ŞİMDİ OKUDUĞUN

Hayatı Iskalayanlar-1 FATMA

Action

HAYATI ISKALAYANLAR Bu öyküdeki olayların hepsi yaşanmıştır. Kahraman- larının isimleri değiştirilmiş; Doğdukları şehir ve köy isimleri bilerek belirtilmemiş ve hikayelerine kurgu ka- tılmıştır. Hikâye kahramanlarının şu anda nerede ve...

#cinayet #hüzün #ihanet

Murat-Bölüm 20

377 22 3

TCKerimozkan tarafından

TCKerimozkan tarafından

Fatma-Bölüm20

"Murat'ın en sevdiği yemek bamya ile domatesli pilavmış anne, ona sürpriz yapacağım. Çok memnun kalacak." dedi.

Market sahibi:

"Şansınız varmış kurutulmuş bamyadan biraz kalmış, buralarda pek tüketilmediği için elimizdeki mal bitmeden toptancıdan almıyoruz yenge." diyerek elindeki dört ip kurutulmuş bamyayı kesekâğıdına koyup Fatma'ya verdi.Fatma sevinç içinde aldığı bamyalar ile annesi ile birlikte eve gittiler ve Şükran teyzesinden öğrendiği usulde bamyayı pişirdiler. Arkasında nefis tereyağlı domatesli pilavı da pişirince akşam için sevgili kocasına yapacağı sürpriz tamamlanmış oldu. Gerçekten de akşam eve geldiğinde yemeği yiyen Murat bu sürprize bayıldı.

Fatma için günler rüya gibi geçiyor, kocası ile süper bir ilişki yaşıyordu. Yapısındaki uyumluluk evliliğine de yansıyordu. Kocasına asla doğrudan karşı çıkmıyordu, düşüncelerini söylüyor; kabul edilmezse sorun yapmıyordu. Zira Murat tahsilli, işadamı ve deneyimliydi. Kendisi onun yaşamında önemli bir unsur olduğu için gurur duyuyordu. Murat'ı ona özgürlük de vermişti, annesinin görmek istediğinde, Murat'ın şoförü annesini alarak, eve getiriyor ana kız günü beraber geçirdikten sonra Fatma, Murat'ın kendisine harçlık olarak verdiği paranın bir kısmını annesine vererek onlara destek oluyordu. Ayrıca annesinin oturduğu evi kendi üzerine değil, annesinin üzerine yaptırarak annesine olan düşkünlüğünü göstermişti. Akşama doğru da anneciğini evine yiyecek dolu bir torba ile gönderiyordu. Murat, daha sonra karısının anne hasretini gidermek için annesinin evine telefon bağlatarak bu sorunu çözdü. Artık Fatma hemen her gün babasının gidiş saatinden sonra evlerini arıyor, annesi ve kardeşi ile uzun uzun sohbet ediyordu.

***

Murat, bu kasabada orta halli bir çiftçinin oğlu olarak doğmuştu. Çalışkan bir öğrencilik hayatı vardı. Bu nedenle İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni kazan- ması kolay olmuştu. Okul yıllarında çalışarak ailesine yük olmayan Murat, sebat ederek değil, fırsatları değerlendirerek zengin olunabileceğini düşünenler gurubundaydı. Bu nedenle okurken normal bir ticaret şirketi yerine hisse senedi alım-satım işi yapan bir kurumda işe girerek o dönemde ülkemizde yeni yeni popüler olmaya başlayan hisse senedi alım satım işlerine girip, ufak çaplı alım-satımlar yaparak küçük kazançlar elde ediyordu. Parasının yüksek olması halinde kazancının da yüksek olacağını düşündüğü günlerde imdadına bir arkadaşının babası yetişti. Okuldaki en yakın arkadaşı, babasına Murat'ın aracı kurumda çalıştığını ve çok güvenilir biri olduğunu söylemişti. Adam da Murat'a güvenmiş, tüm parasını ona borsada değerlendirmesi için vermişti. He- defi garantili, riski olmayan hisse senetleri ile kazancını bir yılda iki katına çıkartmaktı ve parayı verirken, bu dileğini Murat'a söyledi. Murat, bir süre adamın dilediği gibi sağlam ama kazancı düşük hisseler alıp satıyordu. Bir gün iyi bir firmanın hisselerinin iki gün içinde çok yükseleceği haberini alınca, kendince arkadaşının babasının işletmesi için kendisine verdiği parayı borç olarak alıp, o şirketin hisselerine yatırdı. İki gün sonra hisseler söylendiğinden on kat daha fazla artınca Murat bir anda küçük bir servet sahibi oldu. Arkadaşının babasının parasını iki kat olarak hesaba iade edip yeni sermayesi ile alım satım yapmaya başladı. Kurnazlıkla para kazanarak iyi bir sermaye sahibi olan Murat için bu süreç muhteşemdi. İyi tahminleri sonucu zengin biri olmuştu, üstelik daha okulu bitirmesine bir yıl vardı.

Parayla beraber lükste girmişti hayatına. Gece hayatı, güzel kadınlar artık onun için bir yaşam şekli olmuştu. Daha sonra, bu yaşamın sonu olmadığını anlayıp; Suadiye'de bir daire aldı ve okul arkadaşı olan sevgilisi Çiğdem ile beraber bu dairede yaşamaya başladılar. Bu arada memleketten iki büyük tarla alarak, babasının daha büyük bir kapasite ile çiftçilik yapmasını sağladı. Okulun son yılında işleri kazancı daha da artınca memleketten yine çok büyük miktarlarda tarla alarak, pancar ve ayçiçeği ekimi yaptı.

Bu yatırımları borsa işinin her zaman böyle gitme- yeceğini tahmin ettiği için yapıyordu. Ayrıca topraklar büyüdükçe tarımdan gelen kazançta büyüyordu. Fabrikalarla yapılan antlaşmalar sağlamdı, tek riskleri hava şartlarıydı. Bu dönemde babası ile ortak karar alarak, şu an oturdukları çiftliği inşa ettiler. Okul bittikten sonra kendi şirketini kurma ve Çiğdem'le evlenme planları ya- pan Murat'ın planlarını bir kaza haberi bozdu. Annesi ve babası, bir trafik kazasında ölmüşlerdi. Başka kardeşi olmadığı için yörenin en büyük tarlalarını birisine emanet edip aynı randımanla ürün alması zor görünüyordu.Babasının kâhyası olan şimdiki kâhyaya güvendiği için, bir yıl için işleri ona emanet etti. Ancak adam güvenilir olmasına karşın, ticaret yaptığı insanlar ve firmalar kar- şılarında tarla sahibini görmek ve onunla muhatap olmak istiyorlardı. Ayrıca personel çalıştırma konusunda fazla iyi niyetli olan kâhya, ürünlerin zamanında hasat edilememesine neden olarak fabrika ile sorun yaşamalarına sebep oluyordu.

Böyle geçen bir yılın ardından, borsa işleri de eski verimliliğini kaybedince Murat, sevgilisi Çiğdem'e memlekete dönüp işlerin başına geçmesinin şart olduğunu, bu nedenle evlenmeleri gerektiğini söyledi.

Çiğdem bu teklifi kabul etmedi ve:

"Murat, seni seviyorum ama ben bu kadar tahsili Orta Anadolu'da orta ölçekli bir şehrin küçük bir köyün- de geçirmek için yapmadım." dedi.

"İyi de hani iyi günde, kötü günde beraber olacaktık? İki senedir aynı evi, aynı yatağı paylaştığın ve sevdiğini söylediğin bana her halde son söylenecek söz bu olmalı, çok yadırgadım doğrusu."

"Genel anlamda haklı olabilirsin Murat ama ben İs- tanbul'da doğup büyümüş bir insan olarak daha İstanbul dışına bir kez bile çıkmamışken; gelip de senin kö- yüne nasıl yerleşirim? Orada üç gün bile yaşayamam."

"Orada yaşayanlarda insan Çiğdem, hem unutma ben orada doğdum, büyüdüm."

"Ama seni sen yapan İstanbul Murat, bunu yadsıyabilir misin?"

Yazarın notu:Hatırlatayım, 16-17 Mayıs tarihlerinde İzmit kitap Fuarındayım. Sevgiler.