38. Bölüm

7.1K 317 154
                                    

Herkese keyifli okumalar canlarım. Oy ve satır arası yorumlarınızı bekliyorum.





Bahar okul çıkışında kız öğrencilerinin ballandıra ballandıra bir adamdan bahsedip yolun karşısına baktıklarını görünce başını o tarafa çevirdi. Poyraz tüm asaletiyle arabaya yaslanmış elleri cebinde kendisine bakıyordu. Üzerindeki takım elbisesi işten çıkıp geldiğini belli ediyordu. Adımlarını oraya yöneltti ve genç adamın karşısına dikilince bir an ne diyeceğini bilemedi. Neden sonra dudakları aralandığında sorduğu sorunun genç adamı kıracağını anlamamıştı.

"Neden geldin?" sanki senin burada ne işin var? Gelmeni istemiyorum der gibi.. Ses tonunun acımasızca çıktığından habersizdi. Poyraz burukça gülümsedi.

"Müsaitsen bir kahve içelim mi demek için?" diye yanıtladı.

Bahar daha yeni sertçe çıkıştığını genç adamın sakince cevap vermesinden sonra anladı. Üzgünce başını eğdi. Poyraz'ı kırmak istemiyordu ama ısrarla bir hafta boyunca onunla karşılaşmak tesadüfen de değildi. Genç adam sürekli kendisinin bulunduğu ortamlarda karşısına çıkıyor, kendisiyle konuşmak için gözlerinin içine bakıyordu. Bugün de okul çıkışına gelmişti işte.

"Aslında müsait değilim..." dedi Poyraz'ın kahve gözlerine bakarak. Orada gördüğü bulutlar ümit vermemek için uğraştığı tüm sözleri yıktı. "Ama bir kahve içebiliriz." diye devam etmek zorunda kaldı.

Genç adamın heyecanla parlayan gözlerini görünce bakışlarını ondan çekti. Poyraz arabanın kapısını açtığında teşekkür ederek oturdu koltuğa. Yakınlarda, güzel ve sakin bir kafeye gelene kadar suskundular. Poyraz aslında konuşmak istemişti ama cesaret edememişti çünkü Bahar'ın gergin yüz ifadesi onu durdurmuştu.

Kafeden içeri girdiklerinde cam kenarındaki masaya yönelip oturdular. Garson onlara ne istediklerini sorduğunda ikisi de birer kahve söylediler. Poyraz genç kızın dışarıda olan bakışlarını üzerine çekmek için hafifçe öksürdü.

"Nasılsın?" diye sordu ellerini masaya yaslarken.

"İyiyim, sen?" derken gergince parmaklarını birbirine geçirip çıtlattı.

"Sayende iyiyim. Teklifimi kabul etmen beni çok mutlu etti Bahar." deyip genç kızın kaçırdığı gözlerine baktı. Kahveleri gelince bir an için sessizlik oluştu aralarında. İkisi de birer yudum aldıktan sonra Bahar aklındakileri diline döktü. Daha doğrusu dökmeye çalıştı.

"Poyraz.. Ba-" konuşamadı. Çünkü Poyraz uzanıp masada duran elini tutmuştu ancak hemen sonra geri çekmişti.

"Lütfen.. Lütfen Bahar. Bana boş yere çabaladığımı söyleme. Ben senin için çırpınırken ve şu an günler sonra ilk kez mutlu olmuşken beni umutsuzluğa düşürme." ses tonu yalvarırcasınaydı. Günlerdir genç kızın peşinde dolaşmış ancak hep görmezden gelinmişti.

"Ben.. Üzgünüm." diye mırıldanan kadına gülümsedi.

"Üzgün olma Bahar. Ben senin üzgün olmanı değil gülümsemeni istiyorum. Sezen Aksu'nun da dediği gibi, sana gülmeler yaraşır.."

Şarkının devamını ikisi de içinden söyledi. Birbirlerini duymasalar da sanki duyuyormuş gibi..

Yok öyle el gibi,
Durma gül biraz
Sana gülmeler yaraşır.

Yok öyle güz gibi,
Soğuk olma,
Güz ayrılık taşır...

"Ben gülmeyi unuttum Poyraz. Sevdiğim adamın ihanetini hazmedemedim. Sen bana gül diyorsun ama gülmem için hiçbir sebep yok. Henüz onun acısını unutamamışken seni nasıl alayım hayatıma? Sana haksızlık bu!" diye ifadesizce konuştu Bahar. Kendisi acı çekiyorken başkasına acı çektiremezdi. Aşkın ne kadar can yaktığını yaşayarak görmüşken şimdi aynısını Poyraz'a yaşatmak istemiyordu. O yüzdendi genç adamı görmezden gelmesi, tekliflerini reddetmesi, umut vermek istememesi...

NAMÜTENAHİ (FİNAL) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin