Selamlar.
Ben geldim. Baya eğlendiğim bir bölüm oldu. Umarım siz de beğenirsiniz.
Bölüm şarkısı= Kenan Doğulu - Tencere kapak
Hadi başlayalım.
Genç adam, Zeynep'in kulağına eğilip fısıldarken neden böyle bir şey yaptığını kendisi de bilmiyordu. Zeynep'in kendisine o güzel gözlerini dikerek bakması genç adamı gülümsetmişti. Daha sonra farkında bile olmadan Zeynep'in yanına gitmiş ve ona doğru eğilip genç kızın kulağına,
"Tahtadakileri defterine yazacaksın Zeynep. Beni izlemekle İtalyanca öğrenemezsin." demişti.
Zeynep'e eğildiğinde onun karanfil kokan saçlarının kokusu Gökalp'in kendisini kasmasına sebep olmuştu. Hemen ardından kızdan uzaklaşıp tekrar ders anlatmaya devam etmişti.
Zeynep ise Gökalp'in ne zaman yanından gidip derse devam ettiğini merak ediyordu. Çok fena etkilenmişti ki daha genç adamın etkisinden çıkamadan Gökalp yanından gitmişti. Derin bir nefes aldı. Gözleri ara sıra Gökalp'e kayarken defterine tahtadakileri yazmaya başladı.
Ders bir saat sonra yirmi dakikalık bir ara verildi. Kursun hemen yanındaki kafeden iki kahve alan Zeynep, iki dakika içinde kursa geri döndü. Elindeki iki kahveden birisini Gökalp'e vermek için onun odasına yöneldi.
Kapıyı kafasıyla çalmaya çalışırken etrafta kimsenin kendisine bakmadığına emin olarak alnını kapıya vurdu. İçeriden gelen Gökalp'in gür sesi ile kapıyı dirseğiyle açtı. İçeri girip ayağıyla kapıyı kapattı.
Gökalp pencereden dışarı bakarak telefonla konuşuyordu. Ses çıkarmadan elindeki kahvenin birini ona uzattı. Gökalp kendisine tek kaşını kaldırıp bakınca sessizce mırıldandı."Kahve alıyordum. Sen de içmek istersin diye düşündüm." dedi.
Gökalp kafasını sallayıp elindeki kahveyi aldı. Daha sonra,
"Tamam annem sen listeyi at. Ben gelirken alırım." diyerek telefonu kapattı.
Koltuğuna oturup Zeynep'e kahve için teşekkür ederken eliyle karşısındaki koltuğu gösterdi. Genç kadın tebessüm ederek oturdu. Birlikte kahve içerken ikisi de ne konuşacaklarını bilmiyor gibiydi. Sessizce kahvelerini bitirdiler.
Gökalp, Zeynep'in yüzüne bakıp konuştu.
"Sizinkilerle konuştun mu? Müsait misiniz hafta sonu?"
"Evet konuştum. Annem hemen temizliğe girişip beni bıktırdı ama olsun."
"Babam da durmadan çiçeği çikolatayı nereden alacaksan ayarla şimdiden diyor. Bizden daha hevesliler."
Zeynep tebessümle Gökalp'e baktı. Burada en hevesli kişi kendisiydi. Gökalp size geleceğiz dediğinden beri kalbi o anı düşünüp pır pır atıyordu.
Şakayla karışık tepkisini ölçmek için,
"Bakalım tuzlu kahveyi içtiğinde alacağın çikolataların faydası olacak mı?" diye gülerek konuştu.
Gökalp de tebessümle ona uydu.
"Çikolatayı bilemem ama bence tuzlu kahve yerine bol şekerli kahve yapmanı tercih ederim. Eğer tuzlu kahve yaparsan bir yudumdan fazlasını içemem." deyip göz kırpınca Zeynep hayal kırıklığına uğradı.
Tuzlu kahvesinden sadece bir yudum içmesini istemiyordu ki. O zaman adet yerini bulmazdı. Derin bir nefes alıp yüzündeki hayal kırıklığını sildi. Saate bakıp ayaklanan Gökalp'le verdikleri aranın bittiğini anladı. Kendisi de ayaklanıp çantasını eline aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NAMÜTENAHİ (FİNAL)
General FictionEvlilik için zorlanan iki genç.. Babasının zoruyla sevmediği bir kızla evlenmek için tamam demişti Gökalp. Ama unuttuğu bir şey vardı. Zeynep.. Genç kız liseyi yeni bitirmiş, üniversite sınavına girmek için heyecanlıyken evlilik konusu açılmıştı...