18. Bölüm

9.2K 481 215
                                    

Selamlar ben geldim.

Gizli okuyucular size de selamlar.
Sol alt köşedeki yıldıza neden basmıyorsunız çiçeklerim? Okuyup geçiyorsunuz ama bir oy vermek neden bu kadar zorunuza gidiyor anlayamıyorum. Sadece yıldıza basacaksınız bu kadar zor olmamalı. İllaki okuyup geçerim, yıldıza da basmam diyorsanız da canınız sağolsun. Diyecek sözüm kalmıyor maalesef.

Hepinize keyifli okumalar dilerim. Öpüldünüz..

Bölüm şarkısı=Ravi İncigöz (Acı Aşk)

Ağlamak isteyip de içini dökemediğin her an boğazına oturan yumrunun geçmesini beklersin ya hani.. İşte öyleydim. Ben babama sevdamı anlatacak cesareti bulabiliyordum ama o da beni Gökalp'ten ayırırsa diye korkuyordum. Yalan söylemek istemiyordum artık. Yeterince yalanın altında ezilirken daha fazlasına tahammülüm yoktu. Şimdi herşeyi babama anlatacak ve ona Gökalp'le evlenmek istediğimi söylecektim.  Belki de pişman olacaktım çünkü babamın evlenmeme karşı çıkacağından emindim. Dudaklarımın mührü açıldı. Sadece iki kelime ağzımdan çıktı.

"Baba.. Ben.."

Sözlerimi kesen şey bir çığlıktı. Annemin çığlığı... O kadar yüksek sesle bağırmıştı ki kulaklarımda yankı yapmıştı. İkimizde hızlıca yerimizden kalkarken mutfaktan gelen ikinci çığlığın ardından annemin sözleriyle odama kaçtım.

"Mustafaaaaa! Mutfakta fare var. Süpürgeyi al da gel. Çabuk ol şuan göz gözeyiz."

Fare de nereden girmişti eve? Korkuyla merdivenlerden çıkarken en son duyduğum babamın anneme sitemiydi.

"Hatun ne bağırıyorsun? Küçücük fareden korkacağına kendi şirretinden kork."

Bundan sonrası tam bir kaos olacaktı çünkü annem bu lafın altında kalmazdı. Babamı bekleyen zorlu sürece acıdım. Fareden ne kadar korksam da sanki kader benim söylememi istemiyormuş gibi bir engel çıkarmıştı. Ve o engel küçücük bir fareydi. Benim korktuğum küçücük bir fare olması gibi.

Odamın pencere kenarındaki koltuğa yerleştim. Daha yeni az kalsın herşeyi babama anlatacaktım. Gökalp'in beni sevmediği ortadayken babam asla evlenmemize izin vermezdi. Benim ayrıldıktan sonra acı çekeceğimi düşünürdü ki bunda haklıydı. Ancak ben Gökalp ile kısa süre de olsa evlenmek istiyordum. Ne kadar doğruları anlatmak istesem de babama, şuan sırası değildi. O yüzden en iyi bildiğim şeyi yapacak ve babamla konuşurken yalnız kalmamaya dikkat edecektim. Çünkü biliyordum babam beni yalnız gördüğü ilk anda gelip konuşmak isteyecek ve bana tekrar aynı soruyu soracaktı.

Dışarıda yağmaya başlayan karı görünce tebessüm ettim. Oturduğum koltuktan kalkıp penceremi açtım. Elimi dışarı uzattım. Elime gelen küçük kar tanelerine bakarken tek düşündüğüm bundan sonra beni nelerin beklediğiydi.

📖📖📖📖📖

Alışveriş merkezine girip evin diğer eşyalarını hallettikten sonra gelinlik mağazasına girdik. Büşra her zaman olduğu gibi yanıbaşımdayken Gökalp mağazaya girdiğimiz andan itibaren köşedeki koltuğa kurulmuştu. Ona da damatlık alınacaktı ancak o çoktan hallettiğini söylemişti. Damatlığın içindeki göz kamaştıran halini görmek için sabırsızlanıyordum.

Annem bir yandan, Serap annem bir yandan beni yanına çağırırken bulduğum her fırsatta Gökalp'i kesiyordum. Ona baktığım her an göz göze gelmemiz ise çarpan kalbime depar attırıyordu. Büşra beni kolumdan tutup çekiştirince gözlerimi onun gözlerinden ayırdım ve Büşra'ya ayak uydurdum. Benim için beğendikleri her gelinliği tek tek denerken hiç biri içime sinmemişti. Oflayarak üstümdeki kabarık ve tüllerle dolu gelinliği çıkardım. Denediğim on beş veya yirminci gelinlikti belki..

NAMÜTENAHİ (FİNAL) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin