Ve Çiğdem eve geliyor-Bölüm 26

271 20 3
                                    

Fatma-Bölüm 26


  Murat İstanbul'dan döndüğü bir hafta sonu, duşunu yaptıktan sonra Fatma'yı çağırarak üçlü koltuğa otur-tup, kendisi de karşısına oturdu ve sakin bir şekilde:"Fatma birkaç gün içinde İstanbul'a gideceğim ve yanımda Çiğdem ile döneceğim, bir müddet bizimle kalacak" dedi. 

  Çiğdem adını duyunca morali bozulan Fatma: 

 "Çiğdem hanımın evimizde tek başına ne işi var Murat'ım" diye sorduğunda.Murat kendinden emin bir şekilde:

 "Bak Fatma, Çiğdem benim ilk aşkım ve ben onunla karşılaştıktan sonra anladım ki ona hâlâ aşığım. Buraya gelip bir müddet kalacak, eğer burada kalmaktan hoşlanırsa sürekli olarak burada bizimle oturacak, tıpkı eski günlerde olduğu gibi. O nedenle buraya geldiğinde problem yaratmanı istemiyorum. Yoksa sana tavrım değişir" dedi. 

 Fatma beyninden vurulmuştu:"Yani Murat'ım sen bana kuma getirmekten mi bahsediyorsun?" diyebildi.Murat umursamaz bir tavırla:

 "Sen nasıl kabul edersen" dedi. 

Fatma yerinde kalakaldı, adeta beyninden vurulmuştu. Biricik kocası yüzüne karşı başka kadına âşık olduğunu söylüyor, evi onunla paylaşacağını bildiriyordu. Üstelik bunu tehdit ederek yapıyordu. Başı döndü, midesi bulandı. Güçlükle kalkarak gidip Murat'ın önünde dizleri üzerinde çökerek Murat'ın ellerine sarıldıGöz yaşları içerisinde:

 "Murat'ım, hani ben senin küçük güvercinindim? Bana sevişirken öyle demiyor muydun? Hani! Ben hata yapmadığım sürece beni hep yanında tutacaktın? Sana layık olmak için sen gittikten sonra her gün çatal bıçakla yemek yeme çalışmaları yaptım, genel kültürüm artsın da seni mahcup etmeyeyim diye her gün gazete okuyup, hiç sevmediğim halde televizyondaki haber programlarını izledim. Yanında daha rahat yürüyebilmek için her gün saatlerce yüksek topuklu ayakkabılarla evde dolaş- tım, oturdum kalktım. Anadolu şivesini kullanmamı istemezsin diye televizyondaki kadınların konuşmalarını defalarca ve saatlerce tekrar ettim. Yatakta yaptığın tüm fantezilere bazılarının bana ters gelmesine rağmen katlandım, itiraz etmedim. Ben ne hata yaptım Murat'ım, söyle ne hata yaptım?Anadolu'da kötü bir babanın elinde büyüdüğüm için okuyamadım, yemin ederim bunda be- nim bir suçum yok. İmkân verilse belki senin kadar; belki Çiğdem Hanım kadar tahsil yapabilirdim. Ben daha on sekiz yaşında ve seni taparcasına seven, ne istersen yapan, seni kendime sahip bilmiş bir kadınım, benim üzerime kuma getirmen doğru olur mu? Ne olur bunu yapma Murat'ım, beni köye rezil etme" diye yalvardı. 

Elleri zavallı Fatma'nın gözyaşları ile ıslanan Murat ellerini Fatma'nın ellerinden kurtararak sessiz bir şekilde kalkıp gitti ve karısının perişan haldeki yakarışlarına rağmen kararından dönmedi.Kâhya ve karısı çiftliğin bir ucundaki evlerinde, Fatma'nın ağlama ve inleme seslerini bütün gün üzüntü içinde dinleyerek işlerini yapmaya çalıştılar. 

İki gün sonra İstanbul'a giden Murat, bir hafta sonra Çiğdem ve birkaç valizle geri döndü. Murat'ın olmadığı bu bir hafta boyunca Fatma hemen her gün bir şişe şarap içip, eski günleri anarak bu duruma nasıl düştüğünü düşünüp durdu.Gitmeden önce Murat'tan talimatı almış olacaklar ki; geldiğinde kâhya ve karısı Çiğdem'i gayet saygılı bir şekilde karşıladılar. Fatma ise ne yaptığını bilmeden geçen bir haftanın sonunda Çiğdem'i donuk bir şekilde karşıladı. Çiğdem de Fatma'ya kötü davranmadı. Onunla sadece gerektiği zaman konuşuyorlardı. Ama aldığı eğitim, Murat'ın kendisine verdiği öneme dayanarak kâhya ve karısı üzerinde kısa sürede otorite kurdu. Önce evin ve bahçenin işlerini ele aldı. Orada gördüğü eksiklikleri tamamladı, daha sonra tarla ve işçilerle ilgili problemlerde söz sahibi olarak nerdeyse Murat kadar etkili oldu. Onun bu başarılı performansı çevresinde saygınlık kazanmasında oldukça büyük rol aldı.

 Çiğdem'in ilk geldiği günlerde sofrada üç kişi otururlarken Fatma'nın konulara yabancı kalıp, konuşmaması ve yaptığı birkaç gafın diğer ikisi tarafından hafif alayımsı bir şekilde karşılanması nedeni ile artık yemeklerini onlar yemeğe oturmadan mutfakta yiyordu. Aslında bu bir hataydı zira böyle yaparak meydanı tamamı ile Çiğdem'e bırakmış oluyordu. Nihayet bunun neticesinde başa başa yemek yiyen Murat ve Çiğdem işi mum ışığında yemeye kadar götürdüler. Zavallı Fatma ikisinin, bir zamanlar Murat'la kendisinin yaptıkları gibi mum ışığında yedikleri yemekleri görmemek için oda- sında bulunan televizyonu seyretmek üzere üst kattaki odasına çıkıyordu. Murat artık Fatma ile kalmıyor Çiğdem'in yatması için ayırdıkları karşı odada, Çiğdem ile yatıyordu.Fatma inanılmaz bir boşluk içindeydi. Kendi evinde yabancı gibiydi. Murat'ın her şeyini verdiği erkeğinin bu davranışını bir türlü kabullenemiyor ve bir anlam veremiyordu. Her şeyini; bedenini, ruhunu Murat'ına vermişti ama o hiçbir hatası olmadığı halde sadece eski aşkı ile karşılaştığı için Fatma'yı küçük düşürmüş,hatta yok sayıyordu. Bir kadının gururu ve hayatı bu kadarucuz muydu? Fatma, Murat İstanbul'a gittiğinde odası- na stokladığı şarapları içerken bunları düşünüyordu.




95

Hayatı Iskalayanlar-1 FATMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin