Selamlar. Ben geldim canlarım.
Hepinize keyifli okumalar dilerim.
"8 Ay."
Bu kadar kısa mıydı yani? Ben onu 5 yıl beklemişken sadece 8 ay mı evli kalacaktık? Sessizlik aramızda çığ gibi büyürken derin bir nefes aldım. Gökalp'in neden evlilik boyunca boşanma konusunu açmamızı istemediğini anlayamıyordum. Gözlerimiz birbirine bağlanmış gibi ayrılmıyordu. Kapının çalması ve içeriye bir adamın girmesiyle bakışlarımız ayrıldı. Gökalp, gelen adama bakıp gülümserken yanına ilerleyip sarıldı.
"Hoşgeldin kardeşim."
"Hoşbulduk kardeşim."
Gökalp ile erkekçe sarılıp konuşurlarken ben onları izliyordum. Adam esmerdi. Saçları ensesine kadar uzundu ve gözleri de yeşil gibiydi. Uzun boyluydu ve giydiği takım elbise üzerine oturmuştu. Yakışıklıydı fakat kocamdan yakışıklı değildi. Ah ondan yakışıklısını tanımıyordum. Dünyanın en yakışıklı adamı bile gözüme güzel gelmezdi. Çünkü Gökalp'e sahiptim. Kalbimi ellerine vermiştim ve ondan almak istediğim de yoktu. Canım kocam.. Çok uzun boyluydu. Yanında ufacık kalsamda sorun değildi. Ben topuklu giyerdim. Yeter ki onunla olayım. Dünya umrumda bile değildi.
Adamın bakışları bana döndü ve Gökalp'e sırıtarak baktı."Yengemizle tanıştırsana Gökalp."
Gökalp beni hafifçe belimden tutup kendisine yaklaştırdı. Ah bayılacaktım! Ne kadar da güzel kokuyordu bu adam! Ben Gökalp'in kokusuna dalmış öylece beklerken önüme uzatılan elin sahibine baktım.
"Merhaba yenge. Ben Mert Seçkin. Gökalp'in üniversiteden arkadaşıyım."
Elimi uzatıp hafifçe sıktım. Demek Fransa'daki Mert aslında Gökalp'in üniversiteden arkadaşıydı.
"Tanıştığıma memnun oldum. Ben de Zeynep."
Mert'le tanıştıktan sonra Gökalp ile sohbetlerine devam ederlerken kapı ikinci kez çaldı ve içeriye bu sefer Büşra girdi.
"Hadi, nikah memuru geldi. Herkes sizi bekliyor."
Mert bizi yalnız bırakıp dışarı çıkarken biz de derin bir nefes aldık. Gökalp kolunu uzatınca elimi koluna doladım. "Hazır mısın Zeynep Kurtuluş olmaya?"
Heyecandan titrerken onun sorduğu soru ile nefesim hızlandı. Ağzımı açıp cevap verecek gücü kendimde bulduğumda kafamı onaylarcasına sallayıp konuştum. "Evet, hazırım."
Bana sunduğu güzel tebessümle ben de zoraki gülümsedim. Gerginlik ve heyecan içindeyken ona baktım. Benim gibi gergin değildi. Gayet rahattı. Belki de belli etmiyordu. Bilmiyorum. Odadan dışarı çıkarken titreyen vücudumun farkındaydı. Tuttuğum kolunu benden ayırdı ve belimden tutup beni kendisine daha da yaklaştırdı. Birbirimize yapışık gibiydik. Düşmemem için beni öyle sıkı kavramıştı ki gelinliğimin altından belimi tutuyormuş gibi hissediyordum.
"Rahatla.. Ben yanındayım güzelim."
Sanki bu komutu bekliyormuş gibi kastığım vücudum gevşedi. Birlikte salona geçerken canım arkadaşlarım alkış çalmaya başladılar. Bir taraftan da ışıklandırmalar üzerimize çevrilmişti. Bizimkilerin yanında gördüğüm Bahar hocayla tebessüm ettim. O da bana gülümsedi. İki gün önce onu aramış ve düğünüme davet etmiştim. Yanındaki yakışıklı, uzun boylu adamla yan yana durmuşlardı ve çok yakışıyorlardı. Masaya geçip oturana kadar alkışlamaya devam ettiler. Yerdeki maytaplar da o sırada sönmüştü. Nikah memuru bize bakarken şahitlerimiz Büşra ve Murat abi de yerlerine yerleştiler. Annem ve babam masamıza yakın olan masada Serap anne ve Numan babayla oturuyorlardı. Babam sinirle Numan babaya bakıyordu. Numan baba da yüzündeki kocaman gülümsemeyle bir Gökalp'e bir bana bakıyordu. Annem ve Serap anne de aynı şekilde bize bakarken bir taraftan da bir şeyler konuşuyorlardı. Nikah memurunun konuşmasıyla salonda sessizlik oluştu. Klasik konuşmasının ardından bana bakmasıyla Gökalp masanın altından elimi tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NAMÜTENAHİ (FİNAL)
Fiction généraleEvlilik için zorlanan iki genç.. Babasının zoruyla sevmediği bir kızla evlenmek için tamam demişti Gökalp. Ama unuttuğu bir şey vardı. Zeynep.. Genç kız liseyi yeni bitirmiş, üniversite sınavına girmek için heyecanlıyken evlilik konusu açılmıştı...