Fatma-Bölüm 43
Artık evde özellikle yemek saatinde zaman geçmek bilmiyordu. Fatma, herkes yemekten kalktıktan sonra sofraya oturup, kalan yemekleri yiyordu. Annesi bilerek fazla yemiyor, böylece Fatma'ya yemek kalmasını sağlıyordu. Hasan onun kadar düşünceli değildi.
Annesinin uyarılarına rağmen;
"Ben de açım ana" diyordu.
Kendi öz babasının katil demesi Fatma'yı fazlasıyla üzmüştü. Babası katil dedikten sonra başkaları ne dese haklıydı. Nitekim düşüncelerinde yanılmadı. Bir müddet sonra küçüklüklerini bildiği çocukları görüp onlarla konuşmak istediğinde, annelerinin çocukları ondan uzaklaştırdığını üzülerek tespit etti. Namusu uğruna, daha doğrusu üzerine kuma getirildiği için cinayet işlediği halde adi suçlu gibi davranılıyordu. Günler geçiyor eniştesinden olumlu bir haber gelmiyordu. Fatma'da, ailesine yardım etmek için bahçede çalışıyor pazara satışa gidiyordu ama hiçbir şey istediği gibi gitmiyordu. Pazarda satıcılarda, alıcılarda onu işaret ediyor ve ona bakarak sessizce konuşuyorlardı. Pazar bittiğinde Hasan'a durumun nasıl olduğunu sorduğunda aldığı cevap onu çok üzdü;
"Tezgâhın önü şimdiye dek hiç olmadığı kadar kalabalıktı; hâsılatta şimdiye kadar olmadığı miktarda azdı. Yani tezgâha gelen çoktu ama mal alan yoktu"
Bunun özeti şuydu; millet Fatma'yı görmek için geliyor ama bir katil olduğu için ondan mal almıyorlardı. Belki de ondan korkuyorlardı. Ama gerçek olan şey Fat- ma'nın pazara çıkması aileye zarar verecekti. Bir daha pazara çıkmayıp bahçe işlerinde daha fazla rol almaya karar verdi. Fatma, akşamları Hasan'ın köy kahvesinden getirdiği bir gün önceki gazetelerin iş ilanlarını saatlerce inceleyerek, kendine uygun işler bakıyordu ama halıcı- lıkla ilgili hiçbir ilana rastlayamıyordu. Leyla'ya kocası- nın iş konusundaki girişimleri hakkında soru sorduğunda, Leyla genellikle kaçamak cevaplar veriyordu. Leyla, bunları normal bir havada cevaplıyordu ama unuttuğu bir şey vardı; Fatma, on yıl içerisinde hapishanede insan sarrafı olmuştu.
Yine bir gün konuşurlarken Fatma, Leyla'ya:
"Bak Leyla, seninle ne zaman iş konusunu konuşsak, bana kaçamak cevap veriyorsun. Ben on yılda çok şey öğrendim ve her şeye hazırlıklıyım, onun için benimle açık konuşursan memnun olurum."
"Yok kız, nereden çıkardın bunu şimdi?"
"Leyla!!"
"Şey! Fatma sana her şeyi anlatacağım ama kızma bana, ne benim,ne de eniştenin bir suçu yok vallahi."
"Leyla, sana neden kızayım, ikinizde bana çok iyi davranıyorsunuz. Lütfen gerçekler ne işe söyle ki bende ne yapacağıma karar vereyim."
"Bak Fatma, enişten fabrika müdürü ile senin işe girmen için konuştu geçen ay."
"Eeee!"
"Adam sabıkası var, onun için alamayız" demiş. Enişten de:
"Efendim bu kardeşimiz cezasını çekti ve tarla işinden anlar, ayrıca cezasını çekmiş bir sabıkalıya toplum sahip çıkmazsa, bu insanlar topluma nasıl kazandırılır." demiş.
Bunun üzerine fabrika müdürü:
"Haklısın, biz de kader kurbanlarına sahip çıkılmasına inanıyoruz ve fabrikada bu durumda on iki işçimiz var."
"Tamam o zaman müdürüm, Fatma da on üçüncü olsun." demiş enişten.
"Şey! Fatma olmaz, onun burada çalışması imkânsız" demiş.
"Fatma neden olmaz müdürüm?" diye sorunca da.
Müdür:
"Fatma fabrikamızın en büyük üreticisi olan Murat Bey'i öldürdü, bu olay bizi büyük zarara uğrattı. Zararın dışında biz Murat Bey'e çok değer veriyorduk ve onunla beraber birçok projemiz iptal oldu. Bu nedenle bu hanım arkadaşımızın bizim fabrikada çalışması mümkün değil." Demiş.
Zavallı Fatma'nın adeta başından aşağıya kaynar sular döküldü, etrafındaki çember daralıyordu. Pazara çıkamıyordu, fabrikada ve tarlalarda çalışma şansı kalmamıştı. İki şansı kalmıştı. Ya evlenecek ya da halı işi yapacaktı.
Kafasında bu sorularla eve dönerken, yanına yaklaşan bir arabanın içinden gelen sesle irkildi;
"Fatma, atla hadi seni çiftliğe götüreyim, bir şeyler içelim. Özlemişsindir on sene erkeksiz kaldın, sana erkek nasıl olur onu da gösteririm." bu İsa idi, yine aynı küstahlıkta kıza sarkıntılık ediyordu. Fatma, kafasını çevirip cevap dahi vermeden hızla yoluna devam etti. Aklına iğrenç herif Canip gelmişti.
İsa bağırarak:
"Artık eski Fatma değilsin yavrum etiketlisin, kısa süre sonra altıma gireceksin hem de yalvara yalvara!" diyerek gaza basarak gitti.
İsa'nın bu davranışından sonra başına bir bela gelmesinden korkan panik içindeki Fatma, artık evden sa- dece bahçe işleri için ya da Leyla'yı ziyaret edeceği zamanlar çıkıyordu. Eski arkadaşlarının hemen tamamı evlenmiş, bir kısmı kasabaya ya da şehre gitmişti. Köyde kalanlarda kocalarının baskısından olsa gerek Fatma ile diyalogu kesmişlerdi. Tek umudu gazetelerdi. Hasan'a daha fazla gazete getirmesini söylüyor, eğer yeteri kadar getirmezse bakkaldan gidip eksik kalan gazeteleri alıyordu. Yaklaşık bir ay sonra şehirde istediği bir iş ilanı buldu. Halı atölyesinde çalışacak tecrübeli bayan ara- nıyordu. Fatma'nın yaklaşık beş yıl tecrübesi vardı. Sevincini annesi ve kardeşi ile paylaşarak, ertesi gün şehre gitti. Önce Nurten ablasına yaşadığı güçlükleri anlatan mektubu postaya attı sonra ilan veren şirkete giderek firma yetkilileri ile görüştü. İş kendi yapabileceği türden bir işti. Firma sahibi tecrübesini nerede edindiğini söyle yince, elinde olmadan başını öne eğerek;
"Sinop Cezaevinde" dedi.
Adam ayağa kalkarak toplantıyı bitirdi;
"Biz sadece sicili temiz işçilerle çalışıyoruz kardeşim." dedi.
160
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatı Iskalayanlar-1 FATMA
AcciónHAYATI ISKALAYANLAR Bu öyküdeki olayların hepsi yaşanmıştır. Kahraman- larının isimleri değiştirilmiş; Doğdukları şehir ve köy isimleri bilerek belirtilmemiş ve hikayelerine kurgu ka- tılmıştır. Hikâye kahramanlarının şu anda nerede ve...