Selamlar. Ben geldim.
Bölüme başlayalım mı?Bir bilinmezlik miydi sevgi? Bir ruhun diğer eşini bulması belki de en imkansız olanıydı. Hiç aşık olamayan insanlar ve aşkı tadan insanlar arasında fark vardır. Aşkı bilmeyen, tanımayan insanlara göre aşk; bir aptallık ve acizlik gibi görünebilir ama seven, aşık olan insan bunu ne aptallık ne de acizlik olarak görür. Rüya gibidir kimine göre aşk..
Kimine göre de çileli ve acı vericidir. İşte gerçek aşkı en çok ona sormanız gerekir. Belki de ruhun en bilinmez, en kuytu köşesinde saklanan duygulardan biridir. Acı ve mutluluk arasındaki o ince çizgiyi size hissettirir. İşte tam da o kısımdaydı şu an Zeynep..
Sevdiği adamın yanında mutlu ama onu zorla bu evliliğe sürüklediği için de mutlak bir acı hissediyordu. Onun kokusunu alabilecek kadar yakınındayken bir o kadar da uzaktı. Elini uzatsa sımsıkı sarılsa buna hakkı var mıydı? Belki de her şeyi anlatıp içini dökmeliydi. Onu sevdiğini, onu bunca yıldır beklediğini ve Numan amcasıyla anlaşıp ona yalan söylediğini...
Derince nefes aldı genç kız. Hissettiği bu sıkıntı içini yerken dışarı karşı bir duvar örmüş, öylece akan yolu izliyordu. Düşünceleri bir bir beynini yerken sessizdi. Ne yapacağını bilmiyordu. Çıkmazdaydı.
Arabanın durmasıyla geldikleri yere göz gezdirdi. Yüksek bir tepeye gelmiş, bütün şehir ayaklarının altındaydı. Bulundukları yer ıssızdı. Etrafta tek tük bulunan ağaçlar yapraklarını dökmüş, usul usul sallanıyordu. Bakışlarını yanındaki adama çevirdiğinde onun da kendisine baktığını gördü.
Gökalp ise bugün fazlasıyla tuhaf olan kızın hareketlerini anlamlandırmaya çalışıyordu. Bunca zamandır bu evlilik olayına tepki göstermemiş ve ona bunu teklif ettiğinde hemen kabul etmiş olan kızın bugün böyle durgun ve üzgün durması dikkatinden kaçmamıştı. Aklına gelen ihtimali düşünmek istemiyordu ama başka bir mantıklı açıklama da bulamıyordu. Sessizliği kelimeleriyle bozup merak ettiği soruyu sertçe sordu.
"Bana acıdığın için mi teklifimi kabul ettin?"
Evet! Aklına gelen tek ihtimal buydu. Sırf kendisine acıdığı için bu teklifi kabul ettiyse bu işi hemen bitirirdi. Kimseye ihtiyacı yoktu. Kimsenin kendisine acımasına da izin vermezdi.
Zeynep ise gelen soruyla afalladı. Neyden bahsediyordu bu adam? Buna mı yormuştu hareketlerini?
Kaşları çatıldı. Öfkeyle sesini yükseltti."Saçmalama Gökalp. Sana neden acıyayım ki? Asla böyle bir şey yapmam. Ben sadece bugün biraz fazla yorgundum o kadar. Beni tanımadığın için yorgun olduğum zamanlar modumun düşük olduğunu bilmiyorsun. O yüzden aklına saçma sapan şeyler getirme."
"O zaman neden böylesin Zeynep? Beni yorgunum, modum düşük gibi saçma bir şeye inandıramazsın. Tamam, biliyorum bunları sevdiğin adamla yaşamak isterdin ama bunu çevreye bu kadar belli etme! Ömer bugün söz kesildikten sonra siz kavga mı ettiniz diye sordu. Neden bu kadar üzgün durduğunu ve sessiz olduğunu.. Tamam kabul seni tanımıyorum ama Ömer bunca zamandır seni tanıyan biri, o da mı tanımıyordu seni o zaman? "
Genç kız gözlerini büyüttü. Dışarıdan üzgün olduğunu kimseye belli etmemeye çalışmış ama başaramamıştı. Şimdi ise verecek yanıt bulmaya çalışıyordu. Her şeyi açıklasa olmazdı. Başka bir bahane sunsa onu da elemişti. Bir süre öylece durdu. Gökalp ise sabırla onun cevabını bekledi.
"Konuşmak istemiyorum ama şunu bil. Asla sana acımadım, acımam da. Sen acınacak bir durumda değilsin. " dedi kısa bir süre sonra Zeynep.
Genç adam uzatmak istemedi. Başka anlamlar yüklemek istemiyordu. Bu acıma mevzusu sinirine dokunmuş, öfkelenmesine sebep olmuştu. Arka koltuğa uzanıp takım elbisesinin ceketini eline aldı. Daha sonra kapıyı açıp buz gibi soğuğa kendisini bıraktı.
Arabanın kaputuna yaslanıp ceketini giydi. Cebinden çıkardığı sigarasını ateşleyip dumanı içine çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NAMÜTENAHİ (FİNAL)
General FictionEvlilik için zorlanan iki genç.. Babasının zoruyla sevmediği bir kızla evlenmek için tamam demişti Gökalp. Ama unuttuğu bir şey vardı. Zeynep.. Genç kız liseyi yeni bitirmiş, üniversite sınavına girmek için heyecanlıyken evlilik konusu açılmıştı...