Dokuzuncu bölüm: "Seviyorsa bulur seni"
Şarkı: Yalın - Ben Bilmem
(Yalın'ın her şarkısında kendimi buluyorum adeta. Her şarkı mı güzel olur arkadaş?)Keyifli okumalar, satır aralarında yorumlarınız bekliyorum. Desteğinizi esirgemeyin lütfen.
***Odamda dinlenirken, kapı zilini duymamla birlikte yerimden doğruldum. Geleli iki gün oluyordu. Kuzey'i düşünmediğim zamanlar kısıtlıydı. Teyzemle akşamları oturup konuşurken, onu düşünmüyordum mesela. Ya da Deren'le mesajlaşırken. Ama kendimle baş basa kaldığım her an, gece uyumadan önce bana hediye ettiği şiir kitabini açtığım her anda aklıma geliyordu. Ruhuma iyice yerleşsin diye, günde yatmadan önce sadece bir şiir okuyup öylece geri kapatıyordum kitabi. Zihnimde defalarca tekrarlıyordum her kelimesini. Öyle yapınca da sanki Kuzey bana şiiri okuyormuş gibi hissediyordum.
Üzerimde rahat bir eşofman seti vardı ve bir yabancıya karşı kapıyı böyle açmak sıkıntı olmazdı. Her seferinde kimin geldiğini sorgulamaktan yorulmuştum artık. Kapıya doğru yürürken, gelen kişinin bir ihtimal Leyla teyze olabilmesi de vardı tabi. Teyzemin küçük bir terzi dükkânı vardı, mahallenin biraz aşağısında. Bugün de oradaydı.
Kapıyı açar açmaz, karşımda Emre ve Deren'i bulacağım aklımın ucundan daha önce geçmediği için, kocaman bir gülümseme belirdi.
"Kim gelmiiiş?" Deren'le sarılırken, yine birbirimizi boğarcasına sarılıyorduk. Deren'le sarılmanın keyfi bir başkaydı. Emre çarpık çarpık gülümseyerek bizi izlerken geri çekildim ve Emre'ye de sarıldım.
"Hoş geldiniz. Ne güzel sürpriz bu böyle?" diyerek içeri buyur ettim ikisini. Deren ayakkabılarını bir çırpıda çıkarıp içeri doğru yürürken, Emre'de;
"Hoş bulduk," diyerek karşılık verdi ve ayakkabılarını çıkardı. Emre'de içeri geçerken, arkamızdan kapıyı kapattım.
Salona geçtiğimizde koltuklardan birine ilk oturan Emre olmuştu. Deren'e baktığımda ise, bana kaş göz işareti yapıyordu. Ne demeye çalıştığını ilk başta anlamasam da kısa bir süre sonra Emre'yi gönder demeye çalıştığını fark ettim. Kesin Emre'nin yanında konuşamayacağımız bir konu gelişmişti ben yokken.
"Emre sen su aşağı sokaktaki bakkaldan biraz çerezlik alsana, abur cubur falan? Teyzem sağlıklı besleneceğiz diye, evde hiçbir şey bırakmamış ya. Kuru kuru gitmez şimdi," dediğimde bir şey söylemeden baktı bana. Sonra Deren'e baktı. Bir şeyler karıştırdığımızı anlar gibi bakarken, Deren'de beni onaylarcasına başını salladı.
"Evet abi. Hani şu kırmızı paketteki çubuk krakerden var ya, ondan da al," deyip göz kırptı ikizine. Emre derin bir nefes alıp, yayıldığı koltuktan kalkarken,
"Anlaşıldı," dedi buz gibi bir sesle. Emre'nin bu huyuna bayılıyordum. Sözümüzü asla ikiletmezdi. Bir de halden anlıyordu tabi.
"Başka bir isteğiniz var mı?" diye sordu çıkmadan önce. İkimizde hayır dedikten sonra, "Kafana göre al bir şeyler, biz hesaplaşırız sonra," dedim parasını vereceğimin altını çizmek için. Emre bunu duyar duymaz gözlerini belerterek suratıma baktı.
"Duymamış olayım," dedi çıkışa doğru yürürken. Gülümsedim.
Emre'yi gönderdikten hemen sonra, hızlı adımlarla salona girip, Deren'in yanına oturdum.
"Tahminimce anlatmak için tam 6 dakika 35 saniyen var!" dediğimde, Deren'in yüzündeki neler olduğunu öğrensen aklin mantığın şaşar diye bağıran kahkahası beni heyecanlandırdı. Heyecanını belirtmek için sesini inceltti ve hızlıca konuya girmek için gövdesini dikleştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Araf
Romance"Sen, acını yaşarken yanında susacak birini arıyorsun. Bense keşke konuşacak birileri olsa diyorum. Bir anda öyle bir girdin ki hayatıma... İlk karşılaşmamızda bile, aramızda gerçek bir şeylerin yaşanmayacağına adım gibi emindim. Bana âşık olduğunu...