Fatma-Bölüm 41
Ziyaretçi anonsu yapıldığında çok şaşıran genç ka- dın, annesinin gelmeyeceğini çok iyi bildiğinden gelenin kim olduğunu çok merak ediyordu.Hiç vakit kaybetme- den görüşme yerine gittiğinde karşısında Leyla, yanında tarlada eli eline değen mavi gözlü teknisyen ve adamın kucağında sapsarı saçları ile yüzü Leyla'ya benzeyen cin bakışlı bebeği gördüğünde sevinçten çıldıracak gibi oldu.
Hemen koşarak sevgili arkadaşına sarıldı. Dakika- larca öyle kaldılar daha sonra ayrılarak, eniştesinin elini sıkıp, kucağına aldığı ufaklığı sevgi ile öptü. Sonra onu babasına vererek Leyla'nın yanına gitti. İki arkadaş göz- yaşları içinde uzun süre köyde olanları, Leyla'nın yeni yaşamını, Fatma'nın annesini konuştular.Fatma bu ziya- retten çok memnun kaldı. Beraber fotoğraf çektirip, eski günleri yâd ettiler.
Leyla giderken bir miktar parayı Fatma'ya vermek istedi.
"Zaten geçen sefer annemle yollamıştın Leyla, bunu kabul edemem." dedi Fatma kararlı bir şekilde.
"Tabii ki yollayacağım, sen benim en yakın arkada şımsın, bunu da alacaksın Fatma" dedi aynı kararlılıkla Leyla.
"Leyla bu parayı alamam"
"Peki Fatma, sen benim ihtiyacım olduğunda bana para vermeyecek misin bu durumda?" deyince Fatma mecburen parayı alarak cebine koydu.
Leyla yolluk için hazırladığı malzemelerden vermek istedi. Ama Fatma buna şiddetle karşı çıktı:
"Sen onları ailen için hazırlamışsın, bana neden veriyorsun Leyla?" diye çıkıştı Leyla'ya.
Leyla'nın kocası:
"Ne olacak? Biz yolda bir şeyler yeriz, sen bunları al lütfen" deyince Fatma, Leyla'ya sert bir şekilde baktı. Bunun üzerine Leyla, Fatma'nın bir kadının kocasına hazırladığı yolluğu ne denli önemsediğini hatırlayarak malzemeleri çabucak topladı. Adam karısının bu telaşı karşısında çok şaşırdı ama renk vermedi. Vedalaşıp, ayrıldıktan sonra bu garip durumu karısına sorduğunda aldığı cevapla hüzünlendi:
"Fatma için en kutsal şey, seyahat etmeden önce hazırlanarak arabada seyahat ederken kocaya sunulan yolluktur. Fatma için bu eylem kutsal bir şeydir. Benim senin için hazırladığım bu yiyecekleri ona vermeyi teklif etmem hataydı."
***
Uzun yıllar geçmiş, artık Fatma'nın sayılı günleri kalmıştı. On sekiz yaşın sonunda girdiği hapishaneden yirmi sekiz yaşı biterken çıkacaktı. Nurten çok hüzün lüydü, sanki bir parçasından ayrılacaktı. Onu yanından ayırmıyor, tüm bildiklerini onunla paylaşmak istiyordu:
"Asıl zor yaşam bundan sonra başlayacak Fatma. Hapishanede ne kadar kötü gün geçirmiş olsan da insan sayısı belli olduğu için iyiyi kötüyü ayırt edebilirsin. Ama dışarı da öğle değil, kimin ne olduğunu bilemezsin. Bundan sonra senin hayatın çok zor geçecek, herkes üzerine üzerine gelecek. Genç ve güzelsin, ayrıca dulsun yani açık kapısın, tüm erkekler bu kapıyı yoklayıp içeri girmek isteyecektir. Erkeklere bir kez taviz verirsen arkası kesilmez. Bunun için seçimini iyi yapman gerekir.
Sende bilirsin, küçük yerlerde ismin çıkarsa kötü olur, düzeltmen neredeyse imkânsızdır. O zaman mekân değiştirmen daha doğru olur. Bu nedenle ya küçük yerde kapalı bir hayat sürmeye katlanacaksın ya da büyük yere yerleşip, kalabalıkta dikkati çekmemeye çalışacaksın. Sakın unutma, en delikanlı adam bile bir erkektir.
Biz kadınların en büyük zaafı erkeğimize güvenip, ken dimizi tamamen ona teslim etmemizdir. Ondan sonra onun dayağına da, küfrüne de katlanmak zorunda kalırız. Yani onların hayatı paylaştığı eşleri değil, köleleri oluruz. Eğer adam karaktersiz ise bizi oyuncak gibi oynatır ve bir kenara atar. Ama unutma, hayat çok de ğerlidir ne olursa olsun yaşamaya bak, hangi durumda olursan ol senden daha kötü durumda olanların durumlarını düşün ve haline şükret. Ama bu senin hırsını yok etmesin. Yukarılara bakıp mutsuz olacağına aşağılara bakıp, daha kötü durumdakileri kendinle kıyaslayarak mutlu olmaya çalış."
Fatma, Nurten'in söylediklerini dikkatle dinliyor, her şeyi hafızasına kaydetmeye çalışıyordu. Zaman ge- çip, tahliye günü geldiğinde Fatma, hüzünle sevinci bir arada yaşadı. Bir yandan ailesine, özellikle anne ve kar- deşine kavuşacağı için mutluydu, diğer yandan başta Nurten olmak üzere son dört yılı huzur içinde geçirdiği arkadaşlarında ayrılıp, babasının da içinde bulunduğu parasız ve acımasız bir dünyaya gideceği için üzülüyordu. Bu karmaşık duygularla tüm arkadaşlarına tek tek ve uzun bir şekilde veda etti. Son olarak Nurten ablasının elini öpüp, ona sarılarak dakikalarca sarılı vaziyette hafifçe sallandılar.
Fatma:
"Canım ablacığım, dışarıda bir kardeşin olduğunu unutma. Ne durumda olursam olayım, istediğin anda buradayım.Seni hiç unutmayacağım ve sana hep yazacağım" dedi.
Nurten, bir şey söylemeden Fatma'ya içinde iki gün evvel Ahmet gardiyana aldırdığı otobüs bileti ve hapishanedeki herkesin severek verdiği bir miktar para olan bir çanta verdi. Fatma, görevlilere veda ederek demir kapıdan çıktığında değişik duygular içerisindeydi. Artık özgürdü ama acaba özgür müydü? Yoksa insanların onu çektiği yere mi gidecekti? Ya da üç beş kuruş için birileri nin kölesi mi olacaktı? Bunları düşünerek biletinin saati- nin akşam olması nedeni ile Sinop'u gezmek üzere şehre gitti. Bulduğu bir kebapçıya girerek, özlediği lahmacunu ve Adana kebabı yedi. Postaneden kendi evlerinin telefonu parasızlık nedeni ile iptal edildiğinden, Leyla'ya telefon ederek, otobüs firmasını ve kalkış saatini annesine iletmesini söyledi. Kalkış saatine yakın garaja giderek, otobüsün gelmesini bekledi. Otobüs geldiğinde yerine oturarak başını tıpkı yıllar önce pancar toplamadan gelirken minibüste başını Leyla'nın omzuna dayadığı gibi cama dayayıp, etrafı boş gözlerle seyretmeye başladı...
***
151
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatı Iskalayanlar-1 FATMA
AcciónHAYATI ISKALAYANLAR Bu öyküdeki olayların hepsi yaşanmıştır. Kahraman- larının isimleri değiştirilmiş; Doğdukları şehir ve köy isimleri bilerek belirtilmemiş ve hikayelerine kurgu ka- tılmıştır. Hikâye kahramanlarının şu anda nerede ve...