GÖKALP'TEN
Beş sene.. Tam beş sene olmuştu bu sokaklarda yürümeyeli. Ne kadar da özlemişim. Değiştiğimi söylüyorlardı. Belki de değişmiştim. Sonuçta beni bu hale getiren en yakınımdaki kişiydi. Babam..
Geleli üç aya yakın olmuştu ama hala onunla konuşmamıştım. Gelip benimle konuşmaya çalıştığında da dinlememiştim. Nasıl dinleyebilirdim ki? Ne olursa olsun o bana gidersem bir daha dönmememi söylemişti.
O zamana kadar her istediğini yapmıştım. Çevirmen olmak istemediğim halde sırf kendisi için beni o bölüme yönlendirmişti. Babamın farklı dillere karşı olan hayranlığı yüzünden istemediğim bir meslek seçmiş ve çalışmıştım.
Evlenmek istemediğimi söylediğim halde beni dinlememişti ve evlenmem için baskı yapmıştı.Hep kendi istediği olsun istiyordu. Babamı üzmemek için de ona boyun eğen ben oluyordum. Ta ki beş yıl önceye kadar..
Her şeyi arkamda bırakıp giderken söylediği söz içime oturmuştu. Gidersen geri dönme. Bu bir evlada söylenen en ağır sözlerden biriydi. Bu zamana kadar her istediğini yapmış, sırf evlenmeyeceğim deyince beni silmişti.
Fransa'ya gitmeden vize işlemlerinin hallolması için bir süre arkadaşımda kalmıştım. Daha sonra Fransa'da yaşadığım süre boyunca kendimi geliştirmiş ve iyi bir birikim yapmıştım. Pek fazla harcama yapmadığım için bu oldukça kolay olmuştu benim için.
Şimdi ise kendi memleketimde bir dil kursu açmıştım. Bir şirkette çalışmak ya da birinin yanında çevirmenlik yapmak istemiyordum. Kendi işimin başında olmak daha iyiydi.
Fransa da kaldığım süre boyunca İtalyanca, Çince ve İspanyolca'yı da öğrenmiştim. Babamın mesleğim hakkında verdiği karar benim hayatımda büyük değişime sebep olmuştu. Aslında bu kurslara Fransa'daki arkadaşım Mert gittiği için ve beni de peşinden sürüklediği için gitmiştim. Boş zamanlarımı bu şekilde değerlendirip daha az düşünüyordum. Bildiğim dil sayısı şuan beş olmuştu. Hepsinin sertifikasını aldığım için kurs açmam da önümde bir engel yoktu.
Gerekli birikim de elimde mevcuttu. Dil kursu için nitelikli bir kaç kişiye ihtiyacım olabilirdi. Bu yüzden arkadaşlarımdan bir kaçıyla görüşmüş ve onlara yarı zamanlı iş teklifi sunmuştum.
İlk başta sadece bir tanesi kabul etmişti ama diğerleri de olumsuz cevap vermemişti. Düşünüp haber vereceklerini söylemişlerdi.
İş yerim hazırdı. Merkezde güzel bir yer kiralamıştım. Beş sınıf halinde oluşan bir yerdi. Bütün eksiklikleri tamamlamış gerekli yerlere başvurumu yapmıştım. Önümde hiç bir engel yoktu. Dil bölümünden arkadaşlarda gerek okuldaki öğrenciler için gerekse arkadaşları için beni önermişlerdi.
Şimdiden 20-25 kişi kursa kayıt yaptırmıştı. Öğreteceğimiz diller kapıdaki pankartta asılı olduğu için ona göre geliyorlardı. Onlara kursun başlama tarihi ile ilgili bilgi verip kayıtlarını yapıyordum.
Aradan bir kaç gün geçtikten sonra üç arkadaşım daha yarı zamanlı olan iş teklifini kabul etmişti. Arkadaşlarımın iş saatlerine göre öğrencileri ayarlamış ve sınıfları ona göre düzenlemiştim.
Çok dolu geçen iki ay sonunda dersler başladı. Şimdilik güzel gidiyordu. Böyle devam etmesi için de çalışıp didinmeliydim.
İşleri düşünmekten babamla ilgili sıkıntılarımız aklıma bile gelmiyordu. O yüzden dört elle sarılmıştım işe.
Genel olarak lise ve üniversite öğrencileri kursa kayıt yaptırıyordu. Tabi arada yetişkinlerde gelebiliyorlardı. Sınıf düzenini yaş sınırına göre değil de öğrenmek istediği dile göre ayarlamıştım. Böylesi çok daha iyi olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NAMÜTENAHİ (FİNAL)
General FictionEvlilik için zorlanan iki genç.. Babasının zoruyla sevmediği bir kızla evlenmek için tamam demişti Gökalp. Ama unuttuğu bir şey vardı. Zeynep.. Genç kız liseyi yeni bitirmiş, üniversite sınavına girmek için heyecanlıyken evlilik konusu açılmıştı...