Veeee...Bölüm 27

278 22 7
                                    

Fatma-Bölüm27


  Çiğdem'in gelişi ve evde elde ettiği pozisyon, kısa bir süre sonra köyde konu olmaya başladı. Annesinin ısrarlı sorularına Fatma kaçamak cevaplar veriyordu, zira içinde hala eskiye dönebileceğine dair umutlar vardı. Ama Murat ile Çiğdem'in dışarıda sık sık yemek yemeleri, sarmaş dolaş görülmeleri iyice ayyuka çıkmasına neden oldu. Fatma'nın babası bir hava ile hesap sormaya gittiği Murat'tan:

   "İstersen kızını hemen boşayayım" cevabını alınca, kaybedeceği paraları düşünerek yelkenleri suya indirdi ve annesine, dinimizde dört kadına kadar izin var o nedenle Fatma'nın da bu işe katlanması gerektiğini söyledi.Bir kadın için, özellikle on sekiz yaşında güzel ve kocasının her dediğini yapıp, tek görevinin onu mutlu etmek olduğunu düşünen bir kadın için, yaşadıkları çok zordu Fatma'nın. Ne yapacağını bilmiyordu. Aradan iki ay geçmiş, Çiğdem artık burada kalmaya karar vermişti. Bu durumda Fatma ne yapacaktı? Evde fazlalık gibiydi. Başlarda mesafeli ve saygılı olan Çiğdem artık ona da talimatlar vererek yapması gereken işleri söylüyordu. Yemek yapmak için mutfağa girdiği bir gün, Kâhya'nın karısı Murat Bey'in bundan böyle yemekleri sadece kendisinin yapması talimatını verdiğini; Fatma'nın bundan böyle yemek yapmasına gerek olmadığını üzgün bir şekilde söylemesi ile kalelerini tek tek kaybettiğini anladı. Önce sofradan dışlanmıştı. Sonra arabayı kullanamaz, minibüsle gidip gelir olmuştu. Şimdi de kocasına yemek yapması men ediliyordu. Kapılar bir bir kapanıyordu yüzüne zavallı Fatma'nın... 

Çiğdem geldiğinden beri annesini eve getirmeyen Fatma, artık köye arabanın ya Murat'a, ya da Çiğdem'e gerekli olduğu bahanesi ile arabayla gidemiyor, onun yerine annesini ve Leyla'yı ziyaret etmek için, köyün minibüsünü kullanıyordu. Tek dert ortağı Leyla'ydı. Fatma'nın Murat'a olan sevgisini yakından bilen Leyla, çok sevdiği arkadaşının durumuna üzülüyordu.Fatma'nın karşısına geçiyor, onu teselli etmek için:

   "Bunlar geçer Fatma, şehir karısı buralara fazla dayanamaz, bak görürsün bir yıl içinde sıkılır gider eniştem de sana daha fazla bağlanarak döner, biraz sabret kardeşim."

   Leyla da kendi söylediklerine pek inanmıyordu ama elinden sabretmesini söylemekten de başka bir şey gelmiyordu. Annesi de üzüntüden kahroluyordu. Fat- ma'nın evliliğini kıskananlara gün doğmuştu. "Tahsilli, kültürlü, yakışıklı ve zengin birinin, Fatma gibi sadece biraz güzelliği olan bir köylü kızına ancak 1–2 sene da- yanabileceğini" zaten söylemişlerdi. Ne gariptir ki bu insanlar, kendi aralarından çıkan birini daha yukarılara layık görmeyerek, aslında kendilerinin hep aynı seviye de kalmaya mahkûm olduklarını teyit ediyorlardı.

Çiğdem'in gelmesi, iş acısından Murat'ın yükünü h fifletmişti. Beraberce planlar yaparak, işlerin gelişmesini sağlıyorlardı. Arkadaşları da tekrar birleşmelerini geç kalmış bir karar olarak değerlendiriyor, memnuniyetlerini dile getiriyorlardı. Sadece birkaçı, Fatma'nın efendiliği ve düzgün bir kadın olması nedeni ile ona ne olduğunu sordu. Murat da zaten anlaşamadıkları için ayrıldıkları yalanı ile bu konuyu kapattı. Arkadaşlar bu beraberliğin şerefine o yılki toplantıyı Murat'ın çiftliğinde yapmayı kararlaştırdılar. Yeteri kadar oda ve yatacak yer vardı.Çiftliğin Abant'taki otelden eksiği de yoktu. Ama tek problem vardı, oda Fatma! Zira Murat, arkadaşlarına ondan ayrıdığını söylemişti. Fatma'yı evde görmeleri yalancı duru- ma düşmesine ve kuma pozisyonunda olduğu için, zaten bu durumdan hiç memnun olmayan Çiğdem'i, arkadaşlarının nezdinde zor durumda bırakacaktı. Daha toplantıya uzun süre olmasına karşın Murat bu işe çözüm bulmalıydı. Kısa bir süre sonrada kendince bir çözüm buldu.Kâhya'yı çağırarak: 

  "Bana Fatma'yı yollayıver." 

  "Hemen Beyim."

   Kâhya Fatma'nın odasına giderek kapıyı çaldı.Fatma onun geldiğini anlamıştı, zira odanın kapısını sadece kâhya çalardı. Alçak bir sesle: 

"Girin"Kapıyı açan adam:

   "Murat Bey sizi bekliyor."

   "Tamam, iniyorum." dedi ve isteksizce odadan çıktı.Fatma, Murat'ın kendini çağırdığında, yine tatsız bir şeyler olacağını hissederek başı önde, merdivenlerden inerek sessizce üçlü koltuğa oturdu. Murat Çiğdem'i kapıdan uğurladıktan sonra gelerek, üçlü koltuğun diğer uçuna oturdu. Kötü bir şeylerin olacağını bilmesine rağmen zavallı Fatma, belki güzel bir şeyler söyler diye düşünüyordu. Böyle olmayacağını bildiği halde bir ümit kendisini olumlu düşünmekten alıkoyamıyordu. 

  Murat sakin, kararlı ve sevecen almaya çalışan bir şekilde: 

"Bak Fatma, seninle evliliğimiz fiziksel ve ruhsal anlamda bitti. Biliyorum bunda senin bir suçun yok, sebep benim Çiğdem'e olan aşkımın tekrar doğması ama bu gerçekleri değiştirmiyor. Bu gerçek seninle olan evliliğimizin bitmiş olması" dedi. 

  Fatma, bu sözlere nedense hiç şaşırmadı, peki şimdi ne olacak diye merak ederek sordu: 

 "Peki, Murat'ım ne yapmamı istersin?" 

 "Artık bu evde üçümüzün bir arada yaşaması mümkün değil, ben de senin baba evine dönmeni istemem. Bu nedenle seni fabrikada şoförlük yapan ve geçen yıl eşini kaybeden bir arkadaşla evlendirmeyi düşünüyorum. Adamla da konuştum kabul etti" dedi. 

  Fatma'nın başından kaynar sular döküldü. Canı kadar sevdiği adam, kendisini başkası ile baş göz etmekten, başkası ile evlendirmekten söz ediyordu. Çılgına döndü ayağa kalkarak hışımla Murat'ın karşısına geçti ve hiddetle:

   "Bak Murat! Ben seni sevdim ama görüyorum ki aşkımı hafife almışsın. Sen nefes aldığın sürece benim için başka erkek yok bu dünyada. Beni istemiyorsan çeker giderim ama beni başkalarına teklif etmeni hiçbir zaman affetmeyeceğim, sen nasıl erkeksin ki karını başkasına teklif ediyorsun? Sen benim Murat'ım olamazsın, Allah cezanı versin." diyerek merdivenlere yöneldi. 

  Fatma'nın kendisine ilk kez ismiyle hitap etmesine ve bağırmasına, küfür etmesine şaşıran Murat: 

  "O zaman sen nereye gideceğine karar ver, ben sana maddi destekte bulunurum. Bu ayın sonuna kadar bu işi bitirelim, zira bu yıl arkadaş toplantısını burada yapacağım." diyebildi, merdivenleri çıkan Fatma'nın arkasından. 

  Fatma odasının kapısını hışımla çarparak kendini dağınık yatağına yüzükoyun atıp, hıçkırarak ağlamya başladı. Başına bu da gelmişti. Evden kovuluyordu. Ama kanına dokunan, çorapların ve iç çamaşırlarını kutsal şeylermiş gibi makineye atmayıp, elleriyle yıkadığı Murat'ı kendisini bir başka bir erkeğe sunuyor olmasıydı. Bu kişi, onu "minik güvercinim" diyerek seven, mum ışığında romantik yemekler yediği, üzerine aldığı gece- lik ve iç çamaşırları elleriyle giydiren, yemekten kalkıp kanepeye uzanarak uyuyor numarası yaptığında kucaklayarak merdivenleri çıkartan, merdivenlerin ortasında ise öpücüklerle uyandıran,kendi Murat'ı olamazdı. Bu kişi olsa, olsa Murat'ın içine girmiş şeytan olabilirdi. Bunları düşünürken yatağın altındaki şaraptan içmeye başlayan Fatma, gece geç vakitte herkesin yattığından emin olduktan sonra, yatağın Murat tarafındaki komodinine doğru yöneldi, çekmeceyi açarak Murat'ın henüz Çiğdem ile yattığı odaya götürmediği tabancasını aldı... 


                                                                       ***

Hayatı Iskalayanlar-1 FATMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin