterdi. Gerçekten birbirlerine çok yakışmışlardı:
"Umarım kaderin bana benzemez canım arkadaşım" diye geçirdi içinden. Sonra da Leyla'nın sözünü ettiği kına gecesi geldi aklına, ardından evliliği, Murat'la geçen mutlu günleri,çok özlediği çılgın sevişme geceleri, derken gözleri yere çakıldı kaldı hüzünle...
Bir yıl sonra, annesi ve kardeşi yine ziyaretlerine geldiler. Nurten işle beraber giderek onlarla kucaklaştılar. Kısa bir sohbetin ardından annesi onlar için hazırladığı dolgun bir azık torbası il elindeki paketi Fatma'ya uzatarak:
"Bunları da Leyla yolladı güzel kızım" dedi.
Fatma özenle hazırlandığı belli olan paketi, itinalı bir biçimde açtı. İçinden bir transistorlu radyo ve bir paket daha çıktı. Paketi açan Fatma en sevdiği renkte iki çift iç çamaşır olduğunu gördü. Çamaşırların arasında bir mektup; mektubun içinde de bir miktar para vardı. İçindeki parayı paketin içine bırakan Fatma, mektubu okumaya başladı:
"Canım Kardeşim,
Seninle kasabaya gittiğimizde tuhafiyeci Cemil Amca'nın vitrininde renklerini beğendiğin çamaşırlar bitmiş olduğu için, yeniden getirttim Cemil Amca'ya. Bunları beğeneceğini biliyorum. Enişten de orada en çok ihtiyacın olduğunu düşündüğü radyoyu sana yolladı. Bence haklı, orada yapılacak en iyi şey, radyo dinlemek olmalı..."
Mektup okumanın annesi ile yapacağı görüşmeden çalınan zaman olduğunu düşünen Fatma, mektubu okumayı koğuşa bırakarak annesine ve kardeşine döndü:
"Mektubu nasıl olsa okurum, anlatın bakalım daha daha neler yapıyorsunuz?"
Hasan:
"Ne olsun abla para kazanmaya çalışıp, duruyoruz." derken gözleri elinde olmadan Leyla'nın yolladığı paraya kayıyordu.
Süre bitene kadar tatlı tatlı sohbet ettiler. Artık Nur- ten de ailenin bir üyesiymiş gibi sohbetlere katılıyordu. Onlara Fatma'nın Canip'e yaptıklarını tecavüz bölümünü atlayarak anlatarak, Fatma'nın ne denli yürekli olduğunu söyledi. Bunları anlatırken annesinin gözleri kızındaydı. Hasan ise daha çok etrafa, zaman zaman da ablasına ve sıklıkla paketin içindeki paralara bakıyordu. Sohbette babasının konusu dahi geçmedi. Köy bıraktığı gibiydi, değişen hiçbir şey yoktu. Hüzünlü bir şekilde ayrılırken Fatma, paranın bir kısmını annesine uzattı.
Annesi:
"Olur mu kızım, sana getirdiğim parayı alır mıyım hiç?" diyerek reddetti onu.
"Anneciğim, bu paraya senin daha çok ihtiyacın var, hem biz burada pek para harcamıyoruz, değil mi Nurten abla?" Nurten başıyla onay verdi.
Ama annesi kararlıydı: "Olmaz kızım, o para senin." Hasan:
"Anne ablamı niye üzüyorsun, aklı sende kalacağına
"Anne bu paranın tamamının kendime almam bunu bilesin onun için milleti bize baktırmadan al şunları" deyince zavallı kadın suçluluk duygusu içinde parayı alarak, yavaşça cebine koydu.
Giderken de Hasan'a sert bir şekilde söyleniyordu.
Fatma Nurten'le koğuşa dönünce iç çamaşırları dikkatle dolabına yerleştirdikten sonra yatağına gidip uzan- dı ve mektubun devamını okumaya başladı.
"...umarım bizim düşündüğümüz gibi bu radyo senin sıkıntını nispeten alır. Canım kardeşim, sen neler yapıyorsun? Biliyorum mektup yazmayı pek sevmezsin ama arada bir yaz. Zira yaşadıklarını bilmek istiyorum, tabii eğer seni üzmezse. Ben de çeyizimi tamamladım, kısa bir süre sonra düğün yapacağız, sana düğün resimlerimi mutlaka yollayacağım. Sağ olsun annen bana çok yardımcı oluyor, adeta ikinci bir annem gibi. Köyde değişen hiçbir şey yok. Bir şeye ihtiyacın olursa bana mutlaka bildir kardeşim. Annemlerin ve eniştenin selamları var. Sen de arkadaşlarına selam söyle benim canım kar- deşim.
Seni çok seven kardeşin
Leyla"
Unutulmamak ve sevilmek Fatma'yı duygulandırdı, gözleri yaşardı. Ama Leyla asıl güzel sürprizi üç yıl son- ra yanında eşi, kucağında sarı kafalı bebeği ile ziyarete gelerek yaptı. Kocası Giresunlu olduğu için ailesini ziyarete gelmişler; oradan da Fatma'yı çiğnemek istemedikleri için ziyaretine gelmişlerdi. Ziyaretten sonra yuvalarına döneceklerdi.
146
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatı Iskalayanlar-1 FATMA
AcciónHAYATI ISKALAYANLAR Bu öyküdeki olayların hepsi yaşanmıştır. Kahraman- larının isimleri değiştirilmiş; Doğdukları şehir ve köy isimleri bilerek belirtilmemiş ve hikayelerine kurgu ka- tılmıştır. Hikâye kahramanlarının şu anda nerede ve...