Adsız Bölüm 49

154 14 1
                                    

Fatma-Bölüm 49


Allah Allah, güzel de kızsın bu yaşa kadar nasıl kısmetin çıkmaz, hayret doğrusu."

"Belli olmaz belki de kısmetim İstanbul'da açılır. Benim yemekten sonra uykum geldi teyzeciğim, biraz uyu- yacağım kusura bakmazsanız." dedi Fatma. Zira kadından başka türlü kurtulamayacağını anlamıştı, konuşma uzasa belki kadın adresini isteyerek ona eş bulmayı bile deneyebilirdi diye düşündü içten bir gülümseme ile.

Saatler süren yorucu bir yolculuktan Ankara Otogarı'na vardılar. Fatma'nın uyuma numarası üzerine konuşacak kimse kalmadığından mecburen uyuyan kadın anonsa rağmen uyanmayınca Fatma onu nazikçe dürterek uyandırdı:

"Teyzeciğim, Ankara'ya geldik."

"Ah! Sağ ol kızım, uyuya kalmışım." diyerek telaşla üzerini düzeltip ayağa kalkarak oğlunu bulmak ümidi ile perona baktı. Yaşlı gözleri oğlunu ararken bir el sevecen bir şekilde omzuna dokundu:

"Anacığım, hoş geldin."

"Murat! Benim yakışıklı oğlum, bende sana bakıyordum."

"Daha otobüsün kapısı açılır açılmaz geldim anacığım, hiç seni bırakır mıyım?"

Kadının oğlunun adının Murat oluşu bir anda Fat- ma'nın tüm motivasyonunu bozdu.Eskiye döndü, kadın ona sevgiyle veda ederken durgunluğu bundandı. Yarım saatlik molada otogarı gezmeyi planlayan Fatma'nın planı, Murat isimin duyunca bozuldu ve bir müddet koltuğundan kalkmadan oturup perondakileri seyretti. Ama daha sonra hayatın gerçekleri ile yaşamayı öğren- mesi gerektiğini düşünerek inmeye karar verdi ve kaybolmamak için peron numarasını iyice ezberleyerek otogarın gürültülü ortamına bıraktı kendisini.

Sabahın ilk saatlerinde Ankara'dan yola çıkan otobüs, iki mola verdikten sonra öğleye doğru Topkapı'daki İstanbul Otogarı'na vardı. Çantasını alıp otobüsten inerek hafif bir şekilde gerindikten sonra, oradaki görevlilerden birine taksiye binebileceği yeri sorarak öğrendi ve taksilerin olduğu yere doğru giderek müşteri bir taksiye binen Fatma şoföre Tarlabaşı'ndaki otelin adresini verdi.Adam dikiz aynasında müşterisini şöyle bir süzdükten sonra yola çıkarak, yaklaşık yarım saat sonra Tarlabaşı Caddesi'nde eski bir binanın önünde durdu. Fatma, otelin ismini kontrol ettikten sonra adamın parasını vererek aşağıya inerek kapısı açık olan biraz eski yüzlü otele girdi. Otelin caddeye bakan cephesinin tamamı ile cam ile kaplıydı ve çerisi görünmesin diye kalın bir perde tüm camı kapatıyordu. Girişin hemen solunda küçük bir danışma bankosu, bankonun arkasında muhtemelen oda anahtarları olan küçük bir dolap vardı. Sağ taraftaki uzun duvarın önüne ona yakın koltuk, bir- kaçının arasında üzerinde sigara tablaları olan sehpalarla dizilmişti. Koltukların tam karşısında yine aynı adette koltuklar vardı. İki koltuk sırasının aralarında ise daha büyük orta masaları vardı. Burası müşteri lobisi olarak kullanılıyordu. Girişin tam karşısında ise eski beton merdivenler müşterileri odalarına götürüyordu.Fatma danışma bankosunda oturan iri yarı elli beş yaşlarında kır saçlı adama:

"İyi günler ağabey, Adnan Bey'e bakmıştım!"

 Fatma'yı baştan aşağıya inceleyen adam: 

"Adnan Bey'i ne yapacaksın kızım?"

"Bir arkadaşından selam getirmiştim..." 

"Kimden?"

"Sinop'taki Nurten abladan"

"Adnan benim Fatma, gel şuraya geçelim" diyerek lobideki koltukları işaret etti.

Fatma adamın kendisine ismen hitap etmesine çok şaşırdı. Sonra da lobide bulunan birçok koltuktan birine saygılı bir şekilde oturdu.

Saygılı bir şekilde sordu:

"Şey! Adnan ağabey, adımı nereden biliyorsun?" Adnan kısa bir kahkaha attıktan sonra:

"Nurten senin hakkında en az dört mektup yazarak sana destek olmamı istedi ve seni neredeyse aynen tarif etti. Seni çok seviyor ve sanırım bu dünyada en güven- diği kişi sensin."

"Sağ olsun Nurten ablam, benim de anamla birlikte en güvendiğim insan odur"

"Biraz geç geldin, zira Nurten baskıya dayanamayıp, daha erken geleceğini tahmin ediyordu. Ben de onunla aynı fikirdeydim"

Adnan gerçekten ilgili bir adamdı. Ancak öncelikle Fatma'nın durumunu bilmesi gerekiyordu.

"Yorgunsundur kızım, git iyice dinlen daha sonra aşağıya inersin ve durumunu masaya yatırır, neler yapacağımıza karar veririz." diyerek danışmanın arkasındaki ahşap dolabın kapısın açıp, asılı birkaç anahtardan birini verdi, sonra da:

"İkinci katta dokuz numara, hadi git güzelce dinlen." dedi.



182



Hayatı Iskalayanlar-1 FATMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin