36. Bölüm

8.4K 349 96
                                    

Selamlar ben geldim. Hayırlı Ramazanlar canlarım. Keyifli okumalar dilerim herkese. Oy ve satır arası yorumlarınızı bekliyorum.

Bölüm şarkısı:
Tuğba Yurt=Benim O







Gecenin bir vakti uyandığımda yanıbaşımda yatan Gökalp'e baktım. Beni uyandıran ses onun tarafındaki komodinden geliyordu. Gökalp'in telefonu titreşimdeydi ve uykumdan uyanma sebebim o rahatsız edici titreşimdi. Klasik alarm müzikleri bile bundan daha az rahatsız ederdi beni. Hafifçe doğrulup Gökalp'in üzerinden eğildim ve telefonuna uzandım. Sadece bir numaraydı. Kaşlarım çatıldı. Titreşimi kapattığımda telefon çalmaya devam ediyordu. Yerimden kalkıp dışarı çıkarken sustu ancak hemen sonra tekrar çalmaya başladı. Açtım ama ses vermedim. Bekledim öylece.

"Selam Gökalp. Türkiye'ye döndüğünü yeni öğreniyorum. Bu arada bu saatte rahatsız etmek istemezdim ama her zamanki tayfa olarak toplandık. Belki gelmek istersin diye düşündüm. Numaranı Mert'ten aldım. Muhtemelen sen de numaram yoktur. Şey.. Beni hatırladın mı?" diyen kadının sesi bütün uykumu açmış, sinirlerime uyarılarını göndermişti. Kimdi bu kadın? Ayrıca sarhoş olduğu da belliydi. Kelimeler ağzında yuvarlanıyordu.

"Kimsin?" dedim sertçe. Gecenin bu saatinde arayan ve kocamı yanına davet eden kadına yumuşak olamazdım.

"Pardon? Kimle görüşüyorum?" diye sordu ve sonrasında kahkaha attı. Deliydi galiba. Kulağım cırtlak sesinden dolayı rahatsız olunca telefonu biraz uzaklaştırdım kendimden.

"Gökalp'in karısıyım ben! Sen bu saatte evli bir adamı yanına davet ediyorsan -ki davet ettiğin yer belli ki bir bar- amacın da farklı olmalı?" diye tısladım dişlerimin arasından. Müzik sesi kulağımda çınlıyordu resmen.

"Millet, duydunuz mu Gökalp evlenmiş!" diye bağıran kadının sesiyle tekrar uzaklaştırdım telefonu kulağımdan. Neden bu kadar bağırıyordu?

"Ben Milena bu arada. Gökalp'in üniversiteden arkadaşıyım. Uzun zamandır görüşmüyoruz. Numarasını Mert'ten alınca arayayım dedim. Kusura bakma evlendiğini bilmiyordum Gökalp'in." diye konuşurken harflerin bir kaçını eksik veya kısık söylüyordu. Kim vermişti bu kıza telefonu? Daha konuşmayı bilmiyordu! Neyseki başka biri eline almış olmalı ki bir adamın sesi duyuldu.

"Milena ver şu telefonu... Alo kimle görüşüyorum?" diyen adama yanıt verdim.

"Gökalp'in eşiyim, Zeynep. Siz kimsiniz?" diye sordum. Allah aşkına gece gece nelerle uğraşıyordum?

"Ben Çınar, Gökalp'in üniversite arkadaşıyım. Kusura bakmayın, rahatsız ettik gece gece." dedi.

"Önemli değil. İyi geceler." deyip kapattım. Elimdeki telefonu diğer elimin avcuna vururken aklımdaki sorular ardı ardına sıralanıyordu. Milena kimdi? Gökalp'le sadece arkadaşlar mıydı önceden? İlerisi olmuş muydu? O kadın bu saatte kocamı neden arıyordu?

Adımlarımı yatak odasına ilerletirken öfke doluydum. Yatakta herşeyden habersiz ellerini yastığın altına koyup yüz üstü yatan Gökalp'e baktım. Başucunda dikildim. İçeriyi aydınlatan komodindeki lambanın ışığını yükselttim. Sevgili kocam mışıl mışıl uyumaya devam ediyordu. Kol kasları ağzımı sulandırırken aldanmadım ve sertçe sırtını dürtmeye başladım.

"Kalk! Hemen!" sesim çoktan uykulu tondan çıkmış, oldukça gürdü. Gökalp irkilerek gözlerini açtı. Başını kaldırınca beni gördü. Artık ne haldeysem kaşları derince çatıldı önce, hemen sonraysa hızlıca komodine uzanıp cam sürahiyi eline aldı. Ben şaşkınca ona bakarken bağırdı.

"Zeynep! Kalk hemen, dışarı kaç! Polisi ara!" diyerek benim uyuduğum kısımdaki yastığı dürttü. Ne yapıyordu bu adam?

"Gökalp? Ne saçmalıyorsun? Buradayım ben, karşında!" diye ciyakladım. Sesim beni bile rahatsız ederken onun yüzünü buruşturmasına alınmadım. Zira gece gece bu sesin benden çıktığına şaşkındım. Gözleri kısıldı. Yüzüme daha da dikkatli bakınca derin bir soluk bıraktı. Benden korkmuştu!

NAMÜTENAHİ (FİNAL) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin