29. Bölüm

8.9K 364 137
                                    

Bölüm şarkısı:Pera, Ben yağmuru bilirim..

Keyifli okumalar dilerim.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.








Geri gelmez giden gitmiş
Gelse ne olur ömrüm bitmiş
Aklında olsa ne olur, kalbinden silmiş
Sen söyle, hiç böyle kaldın mı çaresiz..

Ben yağmuru bilirim, yağmur beni
İkimizde senin için ağlarız bu gece
Ben hasreti bilirim, vuslat beni
O beni unutmuş bense ona sadece

Bakar bakar dururum
İçim gider ben dururum
Yakar yakar kavrulurum
Belki de sondur, son bulurum..







Gökalp, giden karısının ardından baktı öylece. Üzeri sırılsıklam olmuştu ancak umursamıyordu. İçindeki kavrulan ateş öyle yüksekti ki acıyla kıvrandırıyordu sanki. Gitmişti Zeynep.. Ardından bakakalmış, hiçbir şey yapamamıştı.

Gitme dese de karısının gözlerindeki kararlılığı görünce mıhlanmıştı yerine. Gözleri doldu. Yaptığı hatanın böyle ağır olması onu sarstı. Ellerini ıslak saçlarına atıp çekiştirdi. Acı çekiyordu genç adam. Gözünden akan yaşlar yağmura karıştı. Sevdiği kadının kendisinden vazgeçmesi yüreğini yakarken mırıldandı.

"Ne bekliyordum ki? Gerçekten ne bekliyordum?" başını gökyüzüne kaldırdı. "Hatalıyım.. Kahretsin ki yaptığımın farkına varmadım ama hatalıyım.."

Derin bir nefes aldı. Yağmur toprakla birleşip etrafa o güzel kokuyu yayarken içini çekti. Zeynep'in kokusunu duymak istiyordu. Ne kadar süre öyle kaldı bilemedi. Titremeye başlayan vücuduyla eve girmek geldi aklına. Açık bıraktığı kapıdan girdiği an evin soğukluğu suratına çarptı.

Sertçe kapattığı kapının ardından yatak odasına girmek için merdivenleri tırmandı. Odaya girdiğinde ise karısının kokusu doldu ciğerlerine. Karanfil...

Bir kokuya aşık olacağını söyleseler güler geçerdi genç adam. Ama şimdi Zeynep'in kokusuna öyle tutulmuştu ki, kimsede o kokuyu duymak istemiyordu. Sadece Zeynep'te olmalıydı. Sadece Zeynep'e yakışırdı.

Islak kıyafetlerinden akan suların parkeye damladığını görünce banyoya girdi. Sıcak bir duş alıp banyodan çıktı. Dolaba ilerlemiş, giyecek bir şeyler alacakken kendi kıyafetlerinin yanında Zeynep'in kıyafetlerini göremedi. Sarsıldı.. Oradaki boşluk sanki kalbindeki boşluğu hatırlatırcasınaydı.

Yutkunmak istedi. Yutkunamadı. Aldığı her solukta Zeynep'in kokusunu duyumsarken içi parçalanıyordu. Bir tişört ve eşofman altı alıp hızlıca giydi ve kendini yatağa attı. Burnuna daha yoğun gelen koku bu sefer gözyaşının tekrar  akmasına sebep oldu.

Yastığa sımsıkı sarıldı. Tıpkı yarım saat öncesinde Zeynep'in kendi yastığına sarıldığını bilmeden..
Zeynep kendisine yalan söylemiş, güvenini sarsmıştı ama Gökalp de onu dinlememişti. Umursamaz davranmıştı. Emily konusunda ise Zeynep sonuna kadar haklıydı. Kıskançlık denen illetin ne demek olduğunu bilmediği için acımasızca davrandığını fark edememişti. Ta ki Orhan denen herifin Zeynep'i sardığını görene kadar..

O an öyle öfkeli, öyle hırçındı ki gidip o adamı öldürmek istemişti. Hiç böyle hissetmemişti Gökalp.. Karısını başka bir adamla görünce akıllanmıştı. İnsan yaşamadığını bilemezdi. Düşündü... 'Benim yaptığımın aynısını Zeynep bana yapsaydı.' diye düşündü. 'Eski sevgilisini benimle aynı masaya oturtsaydı, sonra bana hakaret eden mesajları ona atsaydı, yetmemiş gibi onu aradığında telefonu başka bir adam açıp, Zeynep banyoda, deseydi.' Çıldırırdı. Ve bu yaptıkları için özür bile dilememişti Gökalp. Umursamazca geçiştirmişti. Tamam Emily' i aramış ve ona gerekeni söylemişti ama bu kadardı. Devamında hiçbir şey yapmamıştı. Sahi o Zeynep için ne yapmıştı ki?

NAMÜTENAHİ (FİNAL) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin