Bölüm 12 - "Acılarım sana teslim"

208 31 11
                                    

Şarkı: Emir Can Igrek – Beni uğurla

Şarkı: Emir Can Igrek – Beni uğurla

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Keyifli okumalar.

*

Siz hiç, bir sabah uyandığınızda, bütün hayallerinize yaklaşmış, uzansanız dokunacakmışsınız gibi hissettiniz mi?

Ben hissettim.

Bugün hayallerime doğru ilk kez bir adım atmıştım ve bunun geri dönüsü de yoktu üstelik. En son ne zaman 'uykudan uyanmak' ruhuma bu kadar keyif vermişti hatırlamıyordum. Umut ve bu duygunun getirdiği heyecandan olsa gerekti...  Kuzey'le birlikte bir yolda yürüme fikri, karanlığıma öylesine kocaman bir ışık tutmuştu ki, sevdiklerimi aylarca görememe fikri bile bana engel olmaya yetmiyordu. Sanırım mutluluk böyle bir şeydi. Mutluluk, bir tarafın hüzünde boğulurken bile bir dala tutunup orada süzülürken gülümseyebilmekmiş.

Sevdiğim biri için, sevdiklerimden uzak kalacaktım. İlla böyle mi olması gerekiyordu o konuda henüz net bir karara varamamıştım. Bedel ödemesi gereken taraf neden bendim, bunu da çözememiştim. 

Vedalar zordu. Hem de çok zor. Bu hayatta üç insana veda etmiştim. Ve bu vedalar benim ömrüme öyle derin yaralar bırakmıştı ki, hala yaralarımı saramamıştım. Kimsenin de sarmasına izin vermemiştim. Ama şimdi bütün doğrularım ters dönmüştü.

Uzun zamandan sonra ilk kez, ruhuma kelebeklerin konmasına ve etrafımda uçuşmalarına izin verdim. Bu yüzden başka herhangi sabahlardan daha çok özendim. Soğuk bir duş aldım önce. Teyzem benim kadar erken kalkmasın diye de sessizce söyledim şarkılarımı saclarımı şampuandan arındırırken. Bedenimi ve saclarımı yumuşacık havlulara sarıp odama geri geçtim. Sonra üzerime giyecekleri seçmek için dolabımı açtım. Özene büzene içime sinen bir kombin hazırlandığım ve üzerime giymeden önce cildimi pirinç sütlü ve kiraz çiçeği özlü kremimle nemlendirdim. Burnuma gelen eşsiz koku, gözlerimi kısmama sebep oldu. Üzerimdeki havluyu bir kenara koyduktan sonra üzerimi giymeye başladım. O sırada çalma listemden bu güzel yaz sabahina ve ruhuma uyan bir şarki açtım. Dizlerimi kapatan pudra pembemsi eteğimin beyaz çiçek desenlerine uysun diye, üzerime de basit beyaz bir tişört geçirdim. Saçlarım hala kurumamıştı ama yine de tarayıp çok sevdiğim hindistancevizi özlü yağı sürdüm uçlarına. Artık havanın sıcaklığıyla kururdu. Makyajımı mümkün olduğunca hafif tutmak istediğim için gözaltlarıma ve kızarık olan bölgeleri önce primer ile nemlendirip daha sonra bir bb-krem ile üstünden geçtim. Antalya'nın dış görünüşümdeki en büyük artısı tenimin bronzlaşmış olmasıydı. Bu yüzden cildim neredeyse hiç makyaj istemiyordu. Göz kapaklarıma ve yanaklarıma şeftali tonunda bir allık sürdüm ve dudaklarımı aynı tondaki nemlendiricimle nemlendirdim. Bütün bunları yaparken bir an olsun bile içimdeki kelebekler ayrılmamıştı. En son, ablamın bana hediye ettiği gül, şipre ve yasemin özlü parfümü sıktım. Aynadaki yansımamdan oldukça memnun bir şekilde odamdan ayrılırken, mutfaktaki seslerden Leyla'nın uyanmış olduğunu anladım. Ona kahvaltıya kalamayacağımı söylemek için mutfağa girdim. Yanına vardığımı fark edince, beni bastan aşağı kaşları kalkık bir şekilde süzdü. Ona gülümserken beni süzen bakışları tekrar gözlerimi buldu.

Araf Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin