25. Bölüm

8.8K 357 181
                                    

Selam canlarım. Bölüme başlamadan oylarımızı verelim mi?

Bölüm şarkısı: Uğur Akyürek, Aşk izi


Bizden birşey kalmadıysa
Canımı yakan bu heyecan ne için,
Kim için.. Her gece..

Bunlar aşk izi, günahımın ilk izi
Yazdım ikimizi, herkes bilsin bizi
Bunlar aşk izi, günahımın ilk izi
Sevdik birbirimizi, herkes bilsin bizi..



Umutsuzluğun kıyılarında gezinirken yaptığım hatanın pişmanlığını çekiyordum. Çekmeye de devam edecektim. Babamla olan konuşmamızın ardından ağlamaktan kızaran gözlerime soğuk su çarpıp kendime gelmek için toparlanmaya çalıştım. İki saate yakın evdeydik. Babam düşünceli, ben ise bitik haldeydim. Toparlandığımı görünce oturduğu koltuktan kalkıp karşıma dikildi.

"Gökalp'e herşeyi sen anlatacaksın Zeynep. Ne ben, ne de bir başkasından duymamalı. Senden duymalı. En kısa zamanda gerçekleri ona söyle. Sen benim kızımsın ve benim kızım yaptığı hatayı düzeltir. Daha fazla yaralamamak için erkenden söyle. En geç bir hafta. Anlaştık mı?"

Usulca başımı salladım. Zaten söyleyecektim ama babam daha fazla cesaretlenmemi sağlamıştı. Bir hafta içinde herşeyi anlatmış olacaktım. Çenemde babamın parmaklarını hissettim. Başımı yukarı kaldırdı ve göz göze gelmemizi sağladı.

"Başını yere eğme. Daima dik dur. Ben arkandayım." yüzündeki tebessümle söylediği sözlere gülümsedim. Kollarımı ona doladığım an bana sıkı sıkı sarıldı. Yaptığım hataları yüzüme vurmuş ve düzeltmem için yanımda olmuştu.

"Baba... Özür dilerim. Sana Gökalp'i sevmediğimi söyledim. Üzgünüm."

Saçlarımda gezinen parmakları beni rahatlatırken dudaklarını başıma bastırdı.

"Bir daha yalan söylemezsen seni affederim."

Hızlıca başımı salladım. Bir daha yalan yoktu. Söylediğim yalanlar bir bir düğüm olmuş, boğazıma dizilmişken bir daha asla yalan söylememeye kararlıydım. Elimden tutup dış kapıya yönelince onu takip ettim. Ayakkabılarımızı giyip dışarı çıktık. Kapıyı arkamızdan çekince babam arabaya yöneldi.

"Yürüyerek gitmiyor muyuz?"

Arabanın kapısını açtı. "Herkes gelmiş. Annen aradı. Daha fazla gecikmeyelim."

Kararan havaya göz atıp babamın yanına yerleştim. Zaten kısa olan mesafe arabayla gitmemizle daha kısa sürdü. Serap annelerin evine gelince kapıyı çaldık. Annem kapıyı açtığı an ikimize ayaküstü fırça çekmeye başladı. Babamla salona girdiğimiz an gözlerim sevdiğim adamla buluştu. Beni görür görmez ayağa kalkıp yanıma geldi ve alnıma küçük bir öpücük kondurdu. Kokusu burnuma dolunca titredim. Eğer gerçekleri öğrenirse benden uzaklaşacaktı ve kokusu, teni, varlığı, gülümsemesi, kalbi... Her birinden mahrum kalma korkusu yüreğime çöreklendi.

Kollarımı bir anda ona doladım. Elleri belimi sararken sorarcasına adımı söyledi. "Zeynep?"

Anlamıştı sanki ondan birşey sakladığımı. Belimdeki ellerini çekerken umutsuzca tekrar sarmasını bekledim. Yüzüme dokundurduğu parmakları gözlerimi silince farkettim ağladığımı.

"Bir sorun mu var?" kaşları çatılı, yüzünde merak vardı. Sertçe yutkundum.

"Sonra anlatacağım. Şimdi oturalım mı?" fısıltılı sesimle daha da çattı kaşlarını. Serap anne mutfaktan çıktığında bizi gördü.

"Oturunsanıza evladım. Ne yalı kazığı gibi dikilmişsiniz kapının önünde?"

Girişte olduğumuz için diğerleri sesimizi duymamıştı. Gökalp önümde olduğundan ağlamamı da kimse görmemişti muhtemelen. Rahatça nefes aldım. Gökalp hâlâ merakla bana bakıyordu. Tuttuğım elini hafifçe sıktım. Koltuklara yönelirken Mert ve yanındaki kızıl saçlı kadını o zaman gördüm. Bu kadın kimdi?

NAMÜTENAHİ (FİNAL) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin