On yedinci bölümde, Araf'ta alışkın olmadığımız şeyler okuyacağız, hazır mısınız?
Özellikle bu bölümde Burak'ı biraz daha yakından tanıma fırsatı yakalayacaksınız:)
İlerisi için birkaç sinyal vereceğim, bakalım kim anlayacak?
Bölüm şarkısı: Yirmi7 - Sokak Lambası
Her zaman ne diyoruz?
Bir çay, kahve kap ve sevdiğin bir köşeye geç :D
Keyifli okumalarYazdığım en uzun bölüm oldu, gerçekten yazarken yoruldum :D
***
"Dev bir yaprak gibi, kayaların üzerinde sessizce dinlenen bu vatoz insanlar için en tehlikelisi."Tüm dikkatimi televizyona, okyanustaki zehirli vatozlarla alakalı olan belgesele vermiştim. Yani dışarıdan öyle görünüyordu. Aslında gözlerimin pür dikkat televizyonda olmasına rağmen, içten içe aklımdan sadece Emre'yle aramızda geçen o garip ve unutulması zor telefon konuşması geçiyordu.
"Köpek balıklarıyla aynı sınıftan olan vatozlar, Dasyatidae familyasından kıkırdakla balık takımında yer alır."
Kafamın ağrıdan zonklamaya başlaması sebebiyle, başımı seri hareketlerle parmak uclarımla ovalıyordum. Bana neden bu kadar öfkeliydi? Aklımdan geçenlerin gerçekliği bile beni ürkütürken sürekli peşimi kovalayan düşüncelerime engel olamıyorum. Bana... Hayır hayır, böyle bir şeyin mümkünatı bile yoktu.
Dilimle dillendiremediğim bir şeyi, düşüncelerimde bile yeri olmamalıydı. Üstelik aklıma düşüp duran o şey, o kadar saçma ve olağandışıydı ki. Kendime öfkem artıyor, bunun üzerine birde Emre'ye olan öfkemde işin içine girince, iyiden iyiye kafayı yiyordum. Mine... Mine, Emre'nin son sevgilisiydi. Neden aklıma Mine gelmişti şimdi anlayamamıştım. Okula başladığım günden beri sınıfta hal ve hareketleriyle içten içe canımı sıkan tek kişi Mine idi. Onu hiçbir zaman benimseyememiştim ve hiçbir zaman Emre'ye yakıştıramamıştım. Elim kolyeme gitmişti. Okulun bahçesinde ağladığım gün vermişti Emre bana bunu. Aslında sahibi başka bir kızdı. Boynumdaki kolyenin ağırlığı, emanetmiş gibi hissetmemle alakalı bir durumdu galiba. Emre, ağladığımı görünce Mine'ye vermek yerine bana takmıştı bu Deniz kızı kolyesini. Zaten ondan sonra ilişkileri pek uzun sürmemişti.
"Yaşam süreleri on beş ile yirmi beş yıl arasında."
Derin bir of çekip kumandayı elime aldım. Aslında belgeselleri aşırı seviyordum ama bugün kafam ne ağır çekimleri ne de baştan sona monoton bir dış sesi kaldırmıyordu. Kanal değiştirdim. Daha gündelik kanallara geri döndüğümde rastgele birini açtım. Aşiret dizisini görünce kusacak gibi olduğum için tekrar kanal değiştirdim. Bu dizilerden nefret ediyordum. Sürekli kadınları aşağılayan bütün dizilerden nefret ediyordum. Saatlerini bir televizyonun başında ılımlı bir şeyler öğrenmek yerine bunları izleyerek harcayan herkesten de...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Araf
Romance"Sen, acını yaşarken yanında susacak birini arıyorsun. Bense keşke konuşacak birileri olsa diyorum. Bir anda öyle bir girdin ki hayatıma... İlk karşılaşmamızda bile, aramızda gerçek bir şeylerin yaşanmayacağına adım gibi emindim. Bana âşık olduğunu...