21. Bölüm

10K 400 146
                                    

Selam, ben geldim.

Nasılsınız çitlembiklerim?

Başlayalım mı bölüme? Hadi o zaman keyifli okumalar..

Bölüm şarkısı=Ersay Üner (İki aşık)


Sevdik sonunu bile bile sevdik
Daha gençtik, tabi kolay yolu seçtik
Acıyıp geçtik..

Biz iki aşık, kafaları karışık
Bir sağa çarptık, bir sola çarptık

Duş almış, üstümü giyinmiştim. Aşağı inmek istesem de yanaklarımdaki kırmızılık yüzünden inemiyordum. Kuruttuğum saçlarımı dağınık bir şekilde topladım. Yüzüme bir kaç kez soğuk su çarpıp toparlandım. Hala kırmızı kalan yanaklarıma artık yapacak bir şeyim yoktu. Odadan çıkıp aşağı indim. Mutfaktan gelen tencere sesiyle kaşlarım çatıldı. Adımlarımı oraya yönlendirdim. Mutfak kapısında durup dolaptan tencereleri çıkartan Gökalp'e bakıyorken onun gözleri beni buldu. Baştan aşağı süzdüğü vücudumla irkilir gibi titredim. Kazak ve tayt ikilisi üstümdeydi ama bakışları yüzünden kendimi çıplak gibi hissettim. Gözlerini üstümden çekmek için konuştum.

"Onlar ne?"

Bakışları elindeki tencereye kaydı. O sırada onu süzdüm. O da duş almıştı. Saçları nemli ve karışmış duruyordu. Üstüne giydiği gri tişort ve siyah eşofman altıyla şahaneydi. Kocam evde sürekli böyle giyiniyordu demek ki. Ben ise evde penguenli ya da ayıcıklı pijama giyerdim ancak şuan karşısına onlarla çıkamazdım. Gece yatarken onlarla yatmaya alışmıştım. Yazın askılı ve şort takımı giyiyorken, kışın polar pijamalarımla dolandırdım. Evin içinde kimse görmez derdim ve okuldan eve gelir gelmez onları giyer, kapşonuda kafama geçirirdim.

 Evin içinde kimse görmez derdim ve okuldan eve gelir gelmez onları giyer, kapşonuda kafama geçirirdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ancak şuan onlardan mahrumdum. Çünkü sevdiğim adamla aynı evde yaşadığımız için beni evin içinde dolanan bir penguen olarak görmesini istemiyordum. Şuanlık tayt ve kazak ikilisi beni idare ediyordu. Yatmak için odama gider gitmez beni bekleyen pijamalarımı giyip güzel bir uyku çekecektim. Bunun için de yemek yemeliydim. Mutfaktaki saate gözüm çarptı. Saat 20.13' tü. Yorgun olduğum için bu saatte yatmayı sorun etmeyecektim.

"Sarma."

Ne?

Gökalp'e döndüm. Tencerenin kapağını açıp bana kaynatılmış sarmaları gösterdi. Annemler yorgun olacağımızı bildikleri için dolaba yemek koymuşlardı. Ona ilerleyip dolaba baktım. Saklama kaplarını çıkarıp içlerine teker teker bakarken yanımdaki kocam da bakmak için hafifçe kafasını bana yaklaştırdı. Gülümsedim. Sanırım acıkmıştı. Elini saklama kabındaki sigara böreklerinden birine atıp aldı. Onu bir güzel yerken yan gözlerle ona baktım. Sanırım falan değil kesinlikle acıkmıştı. Mutfak masasına koyduğum kapları teker teker açıp masaya yerleştirdim. Börek, sarma, kurebiye ve kek vardı. Dün Gökalp'in ev için yaptığı alışverişte aldığı yoğurdu da çıkarıp bir kaseye koydum. Ocağın üstüne de çay koyup tabakları hazırladım. Ancak Gökalp o sırada yemekleri aşırmaya devam ediyordu. Yüzümdeki tebessümle ona bakarken beni fark etti. Elindeki sarmayı ağzına atarak bana 'ne oldu' dercesine kafasını salladı.

NAMÜTENAHİ (FİNAL) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin